NAZ AKMAN / RÖPORTAJ - Makine mühendisi Adnan Yılmazel ve Gülmine Hanım’ın ilk kızları Senem Ülküm Yılmazel, 1980’li yıllarda dünyaya gelir… Ankara Yükseliş Koleji’nde ilkokula başlayan Senem Yılmazel, orta öğrenimine Bahçelievler Deneme Lisesi’nde devam eder. Senem Ülküm Yılmazel, çocukluk hayali olan avukatlığa Başkent Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni derece ile bitirerek erişir. Böylece ailesinin, ilk avukat olan kadını olmayı başarır. Gazi Üniversitesi Özel Hukuk Ana Bilim Dalı Ticaret Hukuku üzerine master yapan Avukat Senem Ülküm Yılmazel bu haftaki konuğumuz. ADALET İÇİN AVUKAT OLDUM Senem Ülküm Yılmazel, ailesini ve mesleğe duyduğu ilgiyi şu sözlerle anlatıyor: “Hukuk alanına ilgi duymamı sağlayan çok önemli iki gerekçem vardı. Birincisi, 1980’li yıllarda, ihtilal zamanlarında dünyaya gelişim ve o dönemin Türkiye’sinde yaşanan siyasi gerginlikti. Olanları anlamlandıramıyordum, fakat bir şeylerin ters gittiğinin bilincindeydim… Bir diğer gerekçem ise ailemin ataerkil bir yapıya sahip olmasıydı. Erkek kavramı bizim ailemizde kutsaldır. Bir çok kadın okul okuyamamış… Ben ailenin ilk kadın avukatıyım. Çünkü benim dönemime kadar genç yaşlarda kadınlar evlendirilirmiş… Küçük yaşlarımda, hakkaniyet ve adalet için avukat olma fikri oluşmaya başlamıştı. Biz aile olarak biraz daha şanslıydık. Çünkü üniversite mezunu bir babamız vardı, bizleri okula gitmemiz için teşvik ederdi.” HUKUKUN HER ALANINDA ÇALIŞTI 21 yaşında avukatlık mesleği için farklı hukuk bürolarında staj yapmaya başlayan Senem Ülküm Yılmazel, bu dönemlerinden de şöyle söz ediyor: “2002 yılında mezun oldum. Yüksek lisans yapmak için sınavlara hazırlanıyordum aynı zamanda ilk altı aylık mahkeme stajımı yapıyordum. Her gün adliyedeki mahkemeleri tek tek dolaşıyordum. Bir de farklı hukuk alanlarında çalışan avukatların yanında stajyerlik yapıyordum. Mesleğe ilk adımlarımı attığım bu dönemlerde amacım hukukun her alanında çalışarak tecrübe edinmekti. İlk olarak icra işleri yapan bir hukuk bürosunda staja başladım. Burada çalışırken ilk kez hacze gittim. Çok gençtim. Hiç unutmam, bir kamyon şoförünün evine hacze gittim. O kadar yoksul bir aileydi ki haczedilecek eşya bile yoktu. İşlemler için evi dolaşırken bir odada ders çalışan iki küçük çocuk gördüm. Aradan 16 yıl geçti, hala o bakışlarını unutamıyorum… Bir diğer staj yerim ise gayrimenkul şirketlerinden biriyle çalışan avukatlık bürosuydu. Burada da çok zor davalara tanık oldum. Bir davayı kazanmıştık ve evin tahliye edilmesi gerekiyordu. Bu tahliye işlemlerine de ben gitmiştim… Bir baba, iki evladının ellerinden tutarak, 14’üncü kattaki daireden aşağı atlamak istedi. İçimde fırtınalar kopuyor; çaresizliğimi belli etmemek için soğukkanlılıkla davranmaya çalışıyordum. Ne olursa olsun bu durumu yönetmek zorundaydım. Müvekkilim herhangi bir mazeret kabul etmeyecekti. Ancak ben inisiyatif alarak, evin tahliye edilmesi gerektiğini ve bunun için kendilerine bir hafta mühlet verebileceğimi söyledim. Hakikaten de bir hafta sonra anahtarı teslim ettiler. Müvekkilim bana tepkili davranmıştı, ama durumu öğrenince anlayış gösterdi. Ceza hukuku alanındaki stajımın ardından, son olarak uluslararası bir hukuk bürosunda staj yaptım. Avukatlık ve hukuk müşaviri olarak büyük bir şirkette mesleğe başlarken, çalışanlar arasında bu işin üstesinden gelemeyeceğime yönelik duyumlar alıyordum. 600 TL maaş alıyordum ve davalar oldukça zordu. Bir buçuk yıl bu şirkette çalışarak aldığım tüm maaşları biriktirdim. Nihayet bu küçük sermayeyle iki ortak olarak kendimize bir hukuk bürosu açmıştık. KAZANMAYACAĞIM DAVALARI KABUL ETMEDİM Meslekte yeniydim ve tanınmıyordum. Başlangıç için sadece iki koltuk ve bir masa aldığım ofisi her geçen gün büyütmeye çalıştım. Avukatlığını yaptığım müvekkillerim, davalarını kazanmam üzerine beni kendi tanıdıklarına önerdiler. Böylece birkaç yıl içinde önemli işler yapmaya başladım. Avukatlık mesleğimde temel ilkem dürüstlük oldu. Sadece para kazanma amacıyla önüme gelen her davayı kabul etmedim. Çünkü avukat temsilci demektir, duruşmada da kendimi gerçekten müvekkilimin yerine koyarak gerekli savunmayı yapıyorum. Gelen dava dosyalarını inceledikten sonra lehimize ve aleyhimize olan hususları belirterek kararı müvekkilime bırakırım. Özellikle son yıllarda motivasyonumun düşmemesi için kazanmayacağım davayı kabul etmedim.” ÖLDÜRMEYEN DARBE GÜÇLENDİRDİ Avukat Senem Ülküm Yılmazel, kadın kimliğinden kaynaklı mesleğinde yaşadığı zorlukları ise şöyle dile getiriyor: “Öldürmeyen darbe güçlendirirmiş… Bugün bunu daha rahat söyleyebiliyorum. Ancak ben yirmili yaşlarda mesleğe başladığımda çok ağlamıştım. Mesleğe ilk adımlarımı attığım  zamanlarda çok hevesliydim ve her işi yapabilmek için can atıyordum. İnanın, sadece erkekler değil, kadınlardan da tepki aldım. Küçücük kızsın sen ne yapabilirsin ki gibi sözler duyuyordum.” KADIN KİMLİĞİM TARTIŞILDI “Üzerime giydiğim elbisenin eni, boyu, rengi tartışılırdı. Mesele elbette giydiğimiz kıyafetlerin açık ya da kapalı olması değildi. Mesele kadın olmamdı. Bu psikolojik baskılardan dolayı kadın kimliğim üzerinden konuşulmak istemediğim için boğazlı kazaklar, bol pantolonlar giyerdim. Çünkü mesleki kimliğimin önüne başka hiçbir şeyin geçmesini istemiyordum. Yaklaşık 15 yıl böyle çalıştım ama artık daha özgür giyiniyorum. 4 yıl önce ortaklarımdan ayrılarak kendi hukuk büromu açtım. Hukukun farklı alanlarında uzman meslektaşlarımla çalışmaya devam ediyoruz.” Senem Ülküm Yılmazel, kadınlarla ilgili alanlarda yaptığı çalışmaları da şöyle anlatıyor: “Kadına şiddetin önlenmesi için ilgili bakanlık projelerinde görev aldım. Aynı şekilde televizyon programlarında da kadın haklarının hukuki boyutunu anlatmaya çalıştım. Bir kadın olarak her alanda eşitlikten yana oldum. Toplumsal kodlarla verilmiş rollerin kadın erkek ayrımını keskinleştirdiğini düşünüyorum. Kadının ev hayatından sorumlu olması, erkeğinse ekonomik olarak sorumluluklarla donatılmasının iki cinsi de yorduğu kanaatindeyim … Bu algıyı değiştirebilirsek daha sağlıklı bireyler olabileceğimizi düşünüyorum.” GALATASARAY TUTKUNUYUM Ben Galatasaray tutkunuyum. Galatasaray kongre üyesiyim. 8 yıldır Ankara Galatasaraylı Yönetici ve İşadamları Derneği’nin Yönetim Kurulu üyesiyim. Ankara’da ve Türkiye’de birçok maça taraftar veya görevli olarak gittim. Kayseri’ye bir maça gittiğimde kadınlar tuvaletinin hiç kullanılmadığını fark etmiştim. Maçta bana uzaylıymışım gibi bakanlar olmuştu. İstanbul’a Fenerbahçe-Galatasaray deplasman maçına taraftar olarak gittiğimde 1200 erkek arasındaki altı kadından biriydim. Ankara’dan bu maça giden ise tek kadındım. Eskiden alışılmadık bir durum olduğu için yadırganıyordum, ancak erkekler de futbol camiasında kadınları gördükçe bu duruma alıştı. Günümüzde birçok kadın maça gitmektedir. Senem Ülküm Yılmazel’in, 2011 yılında basılan ‘Karşılıksız Çekten Kaynaklanan Hukuki ve Cezai Sorumluluklar’ isimli bir kitabı, aynı zamanda baskıda bekleyen, 120 şiirden oluşan şiir kitabı da var. Yılmazel, hukuki makaleler yazdığını, son bir yıldır kendi hayatını ve mesleğinde yaşadıklarını anlattığı romanının da baskı aşamasında olduğunu ifade ediyor.
Editör: TE Bilisim