Mehmet Necati GÜNGÖR Eski Maarif bakanlarından biri şöyle demişti: “Şu okullar olmasa, Eğitimi ne güzel idare ederdim.” Basın konusunda da böyle bir dönemden geçiyoruz. “Ah şu gasteciler olmasa memleket ne güzel idare edilir.” Ama varlar. Dolayısıyla, memleketi gürültüsüz patırtısız idare etmek de zorlaşıyor tabiatıyla. Bunun için bu gastecileri iki sınıfa ayırmak lâzım. Yemlenenler, yemlenmeyi kabul etmeyip kendi doğrultusunda gidenler. Yemlenenler makbuldür. Ağızlarına üç beş kuruş atar susturursunuz; ya da istediklerinizi yazdırırsınız. Aralarında yazmayanlar çıkarsa, Gazeteyi veya tv kanalını toptan satın alır, istediğinizi yaptırırsınız. Şu sıralar iktidarın başına musallat olmuş gasteciler var. Sayıları az da olsa, gürültü çıkarıyorlar. Bazıları içeride gün sayıyorlar. Dışarıdakiler de yatan kardeşten ibret alıp susmayı tercih ediyorlardır belki. Ama yok! Bu gasteci milletiyle cebelleşmek o kadar kolay değil. Yemlediklerinizi yanınıza alabilirsiniz de, ya yemlenmeyi kabul etmeyen munafıklara ne yapacaksınız? Bunun için de gazetelerini ve kanallarını zapt-ü rap altına alırsınız. RTÜK diye bir kurum var nasılsa. İki-üç muhalif kanaldan ikisi olan Halk TV ile Tele1’e para cezaları yetmemiş, şimdi de beşer gün yayın durdurma cezası veriliyormuş. Eh, hak etmişlerdir zahir. Bu yetmemiş olacak ki, sosyal medya ile ilgili de tedbirler alınıyor. Haklıdırlar. Burası da ayrı bir fesat yuvası olmuş. Küfür ve hakaretler gırla. Bazı yararlı paylaşımlar olsa da; bu mecrayı da avuç içine almak lâzım. Avuca sığmayanların da parmaklarını kırmak! Klavyenin başına oturup gelene gidene hırlamasınlar diye. Olur mu, olur. Bizde böyle.