Birsen GÜRDİL Avustralya Hükümeti 2015 yılında aldığı bir kararla, ülkede başı boş dolaşan altı milyon kedinin öldürülmesi doğrultusunda çağdışı bir eylemi gerçekleştirmiştir. 1080 adı verilen son derece etkili bir zehir karışımı ile yapılan sosisler, helikopterlerle kedilerin sıkça yaşadıkları ormanlık alanlara ve Qveensland adlı eyaletin kuzey kesimlerine bu sosisleri atarak katliamın ilk eylemini gerçekleştirmiştir. Renksiz, tatsız, kokusuz olan zehir sodyum floroasetat içermektedir. İnsanları da etkileyebilen zehir, tilkileri, tavşanları, yaban domuzlarını, köpek ve kemirgenler ile yılanları da 5-10 dakika içinde ölüme sürüklemektedir. Halen Avustralya’da başıboş 6 milyon kedinin yılda 377 milyon kuşu ve 649 milyon sürüngeni avlayıp yemesi üzerine böyle bir karar alan Avustralyalı yetkililer işi daha da acımasız bir duruma getirmişlerdir ki, “Bir kedinin yüzülmüş derisini getirene 10 Avustralya doları ödemektedir.” 18. yüzyılda Avrupalı yerleşimciler tarafından getirilen kedilerin çoğalması karşısında böylesine çağ dışı bir karar alan yetkililerin davranışlarını doğru bulan Hayvan Hakları Örgütü PETA, daha öncede ABD’nin kuzey kesimlerinde son derece öldürücü zehri ile insanların korkulu rüyası olan Burma Pitonunu da yok etmek için böyle bir uygulamaya karar vermişlerdi. İspanya’da keskin nişancıların bu tarz avlanmalarına ses çıkartmazken, Yunanistan’da bir adayı işgal eden tüm farelerin öldürülmesini gerçekleştirmişti. Gerekçe adanın yerlisi olan ada doğanı diye bilinen bir kuşun yumurtalarını yemeleri. Kuşun neslini kurtarmak için alınan bu karar eylemlere neden olmuştu. Osmanlı döneminde çoğalan ve çevreye zarar veren çeşitli türdeki canlıları öldürmek yerine kullanılmayan adalara taşıyarak bakımlarını orada sürdürmelerini sağlamıştır. Köpek, eşek, tavşan adası gibi. Kertenkele, kuş gibi 27 memeli türünün yaşamını tehdit eden kedilerin daha insani duygular içinde hallerine bir bakalım. Avustralya hükümeti, doğaya zarar verdiklerini iddia ettikleri bu canlıların yok edilmesi için 30 milyon dolar ayırtmıştır. Böylesi bir kedi katliamı yapsaydık, batı değil bütün dünya başımıza üşüşürdü. Barbar Türkler diyerek ortalığı aleyhimize çekmek için bütün hünerlerini göstermekten geri kalmazlardı. Türkiye’de hayvan sevgisi Pek çok ülkede çeşitli nedenler ileri sürülerek öldürülen hayvanların yanı sıra Türkiye’de her türlü canlının yaşama hakkı var diyerek gerekli ilgi gösterilmektedir. Tarım ve Orman Bakanlığı çocuk ekibi, hayatımızın ortak canlarının korunması, bakılması için hazırladıkları bir sahne düzenlemesi ile sokak hayvanlarının yaşam alanlarına saygı duyulmasını istemişlerdir. Bu canların yaşam alanlarına gereken ilgiyi gösterip bu canlıları severken onları incitmemek, canlarını acıtmamak için düzenledikleri sahne oyunu ile hayvanseverlerin görüşlerine sunmuşlardır. Yenimahalle Belediyesi’nin desteği ile Mürüvet Bekir Elmaağaçlı İlköğretim öğrencileri kendilerini izleyen konuklara güzel bir ders vermişlerdir. Vahşetin böylesi görülmedi “Sözün bittiği, gözyaşlarının sel olduğu bir günü yaşıyorum. Bittim ben bugün. Eminim ki sizlerde aynı duyguları yaşayacaksınız.” Bu sözler, Orman ve Su İşleri Bakanlığı Yerel Hayvan Koruma Görevlisi Leyla Çetin Ünlü’nün isyanı, daha doğrusu insanlığa haykırışıdır. Leyla Çetin Ünlü, çok ama çok haklı bu isyanında, olacak gibi değil 2 yaşında Golden cinsi köpek iki gözü oyulmuş halde yattığı yerde kıvranmaktaydı. Tokat’ın Pazar İlçesi’nde meydana gelen bu vahşetin bugüne kadar görülmemiş bir canavarca davranıştır. Leyla, gözleri oyulmuş sevimli köpeğin tedavisi için bizzat kucağına alıp, hayvan hastanesine koşmuştur. Yavru kediden ne istediniz insan kılıklı canavarlar Bir insan veya insanlar nasıl bu kadar canavarlaşırlar, acımasız ve duygusuz olabilirler? Bursa, Gemlik’te sahilde oynayan çocuklar bir kayığın içerisinde arka bacakları kesilmiş yavru bir kediyi can çekişirken buldular. Ailelerine durumu bildiren çocuklar ve ebeveynler kediyi tedavi altına almasına almışlar ama ne yazık ki ayakları kesik kedinin yaşama şansı olmamış. Son yıllarda ülkemde görülen bu vahşet sahneleri, insanların git gide çok barbar olduklarını ortaya koymaktadır.