Alışveriş Merkezi Emekçileri Sendikası (AVMES), düzenlediği ilk basın açıklamasıyla resmen kurulduğunu kamuoyuna duyurdu. 450 AVM’nin olduğu Türkiye’de bir milyona yakın kişi parakende sektöründe çalışıyor. Çoğunluğu üniversite mezunu olan ve 20-35 yaş aralığı ile en genç işçi sınıfı arasında yer alan AVM çalışanları, “Biz de varız” dedi. AVMES Genel Başkanı Can Daştan, sendikayı ve AVM çalışanlarının ağır çalışma koşullarını 24 Saat Gazetesi için anlattı

RÖPORTAJ / SULTAN YAVUZ - Geçtiğimiz günlerde bir basın toplantısıyla ismini duyuran Alışveriş Merkezi Emekçileri Sendikası (AVMES), Türkiye’de AVM sektöründe çalışan işçilerin sesi olmayı amaçlıyor. “Güneş görmeyenlerin sendikası” sloganıyla yola çıkan ve tamamı AVM işçilerinden oluşan AVMES’in Genel Başkanı Can Daştan, sendikanın bir keyfiyet değil, zorunluluk olduğunu ifade ederek, çok yoğun çalışma temposu altında ezilen AVM işçilerinin emeklerinin karşılıklarını alabilmeleri ve iş kanununa uygun koşulların sağlanabilmesi için harekete geçtiklerini ifade etti. 1988 Ağrı doğumlu, evli ve iki çocuk babası olan Daştan, yaklaşık 10 yıldır parakende sektöründe çalıştığını ve bu süreçte diğer işçilerle ne zaman bir araya gelseler, herkesin sorunlar konusunda ortak paydada buluştuğunu söylüyor. Kendinden yola çıkan Daştan, her ne kadar Türk toplumunun omurgası aile denilse de, çocuklarını çalışma saatleri nedeniyle göremediğini belirtiyor. Daştan, “AVM’ler 22.00’de kapanıyor, benim eve gidişim 23.00 oluyordu ve çocuklarım çoktan uyumuş oluyordu. Sabah zaten onlar okula, ben işe gidiyordum. Bu saatler hepimizin şikayetçi olduğu temel sorunlar arasında yer alıyor” diyor. Ramazan ayı boyunca AVM’lerin kapanış saatlerinin 23.00’e alındığını kaydeden Daştan, Bayram gecesi ise 24.00’e kadar açık tutulacağını söylüyor. Bir aile yaşamı kavramından bahsedilemeyeceğini vurgulayan Daştan, “Uzun çalışma saatleri dışında, haksız rötasyonlar var. Fazla çalışma ücreti ödenmediği gibi kuruma göre değişiklik gösteren durumlar yaşanıyor. Gerek iş sözleşmesi, gerekse farklı durumlarda, iş çizelgeleri işveren tarafından doldurulup personele imzalattırabiliyor” diye ifade ediyor. “Özel sektörde sendikalı olunmasın diye baskı var” Daştan ve beraberindeki dokuz işçi, altı aylık bir değerlendirme sürecinden sonra “Artık sendikalaşalım” kararı almışlar. Beşi yönetim kurulunda, beşi de disiplin, denetleme ve kurucu üye olarak yer alan sendika için Daştan, şunları anlatıyor: “Dışarıdan herhangi bir kravatlı gelemiyor, bizim iş kolumuzdan olması gerekiyor. Biz bu işin mutfağından çıktığımız için, her kademede çalışanın sorununu iyi biliyoruz. Yeni kurulduk ve 500 üyemiz var şimdilik. Özel sektörde sendikaya üye olmaktan korkuluyor çünkü sendika öcü gibi gösteriliyor. Sendikalı olunmasın diye baskı var. Oysa işveren bunu görmeli, biz insani değerler üzerinden gidiyoruz, çalışan en azından ailesini görebilsin, emeğinin karşılığını alabilsin. Bu durum sadece bize etki etmiyor, insanlar bayramda akraba ziyareti yerine AVM’de dolaşıyor, bence bu çok kötü bir şey. Hepimiz milli ve dini bayramlarda çalışmak zorundayız, küçük bir rakam değil, 450 tane AVM var ve bir milyona yakın işçi çalışıyor. Özel sektör ‘Çalışın, para gelecek’ diyor. Biz insan değil miyiz? Biz her birimiz birer rakamız o zaman. Görünüşte AVM, Avrupa’dan alınmış bir yapı ama orada saat 20.00’de AVM’ler kapanıyor, resmi tatillerde çalışmıyorlar. En azından bu bayramda tatil yapalım, Ankara’da çalışmayalım ve buradan tüm ülkeye yayılsın istiyoruz.” “Biz güneş ışığına hasretiz” Daştan, haksız tutanaklarla iş fesihlerinin yaşandığına da dikkat çekerek şöyle söylüyor: “Biz kariyer planlaması yapamıyoruz, garantisi yok. Hatta AVM’de çalışanı kendisini işçi gibi hissetmez, kime sorsanız ‘Benim işim yok’ der, sigortalı olduğu halde kendisini işçi görmez. Zaten işçi değil, personel diyorlar ve üç ay sonrası için plan yapamazsınız. AVM’de çalışan işçilerin neler yaşadığının kimse farkında değil. Sabah 10.00’da girip, akşam 22.00’de çıkarız. Biz güneş ışığına hasretiz. Vitamin eksikliği oluşuyor ve sürekli sarı spotların altında durmak, baş ağrısı ve migrenin yanı sıra psikolojik sorunlar oluşturuyor. Biz günde on bir saat ayaktayız. Sadece bir saat öğle yemeğinde oturabilirsiniz. Hiçbir mağazada dinlenme alanı yoktur, bununla ilgili de çalışmalar yapacağız. Dünya memur ve diğer işçilerin etrafında dönmüyor. AVM çalışanları olarak tabiri caizse herkesin kahrıyla uğraşıyoruz ve daha fazla çalışıyoruz. Bir mağazaya günde ortalama 800 kişi giriyor ve beş-yedi kişi çalışıyor. Hepsine ‘Hoşgeldin’ demek ve kaliteli hizmet vermek zorundayız. Her gün, her hafta ve her ay hedef konuluyor ki o sorunlara girmiyorum bile. “AVM’de çalışan kimse ailesiyle mutlu değil” AVM’de çalışan kimsenin ailesiyle mutlu olmadığını kaydeden Daştan, sözlerine şöyle devam ediyor: “Ben haftada iki kez çocuklarımı görebiliyordum, ki mağaza müdürü olduğum hâlde. Daha alt kademedeki arkadaşların koşulları daha da kötü. 10 gün kız arkadaşıyla görüşmeyen var, zaten AVM’de çalışana kız vermek de istemezler. Hem eşini göremeyecek hem de hak ettiği ücreti alamıyor oluşundan. Bizi hem çok çalıştırıyorlar hem hakkımız ödenmiyor. Evrak üzerinde ufak değişiklikler yapılıyor ve hak edilen ücret ödenmiyor. Biz maddi ve manevi olarak güçlenmek istiyoruz ama bunu yaparken kırıp dökmeyeceğiz. Herkes bizimle birlikte güzelleşsin istiyoruz. Bir de AVM’lerde çalışanların yüzde 50’si kadındır, hedef budur. Bir kadının kendini en iyi ifade edebileceği mesleklerden biri de bence bu sektör. Ama evli ya da çocuğu varsa ne olacak? Bununla ilgili yasal düzenleme uygulanmıyor. Biz, gereken sayıya ulaştığımızda her ilde bir kaç kreş açmak istiyoruz. Ankara’da iki- üç tanesi yeterli olacaktır.” “İnsanın yapabileceği bir iş değil” “AVM çalışanları insani ilişki de kuramıyor. O çalışan beş kişi ayrı ayrı yemek yer ve yan yanayken de zaten sohbet edemezsin. Yüzlerce kişi arasında yalnızsın. Tek gün iznimiz var, o gün de kendi işlerimizi halletmeye çalışmaktan dinlenmeye vakit olmuyor. Avrupa’da ise nöbetçi AVM diye bir şey var. Biz en verimli yaşımızda AVM’de çalışıyoruz, 36 yaşından büyük mağaza müdürü yoktur mesela. Peki sonra ne olacak? İş feshi yapılıyor. Sen benim en verimli dönemimi aldın, sonra ne yapacağım ben?” Gece çalışmaları, mağazadaki ürün sayımı ve mağazanın hazırlanması gibi işin mutfağının da olduğunu berliten Daştan, insan doğasına yakışır bir şekilde çalışabilmek için mücadele ettiklerini ve kendilerinden sonra gelecek neslin, daha iyi koşullarda çalışmasını sağlamnak istediklerini vurguluyor. “İnsanın yapabileceği bir iş değil” diyen Daştan, tüm AVM çalışanlarının aralarına katılmasını istiyor. “Üniversite mezunlarını AVM’de kaybediyoruz” Son dönemde sendikalarda ufak da olsa bir kıpırtı olduğunu ancak bunun özel sektöre yansımadığını ifade eden Daştan, bunun nedeninin, patronların işçiden ziyade kendi kârlarını düşünmleri olduğunu belirtiyor. 18-35 yaş arası en genç işçi kitlesinin AVM sektöründe olduğuna dikkat çeken Daştan, “Yüzde 80’i üniversite mezunu ve bu koşullarda çalıştırarak ne bekleyeceğiz onlardan? Üniversite mezunlarını AVM’de kaybediyoruz” diyor. Sendikalaşmaya dair mevcut önyargıyı kırmak istediklerini sözlerine ekleyen Daştan, “Sendika öcü değil, kurumlar böyle göstermeye çalışıyor. Sendikalı olunca işten çıkarılacaklarını düşünüyorlar ama sendika öcü değil, anayasal bir haktır. Biz kimseye sendika demedik. Biz dedik ki, ‘Aynı çatı altından biz bir aile olalım, sendika da bize baba olsun. Düştüğümüzde bizi kaldırsın. Biz üyelerimizin tüm hukuksal süreçlerinde yanlarında olacağız, çok iyi bir avukat birimimiz var. İşçinin hiçbir hakkı artık işverene geçemeyecek.” “Akademi kuracağız” Daştan, öncelikli hedeflerinin iş saatleri olduğunu söyledikten sonra, hedeflerinden birinin de akademi kurmak olduğunu söylüyor. Sektörde üyelere iş hukuku sağlığı ve güvenliği eğitimini vereceklerini kaydeden Daştan, “İş başından önce ve sonra, işçi kendi haklarını bilecek. Önüne kâğıt konulduğunda ne olduğunu anlayacak. Yönetici de yetiştirmeye çalışacağız ve bu hem işçi, hem de işveren için yararlı olacak.” Can Daştan’ın bir de mesajı var: “Biz sendikayı bize sahip çıkacak bir aile olarak görüyoruz. Lütfen, çalışanlarımız herkesin dediğine inanmasın ve korkmasınlar. Yasal olarak, sendikaya üye olmasın diye yapılan baskının üç yıl hapis cezası var. Yasa bizden taraf. Bizim mail ve telefonlarımız hep açık, benim cep telefonum da yazıyor sitemizde. Üye olmasalar bile arayıp bilgi alabilirler, 24 saat hukuk büromuzdan yardım alabilirler. AVM işçileri ne kadar bilinçlenmek isterse, biz buradayız.”