Türkiye’nin, Azerbaycan’ı haklı davasında yalnız bırakmayıp her alanda desteklemesiyle, tek millet iki devlet dost ve kardeş Azerbaycan’ın topraklarının, emperyalist güçleri arkasına alan Ermenistan tarafından bundan böyle oldubitti ile ele geçiremeyeceğini tüm dünya görmüş oldu. 1994 yılından buyana Dağlık Karabağ’ı işgal eden Ermeni güçlerinin, güçlü Ermeni diasporasının siyasi baskılarıyla Fransa’yı, eski Sovyetler Birliği Cumhuriyetleri’nin oluşturduğu Kolektif Güvenlik Antlaşması Örgütü üyesi olması nedeniyle de Rusya’yı arkasına almanın getirdiği güvence ile fütursuz davranışlar sergilemesi artık o kadar da kolay olmayacak. Geç de olsa, Hocalı katliamında yaşamını yitiren masumların kanı yerde kalmadı. Ankara’nın Bakü ile mükemmel bir uyum içinde yürüttüğü bu süreçte bundan sonra yapılması gereken, “Suriyeli cihatçı gruplardan 300 kadar savaşçının Dağlık Karabağ'a yerleştirildiği” yönündeki iddiaların geçersizliğinin uluslararası camia nezdinde kanıtlanmasıdır. Keza dikkat edilmesi gereken bir başka konu da, Ermenistan yönetimine yönelik tepkilerde adresi karıştırma eğiliminde olanların, Türkiye’deki Ermeni kökenli yurttaşlarımıza yönelik söylemlerden kaçınmalarının sağlanmasıdır. *** NATO DEVREDE Bölgemizdeki bir başka emperyalist güçlerin maşası, oldubitti politikaları heveslisi Yunanistan ise, Doğu Akdeniz ve Ege’deki son hamlelerinde eli boş kalınca çareyi AB ve ABD nezdinde yaygara koparmakta buldu. Atina yönetiminin, Brüksel ve Washington’dan beklediği “Ankara’yı sert biçimde engelleme” talebi karşılık bulamadı. Atina’nın son çare olarak gördüğü NATO ise, konuya dengeli yaklaşımıyla Yunan yönetiminin hevesini kursağında bıraktı. Geçtiğimiz ayın başında NATO'nun Brüksel'deki merkez karargahında başlatılan ve bu hafta başında devam eden görüşmeler sonucunda, güvenlik mekanizması deniz ya da havada olası gerilimlerin yatıştırılması için bir acil durum telefon hattı oluşturulmasını da içeren metin üzerinde taraflar uzlaşmaya vardı. *** SALGININ BOYUTU TARTIŞMALARI Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın günlük açıklanan Korona virüs rakamlarında, “sadece semptom gösteren hastaların sayısını paylaştıklarını” bildirmesinin yankıları sürüyor. Son olarak konuya Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Türkiye Ofisi de katıldı. DSÖ yayımladığı açıklamada, COVID-19 verilerinin DSÖ’nün konuyla ilgili rehberliği doğrultusunda raporlanmasını talep etti. Türk Tabipleri Birliği de, Bakan Koca'nın açıklamalarına atıfta bulunarak, "6 aydır bunu söylüyorduk. Süreci şeffaf yürütmediniz, gerçekleri gizlediniz. Salgının yayılmasına engel olmadınız" suçlamasını yöneltti. Bilim kurulu üyeleri bu konudaki en yetkin merci olmakla birlikte kanımızca bu konudaki tartışmalara son vermek için, test sonucu pozitif çıkan hastalara ilişkin verileri, “hastanede tedavi gören semptomlu kişiler”, “yoğun bakımdakiler” ve “evde karantinada tutulanlar” alt başlıklarıyla şeffaf biçimde kamuoyu ile paylaşmak hem daha sağlıklı olur hem de “ulusal çıkarlarımızı” zedelemez. *** KOBANİ SORUŞTURMASI HDP’lilerin hedef alındığı, seçilmiş belediye başkanının tutuklandığı Kobani olayları soruşturmasının içte ve dışta yankılarını sürdürüyor. Kobani protestoları sırasındaki ölümlerden sorumlu olanların bağımsız yargı önünde hak ettikleri cezaya çarptırılmaları son derece olağan ve doğrudur. Ancak, yargıya siyasi müdahale olmadığının, yasal bir siyasi partinin kapatılması ya da saf dışı bırakılacağı iddialarının mesnetsiz olduğunun da bir şekilde kanıtlanması ve kamu vicdanının rahatlatılması gerekir. Böylece içte ve dışta bu operasyonların “hukuki değil siyasi” olduğu ve “halk iradesinin hiçe sayıldığı” ya da “kayyum darbesinin” yaşandığı iddialarının ortaya atıldığı bir ülke olarak yaftalardan kurtulmuş oluruz. Bunun çözümü yine siyasi iktidara düşmekte. Aksi takdirde “demokratik olmayan ülke” kategorisine itilmenin sadece siyasi değil, ekonomik bedeli de ağır olacaktır. *** TRUMP-BİDEN Amerika Birleşik Devletleri’nde Başkanlık Seçimlerine bir aydan az bir süre kala Korona virüs testi pozitif çıkan ABD Başkanı Donald Trump, askeri hastanede tedavi altına alındı. 74 yaşındaki Trump'ın rakibi Demokrat Parti'den eski Başkan Yardımcısı Joe Biden ile ABD siyasetinin geleneği haline gelen Televizyonda bir buçuk saatlik tartışmalarındaki düzeysizlik ve adayların birbirlerine hakaretler yağdırarak söz vermemeleri ise Amerikan halkını çileden çıkardı. Amerikalılar düzeysiz tartışmanın ardından, “dünyaya rezil olduk” şeklinde yakınırken, Almanya’da çarpıcı bir anket sonucu yayınlandı. Almanların korkularını mercek altına alan ve 1992'den bu yana her yıl yapılan ankete göre, Korona virüs salgınına rağmen, Almanların en büyük korkularının ve endişe kaynağının ABD Başkanı Trump olduğu açıklandı! Anket, Almanların, Trump ve ekonomik kaygılardan Korona virüsünden daha fazla korktuğunu ortaya koydu. *** 30’UCU YILDÖNÜMÜ Dile kolay tam 30 yıl olmuş! Oysa daha dün gibi belleğimdeki tazeliğini koruyor. Birleşme sonrası görevli gittiğim Berlin’deki muhabirlik günlerimi anımsadım. 2 Almanya’nın birleşiminden söz ediyorum. 1990 yılına kadar Doğu ve Batı Almanya olarak anılan iki ülke arasındaki “Berlin duvarı” esrarengiz ölümler ve ajanların cirit attığı gerilim filmlerine konu olmuştu. 3 Ekim 1990 tarihinde eski Alman Demokratik Cumhuriyeti topraklarının Almanya Federal Cumhuriyeti topraklarına dâhil olması sırasında duvarın yıkılması ve onun simgelerinden biri olan “wwnın” duvarın yıkılmasından 30 yıl sonra dünyadaki ayrıştırma, husumet, dini ve etnik çatışmalara ve savaşlara son verilmesinin sembolü olmasını dileriz. *** TWİTTER, FACEBOOK VE YOUTUBE Türkiye'den günlük erişimi 1 milyondan fazla olan dış kaynaklı sosyal ağ sağlayıcılarına Türkiye'de temsilci bulundurma şartı öngören, “İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkındaki Yasa” geçtiğimiz hafta yürürlüğe girdi. TBMM'de 29 Temmuz’da kabul edilen yasa, geçen hafta itibariyle Türkiye’de temsilci bulundurmayan Facebook, Twitter ve YouTube gibi pek çok sosyal medya sağlayıcısına kademeli olarak cezaların geleceği anlamına geliyor. 1 Ekim'de sosyal medya sağlayıcıları için başlatılan temsilci bulundurma süreci, ilk etapta bu uygulamaları kullananlar için bir değişiklik getirmeyecek. Ancak sağlayıcılar uzun vadede, Türkiye'de temsilcilik açmayı reddederse, önümüzdeki yıl bu sitelere erişimlerin engellenmesi gündeme gelebilir.