AT SIRTINDA HAYALLERİME DOĞRU KOŞTUM Naz AKMAN / Bulgaristan’ın Kubrat şehrine bağlı Sever Köyünde yaşayan Türk ailesi Şerife ve Hayri Bulut’un üç kız çocukları doğar.  1974 yılında dünyaya gelen Zülfiye Bulut,  altı yaşında dedesinin atına binmeye başlayarak, Türkiye tarihine ilk kadın Jokey olarak adını yazdırmayı başarır.  Bu haftaki konuğumuz, 25 yıl jokeylik yapan Zülfiye Bulut… Öğrenimine köyün Nikola Yonkov Vaptsarov İlkokulu’nda başlayan Zülfiye Bulut, 12 yaşında Vasil Markov Lisesi’nde Dikiş Bölümü’nde okurken köy meydanında yapılan at yarışlarına binici olarak katılmak ister ve babasına kendisine yarış atı alması konusunda ısrar eder. Zülfiye Bulut, sonunda bu isteğini gerçekleştirir ve babasının aldığı ‘Darling’ isimli İngiliz atıyla 1988 yılında yarışlarda yerini alır. Bulut, katıldığı 26 yarışın altısından birincilik, diğerlerinden de derece ile ödüller alır. 1989 yılında Bulgaristan’da meydana gelen karışıklıklar nedeniyle Türkiye’ye gelen Bulut ailesi, Isparta’da bir okulda yaşayarak yeni bir düzen kurmaya çalışır. Zülfiye Bulut, bu dönemlerini de şöyle anlatıyor: “Türkiye’ye dönerek vatan hasretimizi gidermiştik. Ama ‘Darling’ atımı Bulgaristan’da bırakmanın burukluğunu yaşıyordum. Çocukluğumdan itibaren onunla zaman geçirmiştim. Yemini vermek, tımarını yapmak… Gezintisi, idmanı, kısacası her şeyini yapıyordum. Her gece atımla beraber çektirdiğim fotoğrafa bakıp ağlıyordum... 2KADINDAN JOKEY OLMAZ! Çocukluktan itibaren ailemden kazandığım at sevgisini Türkiye’de de sürdürmeye kararlıydım. Isparta’da bir ay boyunca bir okulda kaldık. O sıralarda babamla beraber Türkiye’deki hipodromları araştırıyorduk. Sırasıyla İzmir, Bursa ve İstanbul’a giderek jokeylik için başvurularda bulunuyordum. Son olarak gittiğimiz İstanbul’da, kadın olarak jokeylik yapamayacağımı söylediler.  Bir anda bütün hayallerim yıkıldı… Bulgaristan’da kadınların çoğu ata binerdi. Bu hiçbir zaman bir engel olmamıştı. Türkiye’de bunu duyunca, inanın çok şaşırdım. Bu dönemde apranti eğitim merkezinin hocalarından Yaşar Atçı, kadın olarak jokey olma isteğimi destekleyerek, bana yardımcı olmuştu. Böylelikle İzmir’de Erol Karasu’nun ekürisinde çalışmaya başladım. Babam da burada seyislik yaptı.” 3TÜRKİYE’NİN İLK KADIN JOKEYİ OLDU Zülfiye Bulut, İzmir’de lisansını aldıktan sonra jokey olarak koşmaya başladığı bu dönemleri de şöyle anlatıyor: “Türkiye’de ilk yarışıma ‘Hüma’ isimli atla katıldım. Bu tarif edemeyeceğim bir mutluluktu. Hem ülkemdeydim, hem de sevdiğim işi yapmaya başlamıştım. Maalesef bu sevincim çok kısa sürdü… Türkiye’de henüz kadın izleyicilerin bile olmadığı bir dönemde ben jokey olmuştum. Bu konuda basının da ilgisini çekmiştim. Her gün gazeteciler yarışlarımı izliyor, benimle röportajlar ve çeşitli haberler yapıyordu. Çalıştığım yerde daha bir yılımı doldurmadan bu kadar çok ilgi çekmem, işimin elimden alınmasına neden olmuştu. Ailemle birlikte derin bir üzüntü yaşayarak, Türkiye’den kırgın bir şekilde ayrıldık. Bulgaristan’a geri döndük. Birkaç sene içinde maddi olarak belirli bir birikim yaptıktan sonra 1994 yılında Türkiye’ye hazırlıklı bir şekilde geldik. Bu sefer bir okulda kalmayacaktık… Aynı yıl Bursa’da ‘Young’ isimli atla Türkiye’deki ilk birinciliğimi yakalamıştım. Bundan sonra birincilikler gelmeye başladı. 25 yıllık jokey kariyerimde yaklaşık 250 yarışta koştum. Sekiz birinciliğim ve sayısız derecelerim oldu. ” 4ÇALIŞTIRDIĞIM ATLAR UYSALLAŞIYORDU Zülfiye Bulut, Türkiye’nin ilk kadın jokeyi olarak mesleğini şöyle anlatıyor: “Jokey olmak için öncelikle boy ve kilo çok önemlidir.  On yedi yaşından gün almamış, en az ilköğretim mezunu, 35-45 kilo ağırlığında ve 1,30 ila 1,55 boyunda olan herkes iki yıllık apranti eğitimi sonucunda lisans alarak bu işi yapabilir. Fakat jokeylerin bu vücut ölçülerini korumaları gerekiyor. Yani bizler de her yarıştan önce tartıya çıkıyor ve son kilolarımıza göre start alıyoruz. Bilindiği gibi at eğitimi çok zahmetli ve gerçekten cesaret, güç, sabır isteyen bir iştir. Her sabah saat dört ve dokuz arası idmanlar yapılır. Bu idmanlar esnasında attan düşebilir, sakatlanabiliriz.  Açık havada, yağmur, soğuk, çamur, sıcak demeden, canımızı ortaya koyarak at sırtında koşuyoruz. Bir jokey cesaretli olup atıyla uyum yakaladıktan sonra her yarışı rahatlıkla kazanabilir. Çünkü atlar çok hassas ve duygusal hayvanlardır. Sizin o günkü ruh halinizi anlayabiliyorlar. Dolayısıyla stresli bir idman ya da koşu yaptığınızda, at kesinlikle bunu hisseder ve huysuzlaşır. Bu da başarısızlık demektir. Ben çocukluğumda da yaptığım gibi, meslek hayatımda sürekli atlarla konuştum.  Çünkü atlar da çocuklar gibidir, ne kadar ilgi ve sabır gösterirseniz o kadar başarılı olurlar. Cesaret verdim, gerektiğinde ödüllendirdim. Büyük bir sabırla atımla uyum yakalamaya çalıştım. Erkek meslektaşlarım benim kadar sabırlı davranamayabiliyor, bu nedenle benim çalıştırdığım atlar her zaman daha uysal olmuştur. “ 3 KADIN OLMANIN EZİKLİĞİNİ DE YAŞADIM Kadın olarak, erkek meslektaşları arasında zorluklar yaşadığını belirten Zülfiye Bulut, bu süreci de şöyle anlatıyor: “Ben bu mesleğe ailemin desteğiyle başladım. Yıllarca seyislik yapan babamla çalıştım, her koşulda yanımda oldular. Dışardan aldığım tepkiler ilk başta çok olumsuz olsa da, zamanla herkes kadın olarak bu işi yapmamı kabullendi. Ben bu camiada bir ilki başarmış bir kadınım. Kadın seyircinin bile olmadığı dönemlerde, profesyonel anlamda, lisanslı yarış binen ilk kadınım. At sırtında hayallerime doğru koştum. Bu her şeyden daha kıymetliydi. Yıllarca erkek meslektaşlarımla yarış bindim. Erkekler arasında tutunmaya çalışmak çok zor oldu. Ama bana destek olan babam ve ailem, bu zorlukları aşmama yardımcı oldu. Erkek egemen bir camiada çalıştım, kadın olmanın zorluklarıyla mücadele ettim. Her hipodroma gidip at çalıştıramıyordum, bazı hipodromlarda sadece erkek jokey odaları vardı. Ancak son zamanlarda atçılık okullarının açılmasıyla beraber kadınlara karşı biraz daha olumlu tutum geliştirildi. Çoğu at sahibi, ‘Ben atıma erkek jokey bindireceğim’ deyince inanın kadın olmanın ezikliğini de yaşadım… Eğer erkek olsaydım daha büyük başarılar elde ederdim, ama kadın olduğum için erkekler arasında pek şansım olmadı.  Ama her şeye rağmen ben atçılık camiasında bir ilki başardım, bu alanda kadınların yolunu açtım. Yurtdışında olduğu gibi, biz kadınlar için daha başka imkanlar sunulmasını çok isterdim.  Belki o zaman Türkiye için daha büyük başarılar elde edebilirdim.” ‘VEFASIZ ALEM’, BENDEN SONRA YARIŞ KAZANAMADI Zülfiye Bulut, yarış anılarını da şöyle anlatıyor: “Kazandığım her yarış dün gibi aklımdadır, hepsi benim için çok önemli başarılardır. 1996 yılında ‘Vefasız Alem’ adında bir tayı uzunca bir süre çalıştırdım. Atın ilk yarışı olacaktı ve ben bu ilkin bir parçası olarak atın jokeyliğini yapmak istiyordum. Çünkü o kadar çok güveniyordum ki ata, kesinlikle doğru jokeyle birinci olacaktı. At sahibi bu isteğim geri çevirmedi ve ben bu atla birinci oldum. Bu yarışta altılı ganyanı kimse tutturamamıştı. Çünkü atın ilk yarışıydı ve jokeyi kadındı, kimse kazanacağını tahmin etmemişti. Bu atla daha sonra bir daha koştum yeniden birinci oldum. Benden sonra ‘Vefasız Alem’ bir daha birinci gelememişti. Jokeylik mesleğime uzun bir süre ara verdikten sonra Remazan Kaya’nın ‘Bozkaya’ isimli atıyla yeniden start almıştım. Yarıştan on gün öncede ayağım sakatlanmıştı. Bu ağrıyla beraber, burun farkıyla yarışı kazanmıştım… O anımı hiçbir zaman unutamam. ATIMLA BİRLİKTE DEVRİLMİŞTİM Elbette sadece galibiyetlerim olmadı. Zaman zaman yarışlarda, vücudumda hala izlerini taşıdığım kazalar da yaşadım. ‘Cemrekaya’ adlı atın jokeyliğini yapıyordum. Atın huysuz olduğunu ve start içinde şahlanarak sorun yarattığını biliyordum. Antrenör son startı almayı unutunca, starta erken girmek zorunda kaldım. Start görevlisi o esnada atı kulağından tutmuştu ve kulaklıklardan biri çıkmıştı. Atın bir gözü kapandığı için de sürekli şahlanıyordu. Bu nedenle benim de ayağımdaki zahmalar çıkmıştı. Start için hazır olmadığım halde yarış başlatıldı. Bu aksilikler nedeniyle düşeceğimi biliyordum, kazayı hafif bir şekilde atlatma ümidiyle yarışı bırakıp atı tutmaya çalışıyordum. Her şeye rağmen koşuda önlerdeydim, bitime 700 metre kala atımla beraber devrilmiştik.  Kazanabileceğim bir yarıştı, yanlış start nedeniyle düşüp yaralanmıştım. Bu durum büyük bir jokeyin başına gelseydi eminim yıllarca konuşulurdu. Tek tesellim kazayı hafif sıyrıklarla atlatmak oldu. YILIN İLK TAY YARIŞINI KAZANDIM Doğumumdan beş ay sonra ‘Zeynek’ isimli bir tayı çiftlikte kendim hazırlıyordum. Kızım için koştuğum bu koşuda yılın ilk tay yarışını kazanmıştım. Bu başarılar beni her zaman motive etti. Beni gerçekten seven, başarılarımı isteyen yarış severler de var.  Yarışımı televizyondan izlemek için yemeğini ateşte unutan ev hanımları da var. Bunlar bana çok büyük moral oldu. Herkesin severek ve gerçekten çalışırken mutlu olabileceği bir işi yapmasını temenni ediyorum. Çünkü ben böyle yaptım. Hayatımdaki her şeyi atlara daha çok yakın olma üzerine kurdum. KIZIMIN ATLARA ALERJİSİ VAR Kızım Yeliz'e iyi bir örnek olduğum için, ailemin emeklerini boşa çıkarmadığım için çok mutluyum. İlginçtir, benim atlarla bu kadar yakın olmama rağmen kızım atlara dokunamıyor. Küçük yaşlarda beraber ata binerdik. Ancak son zamanlarda kızımın atlara karşı alerjisi başladı. Hipodroma geldiğinde bile vücudunda kabarmalar ve kızarıklıklar olmaya başladı. Kızımın hobi olarak atlara binmesini çok isterdim, ancak bir anne olarak jokey olmasını pek istemem. Çünkü bu iş gerçekten çok zor ve riskli. Kadın olmanın farkını ve gururunu yaşıyorum.  Bu camiada beni bir meslektaş olarak görüp destekleyen, benimle çalışan tüm at sahiplerine, antrenörlere, jokey ve seyislere gerçekten minnettarım.” Zülfiye Bulut, 25 yıllık jokey kariyerinden sonra, iki yıldır antrenörlük ve idman jokeyliği yaparak at sevgisini sürdürmeye çalışıyor.  Bulut, meslek lisesinde okuduğu dikiş bölümü sayesinde kazandığı el becerisiyle yarışmacıların şapka ve formalarını da dikerek, atçılık sporunun her alanında faaliyet göstermeye devam ediyor. Bulut, erkek yarışçılar arasında fark edilebilmek için, kendine pembe kask dikiyor. İleride antrenörlük kariyerinde kupalı yarışlar kazanmayı hedefleyen Bulut, çocuklar için bir çiftlik açarak, atlardan kopmamayı hayal ediyor. Bu arada Bulut’un jokeylik kariyerine ilişkin belgesel filmler de çekiliyor. 5