ANKARA - Ankara Tabip Odası'nın sahada pandemi ile mücadele eden sağlık çalışanlarından elde ettiği verilerle göre; 488 sağlık çalışanı Covid 19 tanısı aldı. ATO analizinde dikkat çekici tespitler yer aldı: "Ankara'daki pandemi hastanelerinın servisleri ve yoğun bakımları yüzde yüz kapasite ile çalışıyor. Bazı hastanelerde yoğun bakım ünitelerinde kapasitenin üzerinde hizmet veriliyor. Pandemi hastanelerinde sağlık kurulu hastaları alınıyor, yaşlılar ve kronik hastalığı olanlar riske atılıyor. Salgın yönetimi "gayriciddi" ve bilimsellikten uzak sürdürülüyor. Sorumluluk vatandaşa yükleniyor. Ankara Tabip Odası (ATO), “Yeniden açılma (“Normalleşme” ) Süreci Değerlendirme Analizi (Haziran-Temmuz 2020” başlıklı bir rapor hazırladı. Rapor, Ankara’daki sağlık çalışanları ile yapılan anketlerin sonuçlarından derlendi. Koronavirüs pandemisi nedeniyle alınan önlemlerin gevşetilmesi ile “normalleşme” sürecinin başladığı Haziran ve Temmuz aylarının incelendiği raporda, Sağlık Bakanlığı’na göre Ankara’nın en çok vaka artışı yaşanan iller arasında olduğu hatırlatıldı. İKİ AYDA 488 SAĞLIK ÇALIŞANI ENFEKTE OLDU ATO, Haziran ve Temmuz aylarında 488 sağlık çalışanının enfekte olduğunu duyurdu. ATO verilerine göre, 94 uzman hekim, 81 hemşire, 68 temizlik işçisi, 55 asistan, 28 acil tıb teknisyeni, 27 aile hekimi, 16 tıbbi sekreter, 7 mutfak çalışanı, 6 idari personel, 6 eczacı, 4 diş hekimi, 4 güvenlik personeli, 2 röntgen teknisyeni, 2 laborant, 1 işyeri hekimi, 1 fizyoterapist, 1 anestesi teknisyeni, 1 mutemet Covid-19 tanısı aldı. PANDEMİ HASTANELERİNDE YÜZDE YÜZ DOLULUK Sahada aktif olarak çalışan sağlık çalışanlarından elde edilen verilere göre, Ankara’da bugün (4 Ağustos) itibari ile aktif vaka sayısı bine yaklaştı. Rapora göre, vaka sayısındaki artış nedeniyle Ankara’da sadece COVID-19 hastalarına sağlık hizmeti sunan pandemi hastanelerinde, servis ve yoğun bakım üniteleri yüzde yüz doluluk oranlarıyla hizmet veriyor. Öte yandan, pandemi hastaneleri dışında kalan kamu sağlık kuruluşlarında yoğun bakımlarında ciddi sıkıntılar yaşandığı belirlendi. YOĞUN BAKIMLARDA YER YOK Doluluk oranının pandemi hastanelerinde anlık olarak değiştiği, servis ve yoğun bakım üniteleri COVID-19 hastası kabul edemez hale geldiği tespit edilen analizde, klinik olarak semptomu olan ve akciğer tomografisinde yaygın pnömotik infiltrasyonu (zatürre) bulunan hastalara yer bulunamadığı bildirildi. Yoğun bakım ünitesinde yatması gereken hastalar acil servislerde sedyeler üzerinde takip edildiği belirlendi. 1 Haziran’dan itibaren pandemi hastanesi olarak belirlenmeyen, normal sağlık hizmetleri için ayırılan bazı hastaneler vaka sayısındaki artış nedeniyle Covid-19 hastası dışındaki hastalara hizmet veremez hale geldi. Salgının en yoğun yaşandığı Nisan-Mayıs aylarında dahi her odaya bir hasta kabul edilirken, şu anda bu odalarda ikişer hasta yatırılıyor. Kamu özel işbirliği ile işletilen bir hastanede ise, normal koşullarda 16 hasta kapasiteli olan her bir yoğun bakım ünitesinde 24 hasta yatırılıyor. YAŞLILAR VE KRONİK HASTALAR İÇİN ‘BÜYÜK RİSK’ Pandemi hastanelerinin, günlük 100’ün üzerinde Sağlık Kurulu hastasına hizmet verdiğini hatırlatan ATO’y göre, Sağlık Kurullarından hizmet alan, genellikle yaşlı ve kronik hastalığı bulunan vatandaşların Covid-19 hastaları ile aynı ortamda sağlık hizmeti alması büyük bir risk oluşturuyor. Hastanelerdeki yoğunluğun sosyal mesafe ve hijyen önlemlerinin de geri plana itilmesine, uzayan kuyrukların bulaş riskini çok arttırdığına vurgu yapan ATO, analizinde, “Yeniden açılma döneminde yaşanan vaka artışları ve hükümetin şeffaflıktan uzak politikaları sağlık personeli üzerinde tedirginlik, kaygı artışı, tükenmeye kadar varan etkilere yol açmıştır” tespitine yer veriliyor. ‘SORUMLULUK VATANDAŞA YÜKLENDİ’ 1 Haziran’dan itibaren yedi sağlık çalışanının koronavirüs nedeniyle hayatını kaybettiğine dikkat çekilen analizde, gelinen noktada salgınla mücadelenin kontrolsüz, gayri ciddi ve bilimsel veriler dışındaki yönetsel kararlarla sürdürüldüğü, sorumluluğun ise vatanaşa yüklendiği vurgulandı. Salgın döneminde ancak bulaş kaynağına ulaşarak, karantina ve izolasyon sağlanarak bulaşın önleneceğini değerlendiren ATO, analizde, “Temel koruyucu sağlık hizmetinin; epidemiyoloji bilimine uygun yapılmadığı ve hastaların tedavi kurumlarında karşılandığı durumlarda sağlık kuruluşları yetersiz kalabilir ve toplum ve elbette sağlık çalışanları ağır bedeller ödemeyle karşı karşıya kalabilir” ifadelerine yer verdi.