Ankara’da yaşayan Bahri Tolga Deniz ve Ertuğrul Ateş, Bala’da açtığı Arya Besi Çiftliği ile hem emekliliğini verimli geçirmek hem de üretim sektörüne katkı sunmak amacıyla örnek bir girişimcilik öyküsüne imza atıyor

[caption id="attachment_149772" align="alignleft" width="289"] Ertuğrul
Ateş[/caption] NAZ AKMAN - Ankara'nın Bala ilçesinde 100 dönümlük arazi üzerine bir yıl önce Arya Besi Çiftliği'ni kuran Bahri Tolga Deniz ve Ertuğrul Ateş, tecrübesiz giriştikleri besicilik alanında kısa sürede yol aldı. Tarım sektöründe örnek bir başarı hikayesine imza atan Deniz ve Ateş Güney Doğu Anadolu Bölgesi’nde yetiştirilen ve az bulunan bir koyun cinsi olan İvesi ırkını da çoğaltarak, yaşatmaya çalışıyor. Ankara’da yaşayan Bahri Tolga Deniz ve Ertuğrul Ateş, Bala’da açtığı Arya Besi Çiftliği ile hem emekliliğini verimli geçirmek hem de üretim sektörüne katkı sunmak amacıyla örnek bir girişimcilik öyküsüne imza atıyor. Yaklaşık bir yıl önce besi çiftliği projesini hayata geçiren Deniz ve Ateş daha önce tecrübeleri olmadığı halde hayvancılık alanına yatırım yaptı. Hayvanların yiyeceği yemleri de çiftlikte yetiştiren girişimciler yüzey suyunu kullanarak yaptıkları sistemle sulama işlemini gerçekleştiriyor. 3 hayvan alarak besicilik alanında adım atan ikili, bir yıl içinde 150 hayana ulaştı. Çiftlikte, Erzurum’un yanı sıra Güney Doğu Anadolu Bölgesi’nde yetiştirilen ve az bulunan bir koyun cinsi olan İvesi ırkını çoğaltmaya çalışan Deniz ve Ateş, imkanı olan herkesi tarım sektörüne yatırım yapmaya çağırdı. [caption id="attachment_149773" align="alignleft" width="257"] Tolga
Deniz[/caption] Bala’da küçükbaş hayvancılık Çiftlik ortaklarından Ertuğrul Ateş, girişimcilik öykülerini şöyle anlatıyor: “Emekliliğimiz yaklaşınca 'bir şeyler yapmalıyız' diye düşündük. İş araştırmaya başladık ve şu dönemde kimsenin cesaret etmediği hayvancılık sektörüne yöneldik. İkimizin de bu sektörde bir tecrübesi yoktu. Yola 3 keçi ile çıktık, şu an hayvan sayımız 150. Üç yıl içinde hedefimiz 500'ün üzerine çıkmak. Kuzu üretiyoruz. Bala ilçemize ekonomik faaliyet kazandırıyoruz. Sayemizde bölgedeki esnaf da kazanmaya başladı. Bala aslında küçükbaş hayvancılığın merkezlerinden birisi ancak bizim gibi kurumsal olarak faaliyet gösteren çok az girişimci var. Amacımız önce çevremize daha sonra ülke ekonomisine katkı sunmaya çalışmak. Ülkemizi kendi kendine yeten ülke statüsüne tekrar geri çevirmemiz lazım. Bizim gibi imkanı olan insanların da inisiyatif alması gerekiyor. Köyde arazisi olanın şehirde asgari ücretle çalışmaması lazım. Onlara örnek olabilirsek, birilerine ışık tutabilirsek ne mutlu bize. Bu iş bereketli bir iş, çabuk büyüyor. Küçükbaş hayvancılık da başarısız olmak çok zor. Başta 'batarsınız, zorlanacaksınız, bu devirde ne işiniz var çiftçilikte, hayvancılıkta' diyenler oldu. Biz yılmadık, risk aldık. Bu ülke bizim, çocuklarımıza iyi bir gelecek bırakmak zorundayız.” Bala’da kesim atölyesi eksik Çiftlik sahiplerinin Bala'da bulunan bu bölgeyi organize hayvancılık bölgesi olarak adlandırdığını belirten Ateş, “Bala Yeniköy yolu üzerinde olan bu bölge iki sene içerisinde çok gelişti, gelişmeye de devam ediyor. Bölgede 120 binin üzerinde hayvanın yer aldığı tavuk, süt ve besi çiftlikleri bulunuyor. Gayri faal hayvan pazarımız var ama kesim atölyemiz yok. Bu çok önemli bir ihtiyaç” dedi. Kuzu toptancıları ve restoranlara satış Çiftlik ortaklarından Tolga Deniz de, geleceğin işinin tarım olduğuna inandıklarını vurgulayarak şöyle konuştu: "Ülke olarak üretmemiz lazım. Nüfus sürekli artıyor, tarım ve hayvancılık sektörüne yönelmeliyiz. İnsanlar sanayinin daha güçlü olduğunu düşünüp tarımdan kopuyor ancak en az sanayi kadar tarım sektörü de önemli. Üretimin olduğu her alan kalkınma hamlesidir. Yemimizi kendimiz ekiyoruz. İlk hasadımızı bu yıl alacağız. Dışarıya bağımlı olmadan her şeyi kendi imkanlarımızla yapmaya çalışıyoruz. Bir yandan tarlamızdan yüzey suyu çıkardık. Kendi suyumuzu kullanıyoruz. Bu su sayesinde yem çeşitliliğimizi de arttırabiliriz. Daha çok kuzu toptancıları ve restoranlarla çalışıyoruz. Et restoranlarında da artış var dolayısıyla kuzu talebi çok fazla. Aşılama, vitaminleme, kayıt ve arşivleme sistemine de çok önem veriyoruz. 2 yıl sonra doğan bir kuzunun ırkını 10 yıl sonra takip edebileceğiz. Annesini, büyük annesini tespit edebileceğiz. Sütlerimizi de sadece kuzularımıza kullanacağız. Genelde Erzurum, Güney Doğu tarafında yetiştirilen ve az bulunan bir koyun cinsi olan İvesi diye bir ırkımız var. Bunu çoğaltmaya çalışıyoruz. Bizim şartlarımıza da güzel uyum sağladı. İkiz oranı yüksek. Et kalitesi çok iyi. Mazot ve yem fiyatları Mazot ve yem fiyatlarından çok dertliyiz. Bütün çiftçiler şikayetçi. Yurt dışından et ithalatımız şu anda serbest. Onların giderleri bizden daha uygun ve biz bunlarla yarışmak zorundayız. Aynı imkanlar bizim çiftçimize de sağlanırsa yarışı çok rahat kazanırız. Ülkemizde imkan var. Yeter ki devlet bize o imkanı versin. Avrupa ile eşit yarışma fırsatını tanısın, gerisini bize bıraksınlar.”