TBMM- İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, ABD Başkanı Donald Trump'ın, Türkiye'nin Suriye'de planladığı güvenli bölge operasyonuyla ilgili açıklamasının devlet ciddiyetiyle bağdaşmadığını belirterek, "Bu bir küstahlık abidesidir. Türkiye Cumhuriyeti'nin ekonomisini ve Türk milletini tehdit etmek, açık söylüyorum, diplomatik bir rezalettir. Bu tür bir yaklaşım ve özellikle ekonomik tehditler karşısında 'dostluk ve müttefiklik' kavramları ağır yara almıştır." dedi. Akşener, partisinin yeni yasama yılının ilk Meclis grup toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Meral Akşener, İstiklal Marşı'nın okunması ile başlayan toplantıda Fırat'ın doğusuna yapılması planlanan operasyona değindi. Terörün parti farkı gözetmeksizin ortak hedef olması gerektiğini ifade eden Akşener, "Bu mücadele sadece yurt içinde değil, tehdidin şekil ve kaynağına göre, yurt dışında da sürdürülmelidir." diye konuştu.ABD Başkanı Donald Trump'ın operasyona ilişkin açıklamalarını eleştiren Akşener, şöyle devam etti: "Biliyoruz ki iktidar, Türkiye'nin meselelerini gereken ciddiyetle, doğru biçimde yönetemiyor. Ancak, dün ülkemizin muhatap kılındığı küstahlık, farklılıklarımızı ve iç siyasette yaşadığımız tüm tartışmaları bir yana bırakmayı gerektiriyor. Gün, böyle bir gündür. ABD Başkanı Trump'ın, Türkiye'nin Suriye'de planladığı güvenli bölge operasyonuyla ilgili dün akşam yaptığı açıklama, her şeyden önce devlet ciddiyetiyle bağdaşmaz. Bu bir küstahlık abidesidir. Türkiye Cumhuriyeti'nin ekonomisini ve Türk milletini tehdit etmek, açık söylüyorum, diplomatik bir rezalettir. Bu tür bir yaklaşım ve özellikle ekonomik tehditler karşısında 'dostluk ve müttefiklik' kavramları ağır yara almıştır."Akşener, iç politikada millete en iyi hizmeti vermek için siyaseten rekabet etmeye devam edeceklerini, birbirlerini en sert şekilde de eleştireceklerini belirterek, şunları kaydetti:"Ancak bu tehditler karşısında, tek bir partimiz vardır, o da 'al bayrak partisi'dir. Hiç kimse telaş etmesin.  Türkiye bu coğrafyaya yeni taşınmadı, devlet olmayı da Harvard'da öğrenmedi. Türkiye'nin devlet geleneği, dünya ülkeleriyle ilişkilerini başarıyla yürütecek güçtedir. Türkiye, ABD ile ilişkilerini de başarıyla yürütecek güce sahiptir. Türkiye ve Türkiye'nin dostları, Donald Trump'a ve ABD yönetimine bu tehditlerin manasız ve sonuçsuz kalacağını anlatacak yeterliliktedir. Bu anlayıştan yoksun olanlar, sadece bugünün değil, geleceğin de vebalini üstlenmek zorunda kalacaklardır." İsmet İnönü'nün, "Yeni bir dünya kurulur ve Türkiye orada yerini alır." sözlerini anımsatan Akşener, "Sayın Trump'a sesleniyorum; bu hep böyle olmuştur, böyle de olacaktır. Suyu çıkmış arkadaşlık ilişkileri, bu gerçeği değiştiremez." dedi. Trump'ın hadsizliğine en net ve en uygun cevabın, Fırat'ın doğusuna girip terör koridorunu yarmak olacağını vurgulayan Akşener, "Milletimizin de bizim de beklentimiz budur. Trump'ın 'koşullarını ben belirledim, sadece IŞİD ile savaşabilirsiniz' hadsizliğini, mutlaka YPG, PKK ve PYD'yi oradan atarak tersine çevirmek zorundasınız. Trump'ın bu hadsiz sözlerini yüzüne vurmak zorundasınız. Biz askerimizin devletimizin yanındayız." şeklinde konuştu. Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak'ın açıkladığı ekonomik paketleri de eleştiren Akşener, ortada tozpembe hayallerden, temennilerden oluşan bir metnin olduğunu ancak bunun adına program denilmesinin mümkün olmadığını savundu. Akşener, Türkiye'de "Ekonomik kriz bizi etkiledi." diyen ailelerin oranının yüzde 72'ye, "Harcamalarımı kısmazsam borcum döndürülemez hale gelir." diyenlerin oranının yüzde 67'ye, işini kaybetme korkusu yaşayanların oranının ise yüzde 44'e çıktığını kaydetti. TÜİK verilerine göre 2019 yılında her 4 gençten 1'inin işsiz olduğuna işaret eden Akşener, "OECD ülkeleri arasında genç işsizliğinde en tepedeyiz." dedi. Akşener, Türkiye'de son 5 yılda yaklaşık 1 milyon öğrencinin maddi imkansızlıklar nedeniyle okullarını terk etmek zorunda kaldığını ifade ederek, "Yani yarım kalmış 1 milyon hikaye. Bunlar, her yerin okul dolduğu bir dönemde okullarını terk etmek zorunda kalan gençler. Bir tarafta üniversiteler hızla artıyor, diğer tarafta oto sanayisinden başka bir seçenek gösterilmeyen gençler. Hayat onlara çok haksız geliyor, adaletsiz geliyor. Şimdi soruyorum sana Damat Bey, yeni ekonomi programın kurtaracak mı bu gençleri?" diye konuştu. Güçlü bir Türkiye'nin temelinin hukukun üstünlüğü ile mümkün olabileceğini vurgulayan Akşener, Türk milletinin, tarih sahnesinde yol almaya başladığı günden bu yana hukukun üstünlüğüne riayet etmiş bir millet olduğunu söyledi. Meral Akşener, hukukun üstünlüğünün olmadığı yerde üstünlerin hukukunun başlayacağını dile getirerek, sözlerini şöyle sürdürdü: "Afet de illet de zillet de budur. Nice kudretli kavmi helak eden musibet de budur. Hukukun üstünlüğü her medeniyetin, her devletin, her toplumun ayakta kalabilmesinin temel şartıdır. Hukukun üstün olmadığı yerde millet, devlet, aile ve insandan söz edilemez. Hukukun üstün olmadığı yerde ne kimse üretir ne de kimse ürettiğinin karşılığını alabilir. Hukukun üstün olmadığı yerde kanuna uygun ihale değil, ihaleye uydurulmuş kanun olur. Hukukun üstün olmadığı yerde terörist başı TRT'ye çıkar, selam yollar, şehit anasının bağrı yanar. İşte bu nedenle İYİ Parti iktidarında ilk ele alınacak konu hukukun üstünlüğüdür." Akşener, Türkiye'de bir değişimin başladığını ve bu değişimin merkezinin İYİ Parti olduğunu iddia ederek, iktidara geldiklerinde adalet, liyakat, bilim ve teknolojiyi esas alacaklarını kaydetti. İYİ Parti iktidarında tarımda, sanayide ve teknolojide üreten Türkiye'yi inşa edeceklerini öne süren Akşener, bugün 28 milyon hektarlık tarımsal araziden sadece 21 milyon hektarlık kısmının ekildiğini söyledi. Akşener, 82 milyonluk Türkiye'de 28 milyon kişinin çalıştığını, Almanya ve Kore ile karşılaştırıldığında Türkiye'nin hedefinin 40 milyonun üzerinde insanını ekonomiye katmak olması gerektiğini ifade etti. Türkiye'nin güçlü olmasının, bulunduğu bölgenin güçlü olması anlamına geleceğini belirten Akşener, şöyle konuştu: "Güçlü Irak, güçlü Suriye daha güçlü Türkiye demektir. Güçlü İran, güçlü Rusya daha güçlü Türkiye demektir. Türkiye'nin bölgesel kalkınma sorunu, Türkiye'nin bölgesindeki kalkınma sorunuyla paraleldir. Bölgede istikrarın sağlanması, Türkiye'nin geri kalmış tüm bölgelerinde refahı, sanılandan çok daha hızlı şekilde artıracaktır. Yetkiyi elimize aldığımızda, üç yılın sonunda, bölgesel istikrar konusunda çok ciddi mesafe almış olacağız. Böyle bir istikrarlı bölgede Türk Lirası en çok dolaşan para olacaktır. Türkiye'nin komşuları olarak tanımlanabilecek, kuşatıcı ekonomik coğrafyasının değeri 7 trilyon dolar. Bölge istikrara kavuştuğunda bu rakamın 10 trilyon doların üzerine çıkması mümkün. Bölgemize yakın ekonomik coğrafyamız olan Avrupa Birliği ve Türk coğrafyasını da eklediğimizde 27 trilyon dolarlık bir alandan bahsediyoruz. Türkiye bu zenginliğin merkezindedir. Bu zenginliği kullanabilecek bir sistem inşa etmek mecburiyetindeyiz." Akşener, Türkiye'deki mülteci sayısını da 500 bine indireceklerini, herkesin vatanında mutlu olması için ellerinden gelen her şeyi yapacaklarını belirtti. Meral Akşener, projelerini millete anlatacakları çalışmalarını 16 Ekim'de Muş'tan başlatacaklarını da duyurdu.