Mehmet Necati GÜNGÖR Sen alevisin, ben sünni. İkimiz de Müslümanız yani. Aramızdaki fark, mezhep farklılığı. Ben senin coğrafyanda dünyaya gelseydim, belki aleviydim. Sen benim coğrafyamda olsaydın belki sünni. Anne babalarımız ne ise biz onlardan olduk. Allah’tan, bizi birbirimize düşürmek için kurulan bunca tuzaklara rağmen ayrı düşmedik. Tarihin siperlerinde de ayrı düşmemiş atalarımız. Çanakkale’de şehitlikleri gezerken, alevilerle sünni atalarımızın aynı siperlerde koyun koyuna yattıklarını gördük. Tarihin siperlerinde koyun koyunayız da, günlük hayatta neden olmayalım? Bir sünni olarak alevileri çok severim. Çok dostum, çok arkadaşlarım oldu alevilerden. Birisini, lise arkadaşımı daha geçen ay kaybettim ve halâ üzüntüsünü yaşıyorum. Erzurum’daki matbaamızda da hep alevi işçiler çalışırdı. Aile gibiydik, ayrı gayrımız yoktu. Ramazan’da birlikte iftar açtığımız günler oldu. Evet, onlar da oruçluydular. İbadetlerini yerine getirmeyenleriniz de vardır elbet. Sünnilerde yok mu? Sünni olup da namaz kılmayan, oruç tutmayan bir çok insan tanıyorum. Seni bu konuda kimse kınayamaz. Zaten, bir kimseyi inancından ve etnisitesinden dolayı kınamak, ayıplamak çağımızın en büyük ayıbı. Alevi, Hz. Ali’yi seven anlamındadır. Bu anlamda biz de senin gibi aleviyiz. Biz de Hz. Ali’yi çok severiz. Kerbala vak’ası için yüreği yanmayan bir tek sünni gösteremezsin. Hal böyle iken, senin bize “yezit” demen, bizim de karşılık olarak “kızılbaş” nitelemesinde bulunmamız pek yakışık almıyor. Gel, bu iki nitelemeyi de bırakalım. Sünnilere bir bak bakalım, içlerinde adı Muaviye veya Yezit olan bir kişi bulabilir misin? Ama, Ali, Hasan, Hüseyin isminde binlerce, onbinlerce sünni var. Sünni kardeşlerim, dönüp siz de kendinize bakın. Din gününün sahibi yalnız ve yalnızca Allah’tır. Bizi inançlarımızdan dolayı sorgulayacak, yargılayacak tek güç Yaratıcı iken, sen hangi yetki ile farklı inançları yargılamaya kalkışırsın? İster alevi, ister sünni, hiçbirimizin buna hakkımız yok. Bu vatan toprağı üstünde kardeşçe yaşamalıyız, yaşayacağız elbet. Aramıza nifak sokmak isteyenler olacak; onları nifak hevesleriyle baş başa bırakmak her şeyden önce ikimize düşüyor. Cumhuriyet senin de ortak paydan, benim de. Atatürk senin de vazgeçilmezin, benim de. Laiklik, senin de inandığın bir prensip, benim de. Zaten, Büyük Atatürk’ün koyduğu bu ilke sayesinde bir arada kardeşçe yaşıyoruz. Kırmadan ve dökmeden. Allahımız bir, Peygamberimiz bir, vatanımız bir, bayrağımız bir, kültürümüz bir. Daha ne olsun?