Başbakan Ahmet Davutoğlu, Türkiye'nin hava sahasına giren milliyeti belli olmayan bir uçağa karşı meşru müdafaa hakkını kullandığını ve herkesin bildiği angajman kurallarını uyguladığını belirterek, "Bunun için kimse Türkiye'yi suçlayamaz. Bunun için Türkiye'den kimse özür bekleyemez. Biz, sınırlarımızı koruduğumuz için özür dilemeyiz" dedi. Davutoğlu, Azerbaycan Diplomasi Akademisindeki "Küresel Sınamalar Karşısında Türkiye-Azerbaycan Stratejik Ortaklığı" başlıklı konuşmasında, Rus uçağının Türk hava sahasını ihlal etmesine ilişkin açıklamalarda bulundu. Olayın yaşandığı gün, üç kez bütün radar göstergeleriyle Türkiye sınırı üzerinden Türkmenlerin bombalandığına şahit olduklarını vurgulayan Davutoğlu, bombalayan uçağın milliyetinin belli olmadığını belirtti.  Davutoğlu, Ruslara defalarca "Nerede operasyon yapacaksanız bize söyleyin, bilelim. DEAŞ'a karşı operasyon yapacaksanız birlikte yapalım ama bizim sınırlarımızı ihlal eden uçağın hedefini, mahiyetini bilmediğimiz için bu sınır ihlallerine izin vermeyiz" dediklerini aktardı. Milliyeti bilinmeyen bir uçağa, daha önce verdikleri angajman kuralları çerçevesinde müdahalede bulunulduğuna işaret eden Davutoğlu, uçağın Türkiye sınırlarında ateş edilerek hedef olduğunu, sınırdan çıktığı anda da düştüğünü anlattı.  Davutoğlu, tabloya bakıldığında bunun Rusya'ya saldırı mahiyeti taşımayacağına dikkati çekerek, "Yani biz başka bir yerde Rus menfaatlerini göz ardı etmiş değiliz. Açık hava sahasında ya da başka bir ülkenin hava sahasında Rus uçaklarına dönük bir operasyon da yapmış değiliz. Biz, bizim hava sahamıza giren, milliyeti belli olmayan bir uçağa karşı meşru müdafaa hakkımızı kullanarak, herkesin bildiği angajman kurallarını uyguladık. Bunun için kimse Türkiye'yi suçlayamaz. Bunun için Türkiye'den kimse özür bekleyemez. Biz, sınırlarımızı koruduğumuz için özür dilemeyiz. Hesabımızı da sadece ve sadece, meşruiyetini 1 Kasım seçimlerinde halktan aldığımız aziz milletimize karşı veririz. Kimseye hesap vermeyiz" diye konuştu. -  "Bu olay, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin daha fazla mülteci almaması için"  Olayın Rusya hava sahasına yakın bir bölgede değil, Türk hava sahasında yaşandığını vurgulayan Davutoğlu, Rusların öncelikle bunu anlamasını beklediklerini söyledi.  Davutoğlu, olayın Türkiye hava sahasına yönelik ofansif bir tutum sebebiyle Türkiye'nin defansif olarak kendini koruması şeklinde cereyan ettiğini, DAEŞ'e operasyon yapan Rus Hava Kuvvetlerine karşı da yaşanmadığını belirtti. Başbakan Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu olay, bütün bu mülteci dalgalarını üzerine çekmek durumunda kalan Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin daha fazla mülteci almaması için... Olayın aslı budur. Olayı, bu oluş seyrinden çıkararak sanki 'Türkiye, Rusya'ya saldırıda bulunmuş, Rusya'yı arkadan hançerlemiş' gibi bir argüman kullanmak doğru değildir. O zaman bizim de 'Hava sahamızı ihlal eden uçak kim olursa olsun bizi göğsümüzden hançerlemiştir' deme hakkına sahip oluruz. Biz, Rusya ile hiçbir zaman gerilimli bir politika içinde olmadık, olmayacağız. Bütün provokatif açıklamalara rağmen defaatle ve tekrar tekrar her türlü diyaloğa açık olduğumuzu söyledik. Dün, Dışişleri Bakanımız da Rus Dışişleri Bakanı ile bu çerçevede bir görüşme gerçekleştirdi. Bu anlamda da bazı somut teklifler de söz konusu oldu. 'Gelin beraber konuşalım, bunları ele alalım' hala teklifimiz, çağrımız budur."  Davutoğlu, bu çerçevede hareket edildiğinde Suriye alanında bundan sonra yapılacak operasyonlarda bazı şeylerin açık bir şekilde ortaya çıktığını belirterek, şöyle konuştu: "İngiltere de haklı bir kararla Suriye'de DEAŞ'a karşı koalisyona katılacağını ilan etti. Bu kadar çok hava unsurunun aynı hava sahasında DEAŞ'a karşı mücadele ediyor olmasından doğacak birçok kaza veya istenilmeyen olay, burada olduğu gibi yaşanabilir. O zaman yapılması gereken, DEAŞ'a karşı mücadelede bütün ülkelerin birbirleriyle koordineli bir şekilde ve birbirlerine haber vererek sadece DEAŞ'a karşı operasyon yaparak mücadele etmeleri lazım. 'DEAŞ'a operasyon yapıyoruz' diyerek Türkmenleri katletmek ya da Suriye rejimini ayakta tutmaya çalışmak için ılımlı muhalefeti yıpratmak 'DEAŞ'a hizmet etmek' anlamına gelir."  Başbakan Davutoğlu, Rusya'ya "Uluslararası koalisyonla birlikte hareket etme, hep beraber DEAŞ'a karşı mücadele etme" çağrısında bulundu. - "Ambargoların Türkiye gibi onurlu bir ülkeyi dize getireceğine düşünenler yanılır"  Türkiye-Rusya ilişkilerinin geleceğine de değinen Davutoğlu, ilk olarak süratle yüz yüze görüşerek, bu meselenin konuşulması gerektiğine, ikinci olarak da ekonomik ambargoların kimseye fayda getirmeyeceğine inandıklarını belirtti. Davutoğlu, sözlerini şöyle tamamladı: "Rus dostlarımız şunu çok iyi bilirler, kendilerine dönük çok kapsamlı bir ambargo uygulandığında biz açık, şeffaf ve dürüst bir politikayla ambargolara karşı olduğumuzu ve Rusya'ya ambargo uygulamayacağımızı ilan ettik. Başka ülkeler kendilerine ambargo uygulandığında memnun olmayan Rusya'nın dönüp Türkiye'ye ambargo uygulaması kendi içinde büyük çelişkidir. Ekonomik ambargoların Türkiye gibi onurlu bir ülkeyi, Türk milleti gibi onurlu bir milleti dize getireceğine düşünenler yanılırlar.  Rusya'ya çağrımız, 'Gelin, ekonomik ambargolar yerine ekonomik işbirliğini artıralım. Rus dostlarımızın Türkiye'ye gelmesini engellemek yerine daha çok Rus'un Türkiye'ye, daha çok Türk'ün Rusya'ya gitmesi suretiyle dostluğumuzu pekiştirelim. Gelin şimdiden kutuplaştırıcı bir dil kullanarak, sanki Türkiye ile Rusya her yerde mücadele edecekmiş gibi bir hava vererek, bütün Avrasya ölçeğinde birlikte hareket ettiğimizde barış gelecek olan bölgelerde, yeni gerilim alanları oluşturmayalım.' Bir kez daha Türkiye'nin temel dış politikasına, içinde bulunduğu ve ait olduğu bütün bölgelere ve coğrafyalara sadece barış odaklı bakıyoruz, buralardaki istikrardan medet umuyor, istikrarı hedefliyoruz. Bütün bu zor günler geçer, geride kalacak olan uluslararası ve bölgesel istikrara katkı yapan politikalar olacaktır."  Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Son dönemde tırmanan retoriği, söylemi ve Rus liderlerin Rus televizyonlarında yapılan yorumların Türkiye'ye karşı bir iftira kampanyasına yönelmiş olmasını kabul etmemiz, anlayışla karşılamamız, bunlara tahammül etmemiz mümkün değildir" dedi. Davutoğlu, Azerbaycan Diplomasi Akademisi'nde, "Küresel Sınamalar Karşısında Türkiye-Azerbaycan Stratejik Ortaklığı" başlıklı bir konuşma yaptı. Davutoğlu, konuşmasında, Türkiye'nin hiç bir zaman gerilimlerden, çatışmalardan ve kutuplaşmalardan yana olmadığını, Soğuk Savaş kültürüne karşı her zaman bu kültürü terk etmek ve komşuluk ilişkilerini en iyi düzeyde tutacak yeni bir dönem başlatma iradesine sahip olduğunu belirtti. Bu irade kapsamında, Asya, Afrika ve Avrupa politikalarının birbirini bütünleyen politikalar olarak gördüklerini anlatan Davutoğlu, "Türkiye bir Avrupa ülkesidir ve Avrupa kıtasının geleceğinde aktif rolü üstlenecektir. Türkiye bir Asya ülkesidir ve Asya'daki her türlü gelişmeyi yakından takip ederek, Asya'da barış ve istikrarın sağlanmasına katkıda bulunacaktır. Çin, Hindistan ve Japonya, Güneydoğu Asya ile geliştirdiğimiz güzel ilişkiler bunun yansımasıdır. Türkiye bir Kafkasya ülkesidir ve Kafkasya'da barış için gereken her türlü çabayı gösterir. Türkiye bir Balkan ülkesidir Balkanlar'da etnik ve mezhebi, dini çatışmaların aşılıp kalıcı istikrarın gerçekleşmesi için katkı sağlar. Türkiye bir Karadeniz ülkesidir, Karadeniz'de barış ve istikrarı en öncelikli dış politika meselesi olarak görür" değerlendirmesinde bulundu. Türkiye'nin dolaylı olarak Hazar'dan etkilenen bir Hazar ülkesi olduğunu da aktaran Davutoğlu, "Hazar'ı ticaretin, ulaşımın ve enerjinin aktığı bir barış denizi olarak görmek ister. Türkiye bir Ortadoğu ülkesi olarak da Ortadoğu'da yaşanan tüm krizlerin aşılmasını, halkların kendi iradeleriyle seçtikleri liderlere ve yönetimlere sahip olarak, onurlu şekilde dünya üzerindeki yerini almasını ve herkesin birbirine karşı saygı içerisinde toprak bütünlüğüne tam bir hürmetle davrandığı bir bölge olmasını arzu eder. Afrika'da ise tüm geri kalmışlıkların, Afrika'ya dönük olarak yapılan tüm haksızlıkların, eşitsizliklerin ortadan kaldırılmasını, Afrika'nın dünyada hak ettiği yeri almasın arzu eder" diye konuştu. - "Rus halkına dönük en ufak bir tereddüt ve olumsuz hissiyat içerisinde değiliz" Başbakan Davutoğlu, Türkiye'nin politikasının sınırları içerisinde barış, huzur ve istikrar, Türkiye çevresinde karşılıklı saygı ve ekonomik etkileşim, Türkiye'nin etrafındaki kıtalarda ise soğuk savaş kültürünün bittiği, herkesin yeni bir anlayışla birbirine saygıyla yaklaştığı bir politikası olduğunu vurguladı. Bu kapsamda son bir haftadır gündemi büyük ölçüde işgal eden Türkiye-Rusya ilişkilerinden bahsetmek istediğini söyleyen Davutoğlu, Türkiye- Rusya ilişkilerinin Soğuk Savaş döneminin karşılıklı kutuplaştırıcı dilinden sonra, özellikle AK Parti iktidarları döneminden büyük bir ivme kazandığına dikkati çekti. Rusya ile ilişkilere her zaman önem verdiklerini anlatan Davutoğlu, Rusya ile ilişkileri geliştirdiklerinde "AB'den sapılıyor mu? AB yerine Rusya'ya mı yöneliniyor? NATO üyesi olan bir ülkenin Rusya ile bu kadar iyi ilişkiler geliştirmesi normal midir?" tarzında Türkiye ve uluslararası basında çok eleştirilerin olduğuna işaret etti. Bu eleştirilere hiç kulak asmadıklarını ve Rusya ile ilişkileri dost ve komşu iki ülkenin ilişkileri olarak en iyi düzeyde tutmak için gereken her türlü tedbiri aldıklarını, Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi'nin kurduklarını, vizeleri kaldırdıklarını, Rusya'nın Türkiye üzerinden birçok alana açılmasını sağladıklarını dile getiren Davutoğlu, Rusya ile birlikte birçok alana açıldıklarını, milyonlarca Rus vatandaşının Antalya'da, Türkiye'nin gerçek misafirleri olarak ağırladıklarını ve buna devam edeceklerini kaydetti. Türk ve Rus halkları arasında hiç bir sorun olmadığını ve olmayacağının altını çizen Davutoğlu, Rus halkına seslenerek, şunları söyledi: "Rus halkına dönük olarak en ufak bir tereddüt, kaygı veya en ufak bir olumsuz hissiyat içerisinde değiliz. Türkler ve Ruslar Avrupa ve Asya arasında, Avrupa ve Asya tarihini birlikte şekillendirmiş iki büyük halktır. Rusya halkı onurlu bir halktır, biz ona saygı duyuyoruz. Ama herkes de bilmelidir ki Türk halkı da onurlu bir halktır ve saygı duyduğu halklardan saygı görmeyi bekler. Türkiye kimseye tepeden bakmaz ama kendisine tepeden bakılmasına da izin vermez. Türkiye herkesin sınırlarına saygı gösterir ama saygı gösterdiği ülkelerin kendi sınırlarına da saygı göstermesini bekler."  - "Türkiye-Suriye sınırı Türkiye-Suriye sınırıdır" Davutoğlu, yaşanılan son olayların Türkiye ve Rusya yönetimleri arasında bir problem olarak da çıkmadığını belirterek, "Herkes bilmelidir ki coğrafya şunu söyler; Türkiye-Suriye sınırı Türkiye- Rusya sınırı değildir. Türkiye-Suriye sınırı Rusya-Suriye sınırı da değildir. Türkiye-Suriye sınırı Türkiye-Suriye sınırıdır ve sadece bu iki ülkeyi ilgilendirir. Bu çerçeveden baktığımızda son dönemde tırmanan retoriği, söylemi ve Rus liderlerin Rus televizyonlarında yapılan yorumların Türkiye'ye karşı bir iftira kampanyasına yönelmiş olmasını kabul etmemiz, anlayışla karşılamamız bunlara tahammül etmemiz mümkün değildir" ifadelerini kullandı. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Rus liderlere seslenen Davutoğlu, şunları kaydetti: "Gelin meselelerimizi konuşarak, yüz yüze ele alalım. Ama 15 gün önce zikretmediğiniz gündemde olmayan iddialarla, 'Türkiye IŞİD'e, DAEŞ'e destek oluyor' gibi iddialarla soğuk savaş dönemini andıran kampanyaları birbirimize karşı kullanmayalım. Eğer böyle bir iddia var idiyse niye 15 gün  önce gündeme getirmediniz? Biz bu iddiaların tümünü Soğuk Savaş döneminin pravda usulü yaklaşımları olarak görürüz. Oturup, konuşalım. Peki ne oldu Türkiye-Suriye sınırında?" Türkiye-Suriye sınırının beş yıldır milyonlarca mültecinin Türkiye'ye geçmek zorunda kaldığı, Türkiye'nin sınırının karşısında muhatabının olmadığı, problemli bir sınır olduğuna dikkati çeken Davutoğlu, Türkiye'nin sınırdan gelen herkesi mülteci olarak kabul ettiğini anlattı. - "Biz kimsenin sınırını ihlal etmedik" Başbakan Ahmet Davutoğlu, konuşmasına söyle devam etti: "Bu sınır üzerinde son dönemde hem Türkiye'nin içerisinde olduğu koalisyon tarafından hem de Rusya tarafından, prensipte DEAŞ'a karşı olduğu söylenen operasyonlar yapılıyor. Türkiye-Suriye sınırında 2012 Haziran'ında Türk uçağı düşürüldü ve o pilotlarımız şehit oldu. O pilotlarımız Türkiye-Suriye sınırında görev yaparken düşürüldü ve şehit oldu. Bunları Rus dostlarımızın çok iyi anlaması gerekir. Biz o zaman şu kararı aldık; 'Bundan sonra Türkiye-Suriye sınırından, Suriye'den Türkiye dönük gelen uçaklar tehdit kabul edilecek ve Suriye sınırından Türkiye'ye geçiş hiçbir şekilde ihlal kabul edilmeyecek'.  Bunu 2012 Haziranı'nda tüm dünyaya ilan ettik. Daha sonra Rusya Suriye'ye müdahale etme kararı aldığında 30 Eylül 2015'te, 3-4 Ekim'de üç kez Türkiye sınırı Rus uçaklar tarafında ihlal edildi. Biz kimsenin sınırını ihlal etmedik. Biz Rusya'ya veya herhangi bir ülkeye ofansif bir müdahalede bulunmadık ama bizim sınırımız ihlal edildi. O zaman dostça Rus yetkililere açık bir şekilde şunu ifade ettik; 'Lütfen, bu sınırların tekrar ihlal edilmesine izin vermeyin'. Yine dostça şunu söyledik. 'Operasyon yaptığınız bölgelerde kesinlikle hiç bir DEAŞ unsuru yoktur, orada bizimle tarihi bağları olan ve Türkiye'nin himayesine muhtaç Türkmenler yaşar. Lütfen yeni göç dalgalarına da izin vermeyin. Sizin yaptığınız operasyonlar binlerce, on binlerce insanı Türkiye'ye yöneltiyorsa Türkiye'ye yeni mülteci akınlarına yol açıyorsa, bu Türkiye'nin çıkarını doğrudan etkiliyor demektir.' Bunları açıkça kendileriyle paylaştık." Rus yetkililerin defalarca bir daha sınır ihlali olmayacağına dair söz verdiklerini hatırlatan Başbakan Davutoğlu, "Bu sefer 24 Kasım'da binlerce Bayırbucak Türkmeni ki Azeri gardaşlarımız bunu çok iyi anlar. Karabağ'dan binlerce, yüz binlerce Karabağlı Türkiye'ye dönüp gelseydi biz onları korumaz mıydık? Burada, Kafkasya'daki soydaşlarımızla ilgili tarihi sorumluluğumuz varsa Suriye'deki kardeşlerimiz için de aynı sorumluluğumuz var. Bundan kaçınmayız. Gözümüzün önünde Türkmen Dağı'ndan Türkmenler katledilirken, 'DEAŞ'e karşı operasyon yapıyoruz' diyerek DEAŞ'ın hiç olmadığı yerde sivillerin üzerine bomba yağdırılırken yine de biz sabırla bekledik ama bizim üzerimizde ihlal yapıp tekrar oradaki masum insanların bombalanmasına da ne vicdanımız ne tarihimiz ne de ahlakımız müsaade eder" değerlendirmesini yaptı.
Editör: TE Bilisim