Feyzioğlu:  Türkiye'nin yolu ve yönü 200 yıldır Avrupa'dır Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, "Avrupa'da popülist siyasetçiler, kendi sığ siyasetlerini yürütürken Türkiye düşmanlığını ve 'Türkiye'yi almayacağız' sloganını bir malzeme olarak kullanmayı bir marifet bildiler" dedi Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, Türkiye'nin yolu ve yönünün 200 yıldır Avrupa olduğunu, bugünün Avrupa Birliğince sahiplenilmiş olan değerlerinin bir sahibinin de Türkiye olduğunu söyledi. Feyzioğlu, Denizli Barosu hizmet binasının açılışında yaptığı konuşmada, suçlunun suçsuzdan, haklının haksızdan ayrılabilmesi için adil yargılamanın önemine dikkati çekerek, adaleti yerleştirmenin bina yapmak kadar kolay olmadığını belirtti. Metin Feyzioğlu, açılışın ardından gazetecilerle yaptığı sohbet toplantısında, Türkiye'nin 15 Temmuz'da bir felaketin eşiğinden döndüğünü, savunma hakkının tanınarak iddianamelerin bir an önce hazırlanması gerektiğini dile getirdi. Gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını da yanıtlayan Feyzioğlu, şunları belirtti: "Türkiye'nin yolu ve yönü 200 yıldır Avrupa'dır. Bugünün Avrupa Birliğince sahiplenilmiş olan değerlerinin bir sahibi de hiç kuşkusuz Türkiye'dir. Çünkü bu topraklardan çıkmıştır bu değerler. 200 yıllık modernleşme, çağdaşlaşma, demokratikleşme yolundan hiç kimse bizi döndüremez. Avrupa Birliği'nin bir kararı da döndüremez. Türkiye'de geçici siyasetin söylemleri de bizi bu yoldan çeviremez. Elbette Şangay İşbirliği Örgütü Avrupa Birliği'ne bir alternatif değildir, Avrupa'dan kopmamızı da öyle seçim ve birtakım siyasi taban konsolidasyonu hedefli söylemler hiç kuşkusuz sağlayamaz, buna sebep olamaz. Bunu Türkiye'deki siyasetçiler için de söylüyorum, Avrupa'daki siyasetçiler için de söylüyorum. Şangay İşbirliği Örgütü'nün üyelerine baktığınızda tamamı demokraside sınıfta kalmış, tamamı insan haklarında sınıfta kalmış ve zenginliği, refahı toplumlarında sadece küçük bir azınlığa, oligarklara, yöneten sınıflara dağıtan devletlerdir." Şangay İşbirliği Örgütü'ne üyelikle ilgili de yorumda bulunan Metin Feyzioğlu, "Bu örgütün içerisine girmek, askeri alımlarda da yani silah ve silah sistemleri alımlarında da iş birliği yapılmasını sonuçlayacak bir adım olur. Bu da Türkiye'nin NATO üyeliği ile bağdaşmaz. Ve Ortadoğu'da bulunduğumuz konjonktürde, bulunduğumuz coğrafyada elbette NATO ittifakı içinde yer almamız Türkiye için de önemlidir, NATO için de önemlidir. Hiç kimse unutmasın, Rusya için önemimiz ve değerimiz, NATO'nun üyesi olduğumuzda, Avrupa Konseyi'nin parçası olduğumuzda, Avrupa Birliği'ne adaylık sürecimiz devam ettiğinde çok daha fazladır. Aksi takdirde Rusya'nın iş birliği yapacağı bir devlet olmaktan çıkarız, Rusya'nın sömürgeleştirmek istediği bir devlete dönüşürüz." şeklinde konuştu. Avrupa Birliği'ni samimiyete davet eden Feyzioğlu, "Sanki bizi az kaldı Avrupa Birliği'ne tam üye yapacaklarmış gibi, sanki onlar ısrar etmiş de bugüne kadar biz ayak sürümüşüz gibi şimdi 'biz sizi almayacağız ya da müzakereleri donduruyoruz' diyorlar. Bugüne kadar Avrupa Birliği'ne giren devletlere bakıldığında, son 10 yılda Türkiye defalarca girme hakkına çoktan sahip olmuştur onlarla kıyaslandığında ama hep ayak sürüdüler ve Avrupa'da popülist siyasetçiler, kendi sığ siyasetlerini yürütürken Türkiye düşmanlığını ve 'Türkiye'yi almayacağız' sloganını bir malzeme olarak kullanmayı bir marifet bildiler. Oysa bunun ne Avrupa'ya faydası var, ne Türkiye'ye. Avrupa Birliği'ne girebilmek elbette Türkiye'nin menfaatine. Türkiye'nin menfaatine olduğu kadar Avrupa'nın da menfaatine. Çünkü demokrasinin tüm kurallarını yerine getiren, kuvvetler ayrılığına sahip, hukukun üstün olduğu ve hiç kuşkusuz birliğini beraberliğini koruyan bir Türkiye. Birliğini beraberliğini koruyan bir Türkiye dediğimizde, Avrupa Birliği'nin bir başka kusuru daha var. O da Türkiye'de insan haklarını koruyoruz ya da Türkiye'de insan hakları ihlallerine karşı söz söylüyoruz diye bölücü terör örgütünün söylemlerinin peşine takıldı bazı Avrupa ülkeleri." diye konuştu. Türkiye Barolar Birliği Başkanı Feyzioğlu, "Hukuk ve Demokrasi" konulu konferansta yaptığı konuşmada da cumhuriyetin gerçek anlamıyla kavranılması gerektiğini belirterek, "Tam aksine bugün Ortadoğu'da yaşanan bütün bu kaosun, katliamların antitezidir Türkiye Cumhuriyeti devrimi. Siz niçin milli devletsiniz, milli devlet olmak baskıdır, bu topraklara zulümdür diyenler, herhalde Suriye'deki zulmü, Irak'taki zulmü, Libya'daki zulmü vicdanları varsa görmektedir. Bizim ihtiyacımız olan Türkiye Cumhuriyeti'ni gerçek yeri olan Avrupa'ya sabitlemektir. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti Avrupa değerlerinin bir kalesidir. Güney Kıbrıs'ın dahi Avrupa  Birliği üyeliğine altın tepsi içinde kabul edildiği bir toplulukta, Türkiye'nin Avrupa Birliği'nin kapısında bekletilmesini kabul etmemiz mümkün değildir. Çünkü Türkiye Avrupa'nın ta kendisidir. Avrupa'nın sahip olduğu bütün değerler bu topraklardan çıkmıştır." dedi.