Salim TAŞCI Adalet yetkilisi sayınların cüppelerini önlerine koyup “Neden’’ diye sabah, akşam düşünmeleri, kafa yormaları gerekmez mi.? Bir devletin temeli adalettir. Ancak; Adliyeden kapalı sarı zarfla gelen tebligatı alan vatandaşın, daha zarf içerisindeki, evrakı görmeden yüreğinin güplendiğini, dizinin bağının çözüldüğünü bu memlekette bilmeyen mi var..? Binasının veya bürosunun önünde üniformalı polis görenin adrenalinin yükseldiğini anlamamak için, Türkiye de yaşananlara bir bakmak gerekir… “Emniyetten, savcılıktan arıyoruz!’’ diye yüzlerce vatandaşın dolandırılmasını neye bağlamak gerekir..? Tamamen ve tamamen güvensizliğe. Acının da acısı vatandaş elini yakasına götürüp “Allah düşmanımı bile polise, adliyeye düşürmesin’’ yakarışı atasözü gibi olmuştur… Bu cümlenin özüne inip adalete güveni yeniden tesis etmek zaman alsa bile mutlaka yerine getirilmelidir. Dolandırıcılara para kaptıranların içerisinde, profesör, general, doktor, adalet mensubu, üst düzey bürokratlar yığınla olduklarına göre, sade vatandaşların dolandırılması gayet normaldir!.. Adalete tam güven olsa, dolandırılanlar, bir telefonla “polisim, savcıyım!’’ diyenlere paralarını kaptırırlar mıydı..? Uzun lafın kısası, nereden gelirse gelsin oligarşinin sonlandırılmasıdır. “Adalet Mülkün Temelidir’’ deriz de mülk çatırdıyor, güven tabloyu ortaya koymuyor mu?... Nerede kaldı ADALET REFORMU?