Cevabı verilemeyen soru şu:

"Türkiye, Arabistan’la birlikte Suriye’ye kara harekâtı yapar mı?"

Uçakları geldi ama askerleri henüz meydanda yok.

Arabistan, Amerika’dan aldığı işaretle Türkiye’yi bir kere daha hayal kırıklığına uğrattı.

Şöyle ki: "Biz girersek, IŞİD’le savaşmak için gireriz." dedi.

Yani, planda Esad’ı devirmek yok.

Böyle olunca birilerinin İslâm dünyasının "sultan"ı ve "halife"si olma hayalleri bir kere daha sükûta uğramış oluyor.

Bu hayali yıllar önce Cemal Abdülnasır kurmuştu.

60’lı yıllarda Mısır’ın Devlet Başkanı olan Nasır, Suriye ile bütünleşerek Birleşik Arap Cumhuriyeti’ni kurdu. (Suriye, 1961 yılında birlikten koparak bu günkü haline avdet etmişti.)

Hedefi, Arap Birliği’ni gerçekleştirmek, ayrıca İsrail’i haritadan silmekti.

Hedef İsrail olunca ister istemez karşı bloka, yani Sovyet Bloku’na yanaştı.

1967 yılında Araplarla İsrail arasında 6 gün süren savaş patlak verdi.

Tarihin, "Üçüncü Arap-İsrail Savaşı", "Altı gün savaşı", "Haziran Savaşı" adlarıyla kodladığı bu savaş, 5 Haziran 1967 tarihinde, İsrail ile Arap komşuları Mısır, Ürdün, Suriye arasında başladı. Bu savaşa Suudi Arabistan, Sudan, Tunus, Fas ve Cezayir de silâh ve asker yardımıyla katıldı.

Savaş, İsrail’in üstünlüğü ile bitti.

O zamanki nüfusu 2.5 milyon olan İsrail, sayıca kendisinden kat kat üstün olan Arap dünyasına öyle bir yenilgi tattırdı ki, entarili bedeviler İsrail’in kadın-erkekli askerlerinden oluşan küçük ordusu önünde, ayaklarındaki terliklerini çöle bırakarak kaçtılar.

6 gün sonunda ne mi oldu?

Mısır, Sina Yarımadasını; Suriye, Golan Tepelerini; Filistin, Gazze Şeridi ile Batı Şeria’yı kaybetti.

İsrail, bu savaşta topraklarını dört katına çıkarttı. Sonradan Sina Yarımadası’nı kendi arzusuyla Mısır’a terk etse de, diğer topraklarını ilhak ettiğini açıkladı.

İsrail’in BM kararlarını tanımaması bölgede halen devam eden bir çok sorunun kaynağını oluşturdu. Bölgedeki Amerikan hegemonyası da böylece şekillenmeye başladı.

Bu savaştan sonra Arap politikası da tamamıyla değişti. Artık İsrail’i yok edemeyeceğini anlayan Arap ülkeleri Pan Arabizmi terk etti.

Şimdi;

Dantelli kefenlerle hamaset satanların tahrikçiliği ile Türkiye, entarili bedevilerin arkasında Ortadoğu bataklığına sürülmek isteniyor.

Türkiye, Arapların peşine takılarak Suriye’ye girecek öyle mi?

Rusya, İran, ABD’ye rağmen!

Türk milleti buna rıza gösterir mi sanıyorsunuz?

Birileri İslâm dünyasının "Nasır"ı olmak istiyorlarsa O’nun akıbetine baksınlar.

28 Eylül 1970›te ağır bir kalp krizi geçirerek kederinden öldü.

Ve bir daha da Arap Birliği’nden söz edilmedi.

Bu arada bir not: Türkiye’nin İsrail ile yakınlaşması doğru bir politika olarak görülüyor.