İyi bir Beşiktaşlı olarak tekrar bu çatı altında olmak size neler hissettirdi, nasıl bir dönem geçiriyorsunuz? “Bayan basketbolunda görev almaya başladığım zaman hedefim Beşiktaş’a antrenör olmaktı. Bu da kısa sürede gerçekleşti, bu işe başlamamın ardından üç sene içinde Beşiktaş’ta antrenör oldum. 22 yaşında da yine Beşiktaş’ta bu sefer başantrenör oldum. Burası benim yuvam. Eğer bir yerlere geldiysem, bir şeyler öğrendiysem bu Beşiktaş sayesinde olmuştur. 22 yaşımdan 45 yaşıma kadar, yirmi üç senelik bir ömrü burada geçirdim. Çok şanslıydım ki rahmetli Süleyman Seba gibi bir başkanla çalıştım. Eski salon müdürümüz Ali İhsan Karayiğit olsun, Hasan Arat olsun isimleri saymakla bitmeyecek çok kıymetli Beşiktaşlılarla mesaimi paylaştım. Yöneticiliği bilen, insanlığı bilen, yardımsever insanlarla bir arada bulundum. Gün geldi futbol takımıyla Fulya’daki kamp tesisinde beraber yemek yedik; biz gerçek bir aileydik. Bazen salonda çalışanlarla aramızda tartışmalar olurdu, birbirimize küserdik. Rahmetli Süleyman Ağabey telefon açardı, “Küsmek size yakışıyor mu!” derdi.” Çok para değil, çok emek vererek sporcu kazanmak istediniz. Bu nasıl bir duygu? “Hiçbir zaman maddiyatı ön plana koymadık. Tek amacımız basketbol camiasına kaliteli oyuncular yetiştirmekti. Çok para vererek değil, çok emek vererek sporcu kazanmak istiyorduk. Şimdi A Milli Takım düzeyinde 200’ün üzerinde Milli Takım forması giymiş oyunculardan 3 tanesi Beşiktaş’tan yetişmiştir. Bu da bize büyük gurur veriyor. Oyuncular kadar değerli antrenörler de çıkardık. Beşiktaş zaten bayan basketbolunda benden önce de bir markaydı. İstanbul’da ilk kurulan kadın basketbol takımlarından biri Beşiktaş’ınkidir. Daha önce de söyledim burası benim yuvam ve ben burada her zaman çok mutluyum. Kulübün havasını, ortamını bilen oyuncularla Şampiyon olunur düşüncesini açar mısınız? “Kısa zamanda kurabileceğimiz en sağlam takımı kurmak için çabaladık. Şimdi yapmak istediğimiz tecrübeli oyuncular ile genç oyunculardan karma bir ekip elde etmek. Gençlerimizi özellikle önümüzdeki senelere hazırlamak istiyoruz. Kendi altyapınızdan yetişen gençleriniz olmadığı sürece, başarı elde etmeniz çok zor. Kulübün havasını, ortamını bilen oyuncularla şampiyon olunur. Altyapısından oyuncusunu oynatmayan hiçbir kulüp şampiyon olamaz. Altyapı oyuncularına taraftar da “Bizim çocuğumuz” algısı ile yaklaşıyor. O şekilde oyuncu da daha çok katkı veriyor, daha çok sorumluluk alıyor ve mücadele ediyor. Ne kadar profesyonel olsak da kadın basketbolunun ruhunda bir amatörlük, mücadelecilik vardır. Bu sebeple altyapıdaki oyuncuları daha fazla motive etmemiz gerekir.” Biz, yeni bir yapılanmanın içindeyiz. İnan ki öbür takımların yatırımları, planları beni hiç ilgilendirmiyor. Ben kendi sistemimi oturtmanın peşimdeyim. Her hafta maç maç bakarak ilerliyoruz. Şöyle de bir şansımız var, Avrupa arenasında mücadele vermediğimiz için hafta içleri daha fazla çalışma imkânımız oluyor. Bu bizim için büyük bir avantaj. Tabii zaman içerisinde diğer takımları da düşüneceğiz ama öncelikli olarak kendimiz ile ilgileniyoruz. Diğer takımların yaptığı yatırımlar, kurduğu kadrolar beni gerçekten ilgilendirmiyor. Ben kendimle meşgulüm. Beşiktaş olarak sahip olduğumuz kadroyu en iyi haline getirmek zorundayız. Hala hücum ve savunmada istediğimiz noktaya gelebilmiş değiliz. Arzu ettiklerimizi henüz 40 dakikalık sürecin 10 dakikasında gerçekleştirebiliyoruz. Bunu ne zaman ki 25 – 30 dakikaya çıkaracağız, ondan sonra sonuçları daha net göreceğiz. Altyapıdan gelen gençlere daha fazla süre verme şansınız olacağını düşünüyor musunuz? Sevgi Uzun süre buluyor, Meltem Avcı için de aynısını düşünüyorum. Bizim en az iki gencimizi oynatmamız gerekli ve onlar Sevgi ile Meltem olacak gibi görünüyor. Onların yanında altyapımızdan 2000 – 2001 doğumlu oyuncuları da aramıza katmaya çalışıyoruz. Benim amacım, genç oyuncuyu maç kafa kafaya giderken oyuna sokmak. Takım 30 sayı önde veya gerideyken genç oyuncuyu sahaya sokmak bir şey ifade etmiyor. Bazı gençlerimizi kiralık olarak başka takımlara gönderdik, bazıları çift bonservis ile iki takımda da forma giyiyorlar. Hepsi profesyonel hayata çok sıkı hazırlanıyorlar. Altyapımızda şu anda ileride A Milli Takım seviyesinde çok büyük oynayabilecek oyuncular var. Altyapıdan kendini besleyen her oyuncu tabii ki bir yerlere gelebilir ama bazı özel yetenekler de var, onların üzerinde de ayrıca duruyoruz. İki sene içinde Altyapı Milli Takımlarında ve A Milli Takımda oynayabilecek sporcularımız var ve bu durum beni çok heyecanlandırıyor. Siz önünüzdeki lig maratonu adına nasıl bir planlama yaptınız, neler olsun istersiniz? Her şeyden önemlisi takımın sağlıklı olması. Kadromuz çok geniş olmadığı için herhangi bir oyuncumuz sakatlanırsa, çarkın dışında kalırsa bu bizim için her zaman sıkıntı verici bir durum olur. Tam takım sağlıklı olursak, normal sezonu ne noktada bitirebileceğimizi ben bile tahmin edemiyorum. İlk devre için ilk sekiz takım arasında olup Türkiye Kupası oynamak istiyoruz. Normal sezon sonunda ise mutlaka play off sıralaması içinde yer almayı amaçlıyoruz. Biliyorsun şampiyonluk play off aşamasının akabinde belli oluyor. Normal sezon sonu için şu etapta hedefimiz play off. Önemli olan bu maratonun sonunda dinç olmak. Son dönemeçte ayakta kalan ekipler başarıya uzanıyor. Sezonun sonunun çok iyi gelmesi lazım. Bunun için de anahtar sağlıklı olmak. Biz çok şanslıyız ki İsmet Aziz gibi bir kondisyoner ile çalışıyoruz. Takımın kuvvet ve dayanıklılığını ona teslim etmek istedik, sağolsun o da bizi kırmayıp kabul etti, şu anda beraber çalışıyoruz. Kendisi bir – iki ay içinde daha iyi hale geleceğimizi dile getiriyor, ben de ona güveniyorum. Sağlığımızda sorun çıkmadığı takdirde başarılı bir ilerleyiş ile amaçlarımıza ulaşacağımızı düşünüyorum. Nihai hedefimizin ne olduğunu ise henüz sezon sonu gelmeden ve play off maçları oynamaya başlamadan söylemek zor. Aşama aşama bakmak gerekiyor. Ben sezon sonunu iyi yerlerde bitireceğimize inanıyorum… Yeter ki tam takım çalışma tempomuzun dışına çıkmayalım ve taraftarımız bize destek vermeye devam etsin… (Basketbol Federasyonuna teşekkür ederiz)