BERLİN - Dünyanın önemli ekonomik ve siyasi güçlerinden biri olan Almanya’da geride bıraktığımız yılın gündemine Yunanistan’ın iflasın eşiğinden dönmesi ve mülteci krizi damgasını vurdu. İşsizlik ve ihracat gibi ekonomik veriler açısında tarihinin en iyi dönemlerinden birini yaşayan Almanya’yı 2016 yılında yoğun bir iç ve dış politika gündemi bekliyor. Ülkede devam eden mülteci akımı, terör saldırısı olacağına yönelik endişeler, beş eyalette yapılacak seçimler iç politikada gündemin ilk sırasında yer almaya devam edecek. 2016 yılı, 2017 yılında yapılacak Cumhurbaşkanlığı ve Federal Meclis seçimleri öncesi alınacak kararlar ve eyalet seçimleri sonucu oluşacak siyasi hava ile kritik bir yıl olarak görülüyor. Dünyanın ihracat lideri olarak ekonomisi dış politikadaki gelişmelerle yakın ilişkide olan Almanya gelecek yıl Suriye’de devam eden savaş, Ukrayna ve Irak’ta devam eden sorunlar, Çin ve gelişmekte olan ülkelerdeki ekonomik gelişmedeki zayıflamayı yakından takip edecek. Tüm dünyanın gözlerinin çevrileceği 8 Ekim’deki ABD Başkanlık seçimlerinin sonuçları ise Akdeniz ve Ortadoğu’da etkinliğini artırmaya çalışan Rusya ile NATO arasındaki mücadelenin geleceği yönünde işaretler verecek. Almanya sporda Haziran ayında Fransa’da yakılacak futbol ateşiyle farklı bir heyecana tanıklık edecek. İşte 2016 yılına damgasını vurması beklenen iç ve dış politikadaki tartışmalar ve gündemler: MÜLTECİ KRİZİ 2015 yılında 1 milyonun üzerinde insanın sığındığı Almanya’damülteci akımının azaltılması için hükümet yoğun bir siyasi gündemi takip etmeye devam edecek. Başbakan Angela Merkel’in Afrika Birliği, Batı Balkan ülkeleri ve Türkiye ile gerçekleştirdiği mülteci gündemli zirveler 2016 yılında da devam edecek. Ülkede siyasetin en önemli gündemi olan mültecilerin uyumu ve mülteci akımı sebebiyle eyalet hükümetlerinin artan harcamalarının tartışılacak. Mültecilerin en çok tercih ettiği ülkeler olan Almanya, Avusturya ve İsveç’te diğer AB üyesi ülkelerin mülteci yükünü paylaşması konusundaki tartışmalar devam edecek. 160 bin mültecinin dağılımı konusunda bir plan hazırlayan ve 2015 yılında başarısızlığa uğrayan Avrupa Birliği Komisyonu’nun mülteci yükünün paylaşılması konusunda Almanya’nın da baskısıyla yeni adımlar atması bekleniyor. Avrupa Birliği içerisinde İngiltere’nin birlikten ayrılması tartışması ve buna yönelik yapılacak referandum da önemli gündemlerden birisi olarak gündemdeki yerini alacak. ÜÇ KİŞİDEN İKİSİ TERÖR SALDIRISI OLACAĞINI DÜŞÜNÜYOR Avrupa geçtiğimiz kasım ayında Fransa’nın başkenti Paris’te tarihinin en kanlı terör saldırılarından birisi ile sarsıldı. 153 kişinin hayatını kaybettiği saldırılar sonrası tüm Avrupa başkentlerinde güvenlik seviyesi üst düzeye çıkartıldı. YouGov araştırma şirketi tarafından yapılan ankette halkın üçte ikisi ülkede bir terör saldırısı düzenleneceğine inanıyor. Federal İçişleri Bakanı Thomas de Maziere terör tehlikesinin daha uzun bir süre yüksek kalacağını ifade ederken uzmanlar halkın terör saldırısı ihtimali ile yaşamayı öğrenmesi gerektiğini ifade ediyorlar. Almanya’nın Ocak ayından itibaren Fransa’nın talebiyle IŞİD karşıtı koalisyona dahil olması Berlin’i terör örgütü IŞİD’in olas hedeflerinden birisi haline getirmiş oldu. 5 EYALETTE SEÇİM VAR, GÖZLER AFD’NİN ALACAĞI SONUÇTA Almanya’da 2016 yılında beş eyalette seçimler gerçekleştirilecek. Hükümetin mülteci politikalarının eyalet seçimlerinde nasıl bir etki oluşturacağı merakla beklenirken sağ-popülist AfD partisinin seçimlerden elde edeceği sonuç ülke siyasetinin geleceği için de oldukça önemli olacak. AfD’nin eyalet seçimlerinde güçlenerek çıkması durumunda parti 2017 yılında yapılacak Federal Meclis seçimleri için iddialı bir konuma gelecek. 13 Mart tarihinde Sachsen-Anhalt, Baden-Württemberg ve Rheinland-Pfalz eyaletleriyle başlayacak seçim maratonu Eylül’de başkent Berlin ve Mecklenburg-Vorpommern eyaletleriyle son bulacak. 2016 seçim takviminin yanı sıra 12 Şubat 2017 tarihinde mecliste yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimi ile 2017 Federal Meclis seçimleri öncesi özellikle SPD’deki ‘başbakan adayı kim olacak’ tartışması siyasetin ana gündemleri arasında yer alacak konular olacak. OBAMA DÖNEMİ  SONA ERİYOR 8 Ekim 2016 tarihinde yapılacak ABD başkanlık seçimlerinde bir dönem kapanacak. ABD Başkanı Barack Obama’nın 8 yıllık görev süresi dolarken büyük bir sürpriz olmazsa Cumhuriyetçi aday Donald Trump ve Demokrat Partili Hillary Clinton arasında geçmesi beklenen seçimlerden alınacak sonuç dünya siyasetinde önemli etkiler oluşturabilir. Obama’nın ülkesini savaş bölgelerinden uzak tutma politikasının seçimlerden sonra nasıl gelişeceği merak konusu. Özellikle ‘Müslümanlar ve İslam karşıtı söylemleriyle tepki toplayan Trump’ın aday olması durumunda nasıl bir sonuç alacağı’ sorusu tüm gözleri okyanus ötesine çevirecek. SURİYE’DE ÇÖZÜM ARAYIŞLARI VE ORTADOĞU’NUN DURUMU Rusya’nın doğrudan müdahil olduğu Suriye’deki iç savaş ve bu savaşın etkileri 2016 yılında dünyadaki en sıcak gündemi olmaya devam edecek. İç savaş sonucu ortaya çıkan terörizm, sivillere yönelik gerçekleştirilen insanlık suçları, başta bölge ülkeleri olmak üzere Avrupa’yı sarsan mülteci akımı, bölgedeki Kürtlerin geleceği en çok meşgul olunan konular arasında yer alacak. Suriye’deki barışın tesis edilmesi için gerçekleştirilen ‘Viyana Süreci toplantıları’ Ocak ayından itibaren bir geçiş hükümeti kurulması ve barışın sağlanması için devam edecek. Türkiye-Rusya gerginliği sonrası bölgede ve Akdeniz’de NATO ve Rusya arasındaki gerilimin hangi boyutlara ulaşacağı, Irak’ın toprak bütünlüğünün korunup korunamayacağı soruları yine sıcak konular olarak gündemde yer alacak. GÖZLER PETROL FİYATLARINDA VE FAİZLERDE OLACAK Dünya ekonomisinin 2016 yılında yüzde 3,6 büyümesi beklenirken (2015: 3,1) özellikle gelişmekte olan ülkelerin ekonomilerinde zayıflama bekleniyor. Amerikan Merkez Bankası’nın (FED) faiz artırımı yönündeki yeni politikası ve Çin ekonomisinin büyümesindeki zayıflama ise ekonomistleri genel büyüme konusunda endişelendiriyor. Uluslararası Para Fonu (IMF) Başkanı Christine Lagard Handelsblatt gazetesi için kaleme aldığı makalede "Orta vadeli beklentilerimiz zayıfladı. Düşük verimlilik, yaşlanan nüfus ve global ekonomik krizin etkileri büyümeyi frenleyecek." tespitlerinde bulunuyor.