Hüseyin ÖZLÜK Türküm, doğruyum, çalışkanım… Ne mutlu Türküm diyene! Amerika başta olmak üzere, ülkelerin birçoğunda, andımıza benzer yeminler bulunur. Ana sınıfından başlayarak bütün çocuklara bu yeminler öğretilir. Sebebi çok açıktır. Ülke bütünlüğünü korumak, bayrağa sahip çıkmak, millet olma bilincini aşılamak, savaş tehlikesi olduğunda eline silah alabilecek cesarete sahip yeni nesil yetiştirmek, etnik kökenleri yok ederek birlikte yaşayabilmenin şuur ve bilincini artırmak. Bu olguları pekiştirmek için başa geçen başkan ve liderlerin ilk yaptıkları iş, çocuklarına öğrettikleri bu yemini etmek ve bütün ülke halkına duyurmak olur. Bu gelenek bizde de yakın tarihe kadar aynı şekilde vücut buluyordu. Ne var ki, her şeyde olduğu gibi, andımızı da siyasete alet etmekten geri durmadık. Andımızın okullarda okunmasını yasaklayan karar tarihini hatırlayalım. Seçim zamanı yaklaşmıştı. Kürt oylarına talip olan AKP, açılım sürecini başlatmış, Atatürk posterlerini ve bayrağımızı çadır mahkemelerinden indirmiş, TC ibaresini tabelalardan kaldırmış ve nihayet andımıza yasak getirmişti. Milli değerlerimizin yavaş yavaş yok edilmesine alkış tutan bir grup daha vardı. HDP. Her iki cenah da bu yolda beraber yürümeye karar verdiler. Günler birbirini kovalayıp, yıllar geçti ve yine, yeni bir seçim zamanı geldi. Ne olduysa, Danıştay’ın tozlu raflarında duran andımız dosyası karara bağlanarak, andımızın yeniden okutulabilmesinin hükmü verildi. Verilen karar, hukuki bir karar mıydı acaba? Yoksa yine siyaset çarkları mı dönmeye başlamıştı? Eğer siyaseten verilen bir karar ise olacakları şimdiden tahmin etmek zor olmasa gerek. Geçen seçim döneminde olduğu gibi izlenilecek bir yol haritası. AKP, giderek düşüş gösteren Güneydoğu oylarını biraz daha artırmak istiyor. Bu nedenle: Şu anda kayyum ile yönetilen belediyelere, yeni seçim takviminde, AKP’nin dışında başka bir siyasi parti seçilmesi halinde, yeniden kayyum atayabileceklerini örtülü bir şekilde dile getirecekler. Andımıza karşıyız, Kürtleri bu marş temsil etmiyor söylevleriyle, Kürt halkının sempatisini kazanacak. Andımız taban oluşturularak, özgürlükler bahane edilip, yeniden açılım sürecine girilme sözü verilecek. HDP, bu gelişmelere ses çıkarmayarak, AKP’ye örtülü olarak destek verecek. İlginç olan, kendisini Atatürk’ün mirasçısı olarak gören CHP, Kürt oylarında kayıp kaygısıyla, andımız ile ilgili hiçbir söylev geliştirmeyecek. Daha düne kadar AKP’nin politikalarının tamamına kol kanat geren ve her mecrada AKP’yi destekleyen MHP, andımız konusunda AKP ile yollarını ayırdığını beyan ederek, İYİ Parti’ye kaptırdığı oyları geri almaya çalışacak. Netice olarak işin özü, bu partiler siyaseti yine andımız üzerinden şekillendirmeye gayret gösterecekler. İYİ Parti’ye gelince, açtığı davalarla, andımızı yeniden topluma kazandırmanın haklı gururuyla mücadelesine devam edecek ve andımızın bütün kesimleri birleştirici bir söylev olduğunu, bu topraklarda yaşayanların andımızla kıvanç duyması gerektiğini her mecrada dile getirecek. Andımızla oynamayalım. Kişi ve kurumları ayrıştırmayalım. Bu ülke hepimize yeter. Savaşsız, barış içerisinde, huzurlu bir hayat sürdürmek istiyorsak, İYİ Parti’nin yaptığı gibi, milli değerlerimizi siyasete alet etmeyelim. Bu kavramlarımıza sahip çıkalım.