1974 yılında Kıbrıs Harekatın’ da ANKA Ajansı muhabiri olarak görev alan Adem Yavuz, Rum askerleri tarafından tutsak edildikten sonra, EOKA’lı bir general tarafından gözleri bağlıyken ateş edilerek karnından yaralandı. Ağır yaralanan Yavuz, 26 Ağustos 1974’te Adana’da hayata gözlerini yumdu. Onunla birlikte esir alınan iki kişiden biri olan Günaydın Gazetesi muhabiri Ergin Konuksever de sırtından yaralanmış, Hürriyet Gazetesi muhabiri Cengiz Kapkın ise yara almadan kurtulabilmişti. O günleri, Konuksever’in anlatımlarından ve daha sonra esir alınan gazetecilerden Ertürk Yöndem’den dinledik

SULTAN YAVUZ (ANKARA) 1974 yılında, Kıbrıs Harekatı’nda görevlerini yaparken, araçları Rum çeteleri tarafından yaylım ateşine tutulan üç Türk gazeteci; ANKA Ajansı’ndan Adem Yavuz, Günaydın Gazetesi’nden Ergin Konuksever ve Hürriyet’ten Cengiz Kapkın’dır. Omzundan yaralanan Konuksever hastaneye kaldırılırken, Yavuz ve Kapkın’ın elleri birbirine kelepçelenmiş ve gözleri bağlanmıştır. EOKA’lı bir general tarafından yakın mesafeden karnından vurulan Yavuz, Konuksever’in ameliyatından 6 saat sonra onun yanındaki yatağa yatırılır. Yavuz aldığı yaraya direnemeyecek ve 26 Ağustos’ta, henüz 31 yaşındayken Adana Numune Hastanesi’nde hayata gözlerini yumacaktır. 20 Temmuz 1974’teki birinci harekatta, Türk askerinin gidemediği yerlerden olan Lefke yıllardır mücahitler tarafından savunulmaktadır. Ancak Lefke 22 Temmuz’da teslim olmak zorunda kalınca, mücahitler silahlarını bırakarak evlerine dönerler. Daha sonra, komuta kademesindeki 75 mücahit, evlerinden alınarak Limasol kışlasına götürülür, ancak kimse nerede olduklarını bilmez. Bu sırada ikinci harekata tanıklık etmeyi başaran üç gazeteci, Girne’ye doğru yola çıkarken, girdikleri yolda Rumların saldırısına uğrarlar, şoförleri o anda ölür. Adem Yavuz, Ergin Konuksever ve Cengiz Kapkın ise esir düşerler. Gazeteci Ergin Konuksever, o tarihte gazeteciler Kapkın ve Yavuz ile birlikte savaş bölgesi Güney Kıbrıs’ta arabayla gittikleri sırada, şoförün kendilerini dinlemeyerek yanlış bir yola girdiğini ve Rum askerleri tarafından yaylım ateşine tutulduklarını anlatıyor. Bu sırada omzundan yaralanan Konuksever, hastaneye götürülür ve aşırı kanaması vardır. Bu sırada Yavuz’un kapıda beklediğini anlatan Konuksever, daha sonra Yavuz’un da bir sedye ile içeriye alındığını kaydediyor. Konuksever, “Beni vurdukları anda, baygınlık geçirdiğini sandım. Adem’in de daha sonra hastanede vurulduğunu öğrendim” diyor. Konuksever, Yavuz’un vurulduktan sonra bir hafta boyunca komada kaldığını ve kendine geldikten sonra su istediğini, ancak hayati tehlike nedeniyle doktorun kendisine su vermediğini kaydediyor. Yavuz’un ölümünden sonra, vesayetini yerine getirerek onu su kenarına defnettiklerini söyleyen Konuksever, 5 defa ameliyat olan Yavuz’un, son operasyonda lokal anestezi ile tedavi gördüğünü, aksi halde doktoru tarafından ölebileceğinin söylendiğini anlatıyor. Yavuz, diğer tutsak gazetecilerin Türkiye’ye iade edilmesinden sonra, götürüldüğü Adana’da, 26 Ağustos 1974’te hayata gözlerini yumar. Yavuz’un Ankara Maltepe Camii’nde düzenlenen cenaze törenine, dönemin politikacıları ve gazetecileri katılır. Adem Yavuz’un adı bugün pek çok okul ve sokakta yaşatılıyor... 10 Türk Gazeteci daha esir alınıyor 14 Ağustos 1974’te, Kıbrıs’ta ikinci harekat yapılır ve 22 Temmuz Ateşkes ilanından sonra Ada’ya giden Türk gazeteciler bölgenin son halini ve yaşananları dünyaya duyurmak için ve olası ikinci harekatı kaçırmamak için oradadır. Ancak, 10 kişilik gazeteci grubu da esir düşecektir. Aralarında Ertürk Yöndem, Mete Akyol, Sermet İpekçioğlu, Yücel Hacaloğlu, Hami Sami Coşar, Ziya Ergun, Hüdai Bayık, Ahmet Kahraman, Teoman Fehim, Eyüp Sabri Kapıdağ vardır. Cem Kar’ın çektiği “Meçhul Tutsaklar” belgeselinde konuşan o zamanlarki Zafer gazetesi muhabiri Hüdai Bayık, gazeteci ekibiyle birlikte Lefkoşe’ye giderken durdurulduklarını, ancak Mete Akyol’un Time Magazine kartını göstererek, İngilizce konuştuğunu ve kendilerinin yabancı gazeteciler sanıldıkları için yaylım ateşine tutulmamış olabileceklerini söylüyor. Burada esir alınan gazeteciler, sonradan Rum kesiminin gizli tuttuğu 75 mücahitin kurtuluşunda da rol oynayacaklardır.

FOTOĞRAFLAR SAİM TOKAÇOĞLU VE SÜREYYA ORAL’IN ARŞİVİNDEN ALINMIŞTIR

Mücahitler ile gazeteciler Limasol Emniyet Müdürlüğü’nde karşılaştıklarında, gizlice konuşma fırsatı bulurlar. Rumların, tutsak ettiklerini gizledikleri mücahitler, nerede oldukları bilinmediği için Türkiye’nin uluslararası bir girişimde bulunması da mümkün olmaz. Gazetecilerin serbest bırakılmasından sonra, Ertürk Yöndem’e bir mücahitin verdiği esir isimlerinin listesi, Yöndem tarafından Bayrak Radyosu’na verilecek ve uluslararası girişimlerle esirler de 88 gün sonra kurtulabileceklerdir. Dönemin Başbakanı Bülent Ecevit ile hükümet sözcüsü Orhan Birgit’in çabalarıyla oluşturulan uluslararası baskının sonuç vermesiyle, Adem Yavuz dışındaki Türk gazeteciler, 23 Ağustos 1974’te serbest bırakılırlar. Dönemin o zamanki TRT muhabiri Ertürk Yöndem, o günleri şöyle anlatıyor, “Biz Ademler’den sonra gittik, fakat biz birinci harekatta oradaydık, Hakkı Mumcu ve ben kameraman olarak gitmiştik. İkinci harekatta 17 Ağustos’ta ise on kişi EOKA’ya esir olduk. Adem Yavuz’un vurulduğunu bilmiyorduk, fakat onların aracını taradıkları yerde bizi de durdurdular. Biz kalabalıktık ve Mete Akyol ‘Ben Time muhabiriyim’ dediği için bizi taramadılar. 23 Ağustos’ta serbest kalınca Yavuz’un ağır yaralı olduğunu Saray Oteli’nde öğrendik. Vefat ettiğini öğrenince çok üzüldük… Ben o zaman 29 yaşındaydım ve üç yaşında çocuğum vardı. Bana bir şey olur da, perişan olurlar diye çok korkmuştum…” Adem Yavuz kimdir? Adem Yavuz 1943 yılında Sivas’ın Hafik ilçesinin Çınarlı köyünde dünyaya gelir, ilkokulu burada okur. Ortaokul ve liseyi ise İstanbul’da bitirir. Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Fakültesi’nde öğrenimine devam ederken, Günaydın Gazetesi’nde Ankara muhabiri olarak gazeteciliğe başlar. ANKA muhabiri olarak 1974’te Kıbrıs’a giden Yavuz, burada vurulduktan bir süre sonra, 26 Ağustos1974’te Adana’da hayata gözlerini yumar. Cenaze töreni, Ankara’daki Maltepe Camii’nde düzenlenir.
Editör: TE Bilisim