Bir aile işletmesi: Hitit Antik

Başkentin köklü antika merkezlerinden biri olarak bilinen Hitit Antik’i üçüncü kuşak olarak devam ettiren Mete Baykara ile ailenin 1981 yılında Ayrancı’da başlayarak, yaklaşık 30 yıldır şehrin en önemli ticaret merkezlerinden Ankara Kalesi Can Sokak’ta sürdürdüğü antikacılık serüvenini konuştuk

[caption id="attachment_184748" align="alignright" width="286"] Mete Baykara[/caption] NAZ AKMAN - Ankara’nın en köklü antikacılarından Hitit Antik, 1981 yılında Ayrancı’da küçük bir antikacı dükkanıyla serüvenine başlayarak, gün geçtikçe üstlendiği başarılı projelerle alana yön veren mağazalardan biri haline gelen aile işletmesi. Ankara’nın tarih kokan mekanlarının başında gelen Ankara Kalesi ve Can Sokak’taki mağazalarıyla antikacılığı yaşatarak, sektöre yön veren Baykara Ailesi, dede mesleğini yaşatıyor. Antikaya meraklı her kesimin bütçesine uygun ürün yelpazesine sahip olan Hitit Antik’te, orijinal Osmanlı ve Avrupa antikaları, mobilyaları, kapılar, ayna çeşitleri, Fransız heykeller, opalin lambalar, cam aksesuarlar, Osmanlı tabloları, şamdanlar, ferman, berat, icazet ve nişanlar, eski Çanakkale toprak seramikleri, Avrupa ve Uzakdoğu’dan eski ve yeni aksesuarları bulabilirsiniz. Antika ürünlerin yanı sıra kendi tasarım ve imalatlarıyla masif ev ve ofis mobilyaları geliştirip projelendiren işletme, özellikle aydınlatma grubu çeşitleriyle çok sayıda avize, abajur, kandil, lambader ve masa lambası modellerini de bünyesinde barındırıyor. Hitit Antik, antika, mobilya ve aydınlatma dışında ayrıca yurt içi ve yurt dışında tarihi otel, restoran ve eski konaklara yönelik özel projeler yaparak, anahtar teslim hizmeti de sunuyor. Hayatı yaşama sanatı olarak gören ve yaşadıkları mekânı sanat eserine dönüştürmek isteyenlerin adresi olan Hitit Antik’in kurucularından Mete Baykara ile ailenin antika yolculuğunu konuştuk. Mete, Melih ve Semih kardeşlerin, babaları Mehmet Baykara’dan aldığı tecrübe ve ticaret ahlakı ile üçüncü kuşak olarak devam ettirdiği Hitit Antik, ilk olarak Ayrancı’da küçük bir dükkânda antik serüvenine başlıyor. 1991 yılından sonra ise bu serüvenini Ankara Kalesi’nde devam ettiriyor. Yaklaşık 30 yıldır bu tarihi dokuya uyum sağlayarak markalaşan Hitit Antik, sektörün sacayağından biri. Üç kardeş tarafından işletilen üç mağazanın her birinde ise farklı projeler yürütülüyor. Mete Baykara, Hitit Antik’in yurt içinde ve yurt dışında yaptığı işler hakkında, “Antikacılık ata mesleğimiz. Kaleye 1991-1992 yıllarında geldik, Can Sokak’ta iki mağazamız, Sitelerde ise restorasyon atölyemiz var. Mağazalardan birinde yurt içi, yurt dışı Osmanlı eserlerinin restorasyonları, müze restorasyonları, otel tefrişatları gibi büyük projeler yürütülüyor. Sitelerdeki atölyede Osmanlı eserlerinin restorasyonu, replikası ve günümüze aktarılmasıyla ilgili çalışmalar yürütülüyor. Bunların yanı sıra ayrıca her türlü antika sanat eserinin ekspertizini, alım ve satımını yapıyoruz” dedi. Baykara, “Taşın altına elimizi koymak istedik” Şehrin ticaret merkezi olan Ankara Kalesi’ne gelen sayılı antikacılar arasında yer aldıklarını söyleyen Baykara, “Yaklaşık 30 yıldır Kale sevdalısı olarak bu sokaktayız ve her şeye rağmen burayı terk etmiyoruz. Geçmişte kurulan ilk Kale derneğinde kurucu başkan vekilliği yapmıştım ve buraya mağaza açtığımızdan bu yana Kale’nin restorasyonu için çaba harcıyoruz. Ankara Kalesi Can Sokak’a ilk geldiğimiz yıllarda burada iki veya üç antika mağazası, hediyelik eşya, bakırcı dükkanları ve dericiler vardı. Bölge, yıllarca ihmal edilmiş, fiziki şartları kötü olan bir yapıya sahipti. Bu tür nedenlerden dolayı pek çok tanıdığımız mağazamızı başka lokasyona taşımamız konusunda önerilerde bulunuyordu. Ancak biz gitmekten ziyade taşın altına elimizi koymak istedik. Şimdi Ankara Kalesi restorasyonun yüzde 80’i tamamlandı, pek çok alt yapı sorunu çözüldü, güvenlik endişesi azaldı. Elbette bazı ufak tefek eksiklikler var hala ancak onlarında zamanla düzeleceğine inanıyoruz” diye konuştu. Baykara, “Yılların emeği bizi bu noktaya taşıdı” Aile mesleği olan antikacılığın önemini, değerli eserlerin tedarikini ve incelikleri hakkında bilgi veren Baykara, “Antikacılık dünyanın en özel mesleklerinden biridir, maalesef bu işin akademik ayağı olmadığı için bizlerde alaylı bir şekilde büyüklerimizden öğrendiğimiz bilgi ve tecrübe ile bu işe gönül verdik. Antikacılıkta, sektörün duayenlerinin yanında yetiştik, onların bilgi birikiminden faydalandık. Her bir eseri dönemiyle birlikte inceleyip, araştırarak öğreniyoruz. Zorlandığımız noktalar elbette oluyor, birbirimize danışarak öğrenmeye çalışıyoruz. Antikacılıkta en önemli hususların başında ürün tedariki geliyor. Türkiye’de hemen hemen her ilinde bizleri tanıyan insanlarla çalışıyoruz. Onlardan ürün tedariki yapıyoruz. Ülkemizin dışında ayrıca Avusturya, Fransa, Belçika, Hollanda, İtalya gibi dünya fuarlarına katılıp oralardan ürün alıyoruz. Bu fuarlardan bulup aldığımız Osmanlı eserlerini ülkemize kazandırmaktan mutluluk duyuyoruz. Bu nedenle dünyanın hemen hemen tüm fuarlarına gitmeye çalışıyoruz. Antikacılığa başladığımız yıllarda Ankara’da bir veya iki antikacı vardı. Ancak şu an antik kelimesini kullanan yüzlerce firma ile karşılaşabiliyorsunuz. Bunların kaçının gerçekten antika işi yapıp yapmadığı elbette tartışılır ancak sektörümüzün bunlara da ihtiyacı var, bu nedenle elimizden geldiğince destek olmaya çalışıyoruz. Türkiye’de bu sektörde tanınan bir firmayız ayrıca yine dünyanın çoğu ülkesinde de sosyal medya aracılığıyla ve ürün çeşitliliği nedeniyle biliniyoruz. Yılların emeği bizi bu noktaya taşıdı. Biz yaptığımız iş, organizasyon, ürün çeşitliliği ve müşteri portföyümüzle onlarca kişiye istihdam sağlayıp, hizmet veriyoruz. Bu konuda sektörün Ankara’daki en önemli sacayağından biriyiz” dedi. Ulusal ve uluslararası fuar ve müzayedelere gereksinim var Tarihi Ankara Kalesi dokusunda ticaret yaşamına devam etmek istediklerini ifade eden Baykara, Hitit Antik olarak bölgeye yönelik beklentilerine ilişkin, “Bu bölgenin hayal ettiğimiz noktanın gerisinde olduğunu düşünüyorum. Büyükşehir belediyesinin bize söz verdiği hayal ettiğimiz Kale’yi inşa etmesi gerekiyor. Fiziki sorunları aştığımızda hem Kale’nin hem de kendi firmamızın çok daha iyi yerlerde olacağını düşünüyorum. Fakat ne şartlarda olursa olsun Kale’den ayrılmayı düşünmüyoruz. Özellikle son yıllarda Ankara Kalesi’nin sanat galerileri tarafından ilgi görüp sahiplenilmesi bizi oldukça mutlu ediyor. Bölgeye hareket ve renk getiren galeriler aracılığıyla her hafta dolu dolu kültürel, sanatsal etkinlikler gerçekleştiriliyor. Bu olumlu gelişmelerin farklı etkinliklerle artırılacağını düşünüyorum. Ulusal ve uluslararası fuar ve müzayedelerle bölgeye daha büyük ve kalıcı yansımaların olacağı görüşündeyim. Bu büyük organizasyonları yerel yönetimlerin, ilgili bakanlıkların veya il kültür müdürlüklerinin desteğiyle hayata geçirebiliriz. Bu sayede gerçek koleksiyonerler de buraya ilgi duyarak, keyifle gelebilecek. Firma olarak yapmak istediğimiz büyük projeler var. Bu işin içinde doğduk büyüdük ve çocuklarımızı bu alanda yetiştiriyoruz. Esnaf kültürüyle ahi geleneğiyle yaşamaya çalışıyoruz. Buranın dokusunun hakkını vermeye çalışıyoruz. Birkaç yıl içinde hayal ettiğimiz Ankara’nın en kıymetli en özel yeri olan Kale’nin istediğimiz noktaya geleceğini düşünüyoruz” sözlerine yer verdi. “Ankara’nın koleksiyonere ihtiyacı var” Son olarak Başkentin koleksiyon kültürüne ilişkin detaylar veren Baykara, “Karamsar olduğumuz noktalardan birinin de bu konu olduğunu düşünüyorum. Ankara’da koleksiyonerliği oturtamıyoruz. Bunun pek çok nedeni var en önemlisi bu kentte yaşayan kesimin çoğunluğunun gelir grubunun orta sevide olması. İstanbul dünya ticaretinin merkezi ve elbette bizim sektörümüzün de merkezi. İstanbul’daki sanat eserlerine duyulan ilgi, merak ve alaka maalesef burada yok. Sanata ve antikaya bakış açısı konusunda iki şehir arasında belirgin farklılıklar var. Başkentte genç sanatçılarımızın hareketi sektöre ivme kazandırıyor ancak sadece resim koleksiyonu yapmak yetmiyor. Özellikle özel müzelerin Ankara’ya gelişi hepimizi oldukça umutlandırdı fakat daha fazlası gerekiyor. Ankara’nın daha fazla koleksiyonere ihtiyacı var. Ankara’nın yaşayan büyük şirketlerinin sanata olan merakının artması gerekiyor ki bu eserlere sahip çıkıp, ticaret hızını sağlayabilelim” diye konuştu.