Geri dönüşümün, çiçeklerin ve kedilerin el ele verdiği bir bahçe!

HABER VE FOTOĞRAFLAR /SULTAN YAVUZ ÖZİNANIR (ANKARA) - Umumi Kütüphane tabelasını görüyorum ve binanın arka tarafına doğru ilerliyorum. Mekâna doğru ilerlerken, adımlarımın sonu beni tahminlerimin çok ötesinde bir büyüklüğe sahip olan yemyeşil bir bahçeye çıkarıyor. Ağaçlar, renk renk saksılar ve bu huzur dolu yeşilliğin içinde, ahşap bir masadan gelen çekiç sesi… Evet, biri bir şeyler üretiyor, ne güzel! El yapımı oldukları belli olan ahşap masalar, bahçeye bir güzel kurulmuş. Yeni doğan kediler birbirleriyle koşuştururken, içeriden gelen hafif bir müzik sesi de bu düşsel tabloyu tamamlıyor. Sonra Gönül Telek’in gülümseyen yüzü, “Ben doğru bir yere geldim” hissi yaratıyor. Umumi Kütüphane, kitapların dekor amaçlı kullanılmadığı, sakince okuyup yazabileceğiniz ama bunun yanın sırasevdiklerinizle de hoşça vakit geçirebileceğiniz bir saklı ada… Mekânın en ayırt edici iki özelliğinden biri, topraklı bir bahçeye sahip olması ki bu da çevrede tek topraklı yer olarak onu, kediler için çekim merkezi yapıyor. Diğeri ise mekânın doğallığı ile paralellik gösteren geri dönüşümün gülümseyen yüzü… Mekânda her şey el yapımı ve Ulaş Öztürk’ün yaratıcılığının ürünü. Bahçedeki şirin, ahşap kedi evi de dikkatlerden kaçmıyor. Öztürk, yan taraflarında bulunan manavın attığı limon kasalarından yapmış bu kedi evini. Hatta o kadar beğenilmiş ki, bir müşterisi kendisinden bir kedi evi talep etmiş. Abajurlar, masalar, saksılar, ikram edilen yiyecekler… Burada her şey bir özenin ve doğayla bütünleşmenin ürünü. Öztürk: “Sıfır maliyetli geri dönüşümle özgün şeyler ortaya çıkabiliyor” Asıl mesleği gazetecilik olan Öztürk, sekiz yıl mesleğini yaptıktan sonra, bir süre fotoğrafçılıkla ilgilenmiş. Ama Gönül Telek’in de kendisinin de aklında hep şirin bir mekân açma fikri varmış. Klasik bir işletme gibi olmadıklarını dile getiren Öztürk, esprili bir dille şöyle diyor, “Bazen buraya gelen insanlar,  ilk başta buranın bir mekân olduğuna inanamıyorlar, geri dönüyorlar. Çünkü bizi bu bahçede masa yaparken, saksı boyarken ya da abajur yaparken görüyorlar. Biz çok bilindik ya da çok resmi bir mekân işletmiyoruz. Genelde mekânlar birbirinin aynıdır, masaları, yerlerin taşları… Burası o anlamda biraz ezber bozuyor galiba…” Bahçeyi görür görmez gönüllerini kaptırdıklarını söyleyen Öztürk, “Ben bir kasabada büyüdüm, bahçemiz, bağımız vardı. Ağaç tepesinde büyüdüm diyebilirim. Eskiden beri toprakla bir iletişimim var, kendi ellerimle bir şey üretmeyi çok seviyorum. Sıfır maliyetli geri dönüşümle özgün şeyler ortaya çıkabiliyor” diyor. Rahat kanepeleri, özgün dekoru ve huzurlu atmosferiyle insanlar tarafından beğenilen Umumi Kütüphane için Öztürk, “Misafirlerimiz arasında beğenmeyen çıkmadı, özellikle içerideki samimi dekorasyon,  boyasına kadar her şeyi kendimiz yapmamız, insanların da ilgisini çekiyor” diyor. Paletten masa, karyoladan raf Etrafta “işe yaramıyor” denilerek atılan objeleri toplayan ve onları geri dönüşüm yoluyla tekrar kazandıran Öztürk, değerlendirdiği ahşaplar için şunları anlatıyor, “Mesela bu masayı yandaki manav atmış. Aldım, o paletten masa yaptım. Etraftan bulduğum her şeyi değerlendiriyorum. Şu masanın üst kısmını da bir bar atmış, bacaklarını ise bizden önce burada yaşayan yaşlı teyzenin bıraktığı karyolanın ayaklarından yaptım. Duvardaki raflar, yine teyzenin karyolalarından... Kedi evi, limon kasasından yapıldı mesela, çok beğenen birine de yaptım. İçeride iki odamız var, odalardan birini tamamen ahşap atölyesine çevirmeyi de düşünüyorum. İlk etapta benim kullanacağım ama daha sonrasında dışarıdan insanların da gelerek, uğraştıkları bir yer olsun istiyorum. Örneğin, birinin canı sıkıldı, bir kafeye gidip oturacağına, gelsin burada ahşapla uğraşsın. Belki ileride insanlar için ahşapla ilgili hobi kursları da düzenleyebiliriz.”      “Kitap kafelerden farklıyız”   Akademik ve edebi eserlerin doldurduğu kütüphanelerdeki kitapların yarısı Öztürk, Telek çiftine aitmiş. Diğer kısmı ise internet sayfalarında bir kütüphane oluşturmayı söylediklerini duyan insanların katkıları ile bir araya gelmiş. Umumi Kütüphane’yi kitap kafelerden ayıran Öztürk, “Genelde kitap kafe konseptinde kitaplar dekor olarak kullanılıyor, kimse de faydalanamıyor. Biz burada insanların gerçekten faydalanabilecekleri bir kütüphane yaratmak istiyoruz. Dekor olmasın, insanlar geldiklerinde bir kitap alıp okusun, hatta öğrenciler kaynak olarak yararlansın. Ders çalışmaya gelen öğrenci çok, adımız da kütüphane zaten. Şu an da ödünç kitap uygulamamız var ama çok büyük bir kütüphanemiz olmadığı için o sistem çok nadir işliyor. Gelecek günlerde senelik sembolik bir rakamla üye olup, diğer kütüphanelerde olduğu gibi yararlansınlar istiyorum” diyor. Bu bahçe, bu çevredeki son bahçe olabilir Öztürk, sahip oldukları bahçenin civardaki son bahçe olabileceğini, kafe ve bar gibi işletmelerin toprağın üzerine beton dökerek kapattıklarını söylüyor. Bu yüzden, etraftaki tüm kedilerin bahçeyi habitatları olarak benimsediklerini dile getiriyor. Öztürk, “Mahalledeki tüm kediler, toprak olduğu için bu bahçeye geliyor. Biliyorsunuz, içgüdüsel olarak toprağa ihtiyaçları vardır. Çevrede hiç toprak yok, ancak refüjlerde belediyenin çiçek ektiği yerler var, başka da yok, her yer beton. Bu bahçe bir ada, yavrularla birlikte on bir tane kedimiz var. Buraya gelen, mahallenin diğer kedilerini de toplarsak, burayı benimseyen otuz kadar kedi var” diye anlatıyor. Tamamen doğal malzemeler kullanılarak hazırlanan menü ise kafenin konseptiyle çok uyumlu. Örneğin turşular… Turşuları Öztürk’ün babası hazırlıyor ya da zeytinyağı Manisa’dan geliyor. Öztürk, menüye dair şunları anlatıyor, “Çok geniş bir menümüz yok ama çok doğal malzemeler kullanıyoruz. Turşumu babam yapıyor mesela… Tenekede satılan aşırı tuzlu ve asitli turşuları almayı ve müşterime sunmayı tercih etmiyorum.”       Bir açık hava galerisi Öztürk, gelecek günlerde bahçeyi açık hava galerisi olarak da kullanmayı düşünüyor. Eserlerini sergilemek isteyen sanatçıların çalışmaları, bu güzelim bahçeyi süsleyebilecek. Öztürk, ilk serginin de sinyallerini veriyor, “Burayı bir de sergi mekânı olarak kullanmayı düşünüyoruz. Çalışmaların bazılarını içeride, bazılarını da dışarıda, ağaçlara asılı şekilde sergilemek istiyoruz. Seramik tabaklara kadın şairlerin dizelerini yazan ve desenleyen Gülden Kaya’nın eserlerini sergilemeyi düşünüyoruz” diyor. Yolunuz Bülten Sokak’tan geçerse, yeşillikler içinde sakince yiyip içebileceğiniz, okuyabileceğiniz ve sohbet edebileceğiniz şirin bir mekân, sizi de büyülü bahçesine davet edebilir. Umumi Kütüphane’nin Facebook Sayfası: Cafe Umumi Kütüphane İnstagram Sayfası: umumikutuphane
Editör: TE Bilisim