50 yaşında bölüm birincisi oldu

Oğlu ile birlikte üniversiteye başlayan Didem Yakşi (50), yine oğlu ile aynı zamanda kep atmanın mutluluğunu yaşadı. 50 yaşında ikinci üniversitesini bölüm birinciliğiyle bitiren Yakşi’nin hedefi yüksek lisans yaparak, Fransız dili alanında uzmanlaşmak

NAZ AKMAN - Ankara’da yaşayan Didem Yakşi (50), 1987 yılında bitirdiği Ege Üniversitesi Basın Yayın Yüksekokulu Radyo ve Televizyon Bölümü’nün ardından oğlu Ege Yakşi (22) ile ikinci üniversitesine başladı. Bölüm birincisi olan Yakşi, bu yıl Yüksek Onur Öğrencisi olarak mezun oldu. Lise eğitimini İzmir Tevfik Fikret’te tamamlayan Didem Yakşi’nin oğlu Ege de Ankara Tevfik Fikret Lisesi’nden mezun olmuştu. Yakşi, 1992 yılında girmeye hak kazandığı Ankara Üniversitesi Dil, Tarih Coğrafya Fakültesi (DTCF) Fransız Dili ve Edebiyatı Bölümü’ne eşinin iş durumu nedeniyle kayıt yaptırmayarak, daha sonra af ile birlikte 2015 yılında üniversiteye girdi. Aynı yıl oğlu Ege de İstanbul Bilgi Üniversitesi Mimarlık Bölümü’nü kazandı. Oğlunun başka şehirde okumak istemesi üzerine üniversiteye kayıt yaptırdığını söyleyen Yakşi, “Oğlum 2015 yılında üniversite sınavına girecekti, hayali de yurt dışı veya başka bir şehirde okumaktı. 18 yılımı oğluma adamıştım, yokluğunda boşluğa düşmemek için okula gitmek istedim. İstanbul’u tercih etmek istediğini söyleyince ben de o sırada çevremden benim gibi üniversite kazandığı halde kayıt yaptırmayanlar için af çıktığını duydum. Evraklarımı alarak DTCF’ye gidip kaydımı yaptım. Lisede Fransızca okuduğum için zaten Fransız kültürünü, tarihini ve edebiyatını seviyordum” dedi. “Okulun ilk günü çok korkmuştum” İleri yaşta üniversiteye başlamaktan dolayı okulun ilk günü tedirgin olduğunu söyleyen Yakşi, “Okulun ilk günü korka korka gitmiştim. Sınıfa çekinerek girmiştim. 4 yılın sonunda okumanın yaşının olmadığını yaşayarak öğrenmiş oldum. 4 yıl boyunca bölüm arkadaşlarımla hem arkadaşlık ilişkisi kurabildim hem de onlara yeri geldiğinde annelik yaptım. Oğlum da başka bir ilde okuduğu için sınıftaki öğrencileri daha iyi anlayabiliyordum dersler konusunda ve başka konularda destek oldum. Çok keyifli bir üniversite yaşantım oldu. Ege Üniversitesi’nde okuduğum dönemlerle şimdi 200’lerdeki üniversite yaşamı arasında çok fark var. Ben ikisini de tecrübe etmiş oldum. DTCF Cumhuriyetin ilk üniversitesi, Türkiye mozaiğini yansıtan bir fakülte. Buradan mezun olmak ayrı bir gurur kaynağım oldu. Ayrıca ilk üniversitemden mezun olunca sadece cüppe giymiştik, o dönemler kep atma yoktu. Hayatım boyunca kep atamamak içimde ukde kalmıştı ama bu yılki mezuniyetimde bu hayalimi de gerçekleştirmiş oldum, kepimi attım. Ailem, arkadaşlarım her zaman desteklerini esirgemedi başarımla gurur duydular. İstedikten sonra her yaşta her şey yapılabilir. Hayatta aşılamayacak hiçbir engelin olmadığı görüşündeyim” diye konuştu. Erasmus ile Fransa’ya gitti Ege Üniversitesi Basın Yayın Yüksekokulu Radyo ve Televizyon Bölümü bitirdikten sonra yüksek lisansını yapan Yakşi, DTCF’de mezun olduğu bölümden de yeniden yüksek lisans yapmak yapmak için kolları sıvadığını söyledi. Yine oğlu ile birlikte yüksek lisans programına başlayacaklarını ifade eden Yakşi, Erasmus (yurtdışı değişim programı) ile Fransa’da gittiği Jean Monnet University’de yaşadıklarını şöyle anlattı: “Üçüncü sınıfın ikinci dönemini Fransa’daki Jean Monnet University’de tamamladım. Bölümden iki arkadaşımla beraber yurtta kaldım. Hayatımda ilk kez 50’li yaşlarda yurtta yaşadım. İzmir’de üniversite okurken ailem de orada yaşadığı için hiç yurt yaşamını tatmamıştım. DTFC’de çok değerli hocalardan eğitim aldık. Bunu Farnsa’ya gittiğimde anladım. Fransa’da hiçbir eksiklik yaşamadım. Hocalarımızın bizi ne kadar iyi yetiştirdiklerini gördüm. Okulun kendi öğrencilerinden bile daha iyi notlar aldığımı söyleyebilirim. Orada Türkiye’yi, Türk edebiyatını da tanıttık. Türklerin çağdaş insanlar olduğunu gördüler. Dünyanın her yerinden arkadaşım oldu. Hatta Güney Koreli bir arkadaşım hala bana ‘Fransa’da ki annem’ diye hitap ederek mektup yazar. Fransa’dayken oğlum yanıma gelmişti, onu da derslere sokmuştum. Döndükten sonra Fransız Dili Edebiyatı’nı 3.70 ortalama ile birincilikle yani yüksek onur öğrencisi olarak bitirdim. Gençler arasında belli bir yaşın üstünde olunca çok fazla sorumluluğunuz oluyor. Bir lokomotif gibi gençlere rol model olmaya çalıştım. Pek çok sınıf arkadaşım benim çalışma azmimi görerek ders notlarını yükseltti. Üniversite yıllarımı çok geride bırakmıştım fakat oğlumla aynı yıllarda aynı yollardan geçtim. Sınav dönemlerinde olabildiğince aile düzenimizi de korumaya çalıştık. Sınav dönemlerinde evdekileri makarnaya talim ettim.” “Annemle gurur duyuyorum” Didem Yakşi’nin oğlu Ege Yakşi de annesinin azminden dolayı gurur duyduğunu söyleyerek, annesi ile birlikte Belçika’da yüksek lisans yapmak istediğini anlattı. Yakşi, “Doğduğumdan beri annem hayatını bana adadı, hiçbir zaman kariyer hırsına girmedi. Ben büyürken o hep yanımdaydı. Bugüne kadar annemin en büyük projesi bendim. Üniversiteyi kazanınca onun da kendi hayatına ilişkin planlar yapması beni çok mutlu etti. Annem Ankara’da ben İstanbul’da mezun oldum. Anne ile aynı dönemlerde mezuniyet sevinci yaşamak sık rastlanan bir durum değil. Hatta benim karşıma hiç çıkmadı. Annemle gurur duyuyorum, her zaman en büyük destekçisi olacağım. Bana imkansız diye bir şeyin olmadığını gösterdi. Onun sayesinde ben de derslerime sarıldım rekabet halindeydik. Mezuniyette anneme Belçika’da yüksek lisans yapma teklifinde bulundum” sözlerine yer verdi.