“Türk Dışişleri Bakanlığı Yapısı ve Temel Mekanizmaları”

Gazeteciler Cemiyeti bünyesinde Avrupa Birliği (AB) tarafından fonlanan AB-Türkiye Medya Köprüleri projesi kapsamında kurulan Diplomasi Akademisi’nin Eylül ayı eğitimleri ODTÜ Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Bağcı’nın “Türk Dışişleri Bakanlığı Yapısı ve Temel Mekanizmaları” konulu söyleşisiyle başladı
NAZ AKMAN - Türk ve Avrupalı gazeteciler arasındaki diyalog arttırılması ve yakınlaşmanın gelişmesini hedefleyen AB-Türkiye Medya Köprüleri Projesi kapsamında Gazeteciler Cemiyeti Basın Evi bünyesinde hayata geçirilen Diplomasi Akademisi’nde Eylül ayı eğitimleri devam ediyor. Ay boyunca katılımcılara söyleşilerin yanı sıra fotoğraf gazeteciliği, Word Press, Adobe XD, photoshop, video düzenleme ile haberlerin video çekimi gibi çeşitli programlar konusunda da eğitimler verilecek. Proje kapsamında Basın Evi bünyesinde kurulan Diplomasi Akademisi, başta genç gazeteciler olmak üzere, eğitim başlıkları çerçevesinde konuya ilgi duyan ve kendini geliştirmek isteyen sosyal bilimler ve ilgili alanlarda okuyan öğrencilere ve mezunlara, medya ve iletişim alanında faaliyet gösteren Sivil Toplum Kuruluşları çalışanlarına katkı sağlamayı hedefliyor. Eğitimlerle katılımcıların gazetecilik kapasitelerini ve becerilerini geliştirmeleri amaçlanıyor. Bu kapsamda başlatılan eğitimlerin Eylül ayı konuklarından ODTÜ Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Bağcı “Türk Dışişleri Bakanlığı Yapısı ve Temel Mekanizmaları” konusunda katılımcılara bilgiler verdi. Dışişleri Bakanlığı’nın yapısını, işlevini, ulusal ve uluslararası alanlarda kurduğu temasları masaya yatıran Bağcı, “Türkiye, toplamda gerçekleştirdiği 243 misyonla dünyanın ilk beşi temsil ağından biridir” dedi. Devlet ve birey ilişkisi Dışişleri Bakanlığı’nın yapı ve temel mekanizmaları hakkında bilgiler aktaran Bağcı devlet ve birey ilişkisinin önemini vurgulayarak, “Kurumlar meşru değillerse o devletlerin varlıklarını uzun süreli devam ettirebilmeleri söz konusu olmaz. Devletlerin kurumları güçlü olduğu sürece o ülkenin vatandaşları devlete ve kurumlarına güven duyar. Bu karşılıklı güven ilişkisi devlet ve birey arasında birbirlerini bütünleyen bir psikolojiyi beraberinde getirir” dedi. Son bir yılda rejim değişikliğine giden Türkiye’nin uluslararası alanda nasıl değerlendirildiği konusunda da izlenimlerini paylaşan Bağcı, “Türkiye’de çok büyük bir sistem değişikliğine, yani Başkanlık Sistemine gidildi. Bu sistemi olumlayanlar da var olumlamayanlar”diye konuştu. Bağcı devamla, dışarıdan yani uluslararası alandan bakıldığı zaman Türkiye’de Başkanlık Sisteminin ilk birinci yılında sınıfta kaldığını ileri sürenler olduğunu, sistemin durmaya başladığını, büyük bir düşüşün yaşandığı, liyakat sisteminin devre dışı bırakıldığı, parlamenter demokrasinin olmazsa olmazı kontrol mekanizmalarının çalışmadığını ileri sürerek , sadece bir kişinin ağzından çıkan kelimenin kanun niteliğinde veya belirleyici nitelikte olduğu sistemin, uzun süreli olarak demokrasiden uzaklaşma gerçeği ile karşı karşıya kalabileceğinin bazı çevrelerce iddia edildiğini, söyledi. Demokratik sistemlerde Başkanlık Sistemleri vardır, ancak Başkanlık Sisteminin varlığını kontrol eden mekanizmalar da vardır. Türkiye’de şöyle bir görüntü oluşturdu, ilk bir yılda hükümetin en yetkililerinin, cumhurbaşkanı da dahil bu sistemin bir revizyona tabii tutulması, yani yeniden gözden geçirilmesi gerektiğine ilişkin açıklamaları da oldu. Bu doğru bir yaklaşım” diye konuştu. Dışişleri Bakanlığı’nın yapılanması Dışişleri bakanlığı gibi önemli bir kurumun nasıl bir görev üstlendiği ve nasıl bir görev üstlenmesi gerektiği konularında deneyimlerini aktaran Bağcı, Türk Dışişleri Bakanlığı’ndaki yeni yapılanma hakkında da şöyle konuştu: “Gördüğünüz gibi, Dışişleri Bakanlığı yapılanması çok yeni bir şey. Bakan yardımcıları var onun üzerinde Teftiş Kurul Başkanlığı ve Dış Politika Danışma Kurulu var. Teftiş Kurul Başkanlığı her zaman vardı. Yeni olan Dış Politika Danışma Kurulu. Bu kurula İbrahim Kalın başkanlık yapıyor. Kurul ayda bir veya iki ayda bir toplanıyor. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu bence elinden geldiğince görevini yapmaya çalışıyor ama temel sorun Dışişleri Bakanlığı’nın içerde ve dışarda ne yazık ki çok büyük itibar kaybetmeye başlaması… Ben yanılıyor da olabilirim. Akademik görüşümü belirtiyorum, doğruluk iddiasında değilim sadece aynayı tutuyorum ve aynanın ne gösterdiğini size göstermeye çalışıyorum. Bu yapılanmada üç bakan yardımcısı var biri siyasetten gelen Yavuz Selim Kıran, benim de öğrencim. Profesyonel diplomat ile profesyonel olmayan diplomat arasında çok büyük fark vardır. Yeni sistemde bakan yardımcısı, Dışişleri Bakanlığı’na diplomat olmadığı halde siyasi bir arka planla gelen biridir. Konsolosluk olmak üzere genelde teknik ve idari alanlarla ilgileniyor. Diğeri Büyükelçi Faruk Kaymakcı, kendisi bizim de öğrencilerimizden ODTÜ mezunu. Çok değerli bir diplomattır. Şimdi AB başkanlığından çevre, maliye başkanlığına kadar her konuya bakıp Türkiye’yi AB’ye sokmaya çalışan biri. Profesyonel anlamda işine hakim AB’yi şüphesiz iyi bilen bir isim. Diğer yardımcı ise yine Büyükelçi Sedat Önal, o da profesyonel bir diplomattır. İlgilendiği konular ağırlıklı olarak siyasal, bölgesel ilişkiler. Bakanlığın önemli sektörlerini kontrol altında tutan diplomatımızdır.” “Dışişleri Bakanlığı liyakatin en önde olduğu kurumlardan biridir” Türkiye’nin bütün kurumlarında liyakati ön plana çıkaran kuruluşların yapılarının korunması gerektiğini ifade eden Bağcı, “Kurumların çalışanlarının moral ve motivasyonlarının başkaları tarafından değil yukarıdan kırılması çok tehlikelidir. Bu bir problemdir. Dışişleri Bakanlığı’ndan çıkarak, Türkiye’nin bütün kurum ve kuruluşlarında liyakati ön plana çıkaran kurumların yapılarının korunması gerekir. Dışişleri Bakanlığı bu anlamda liyakatin en önde olduğu kurumlardan biridir. Liyakat konusunda bence Türkiye’de en iddialı kurumlardan biri halen Dışişleri Bakanlığı’dır. Ben bu kurumun korunması kollanması ve liyakat sisteminin devam ettirilmesi görüşünde olanlardanım. Dışişleri Bakanlığı bir ülkenin dış ilişkilerinin sır küpüdür, arşividir. Dışişleri Bakanlığı’nın dokümanları çok önemlidir. Dışişleri Bakanlığı bir ülkenin diplomasinin pişirildiği ve uygulandığı yerdir. Hem sahada hem de masada olan kişilerdir. Diplomat yetiştirmek kolay bir şey değil. Diplomat dediğiniz insanın özel bir yaşam biçiminin olması lazım. Dünyanın neresine giderseniz gidin Türkiye Cumhuriyeti’nin ve Osmanlı’nın diplomatları her zaman çok saygı görmüştür. Osmanlı diplomasisini iyi bilmek gerekiyor, bizim diplomasi geleneğimiz sadece Cumhuriyet dönemi değil öncesine de dayanıyor. Tarihsel arka planımız bu kadar savaşan ve genişleyen, diğerlerini yöneten sistemin özelliği de diplomatların güçlü ve bilgili olmasıdır. Türk diplomatları uluslararası alanda çok büyük meydan okumalara muhatap oluyorlar. Türkiye’nin Dışişleri Bakanlığı ve diplomasisi neden güçlü, neden takdir görüyor? Türk diplomat olmak kolay değil. Dışişleri çok önemli bir kurumdur, yıpratılmaması gerekir. Türkiye’yi yönetenlerin buna dikkat etmesi lazım” sözlerine yer verdi. Akademisyen ve diplomatların birbiriyle eşgüdümlü çalışması gerektiğini de kayda geçiren Bağcı, tarihsel olarak da Türk diplomasi tarihini yazanların ve diplomat olarak yaşayanların uluslararası ilişkiler alanındaki akademisyenleri daha fazla bilgilendirmeleri gerektiğinin altını çizdi. Bir yılda 311 uluslararası temas Bağcı, 5 Ağustos’ta gerçekleştirilen 11. Büyükelçiler Konferansı’ndaki rakamlara da değindi. Bağcı bir yıl içinde 17’si Cumhurbaşkanıyla birlikte olmak üzere 84 dış ziyaretin gerçekleştirildiğini hatırlatarak, “Toplamda 311 uluslararası temas yapılmış. Dünyanın farklı yerlerinde 142 ülkede büyükelçiliklerimiz var. 13 uluslararası örgütte Türk Büyükelçileri görev yapıyor. Türkiye, toplamda gerçekleştirdiği 243 misyonla dünyanın ilk beşi temsil ağından biri. Burada Türk hükümetini ve Türk politikasını destekliyorum. TİKA’nın AFAD’ın önemli bir güç olduğunu düşünüyorum. Türk Hava Yolları bizi dünyaya bağlıyor. Dünyanın en fazla uçuş noktasına giden hava yollarından biri. Bana göre Türk kültürünü tanıtan, sergileyen organizasyonlar Yunus Emre Enstitüsü gibi kurumların vasıtasıyla yapılması çok önemli” dedi. Gençlere nasihat Son olarak Dışişleri Bakanlığı’nın durumu hakkında çeşitli anekdotlar paylaşan Bağcı uluslararası alanda okuyan gençlere önerilerde bulundu. Bağcı, “Bu ülkenin geleceği sizsiniz, ilgilenmeme veya yok sayma lüksünüz yok. Her şey geçici. Daha iyi ve daha güzeli yapmak için çalışacaksınız, liyakatli olacaksınız. Yetişmiş insan kalitesini çok çabuk heba ediyoruz, bu önemli bir kayıp. Siyasi türbülansta, işler böyle yürümez. Dışişleri tarihi açısından bakıldığında bence çok kritik bir dönem, adeta büyükelçilerin diplomatların motivasyonlarını aşağı çeken bir süreç geçiriyoruz. Birçok öğrencim Dışişleri bakanlığına girmekten vazgeçiyor. Bakanlık bana göre kalanları korumak için ilerleyen zamanlarda daha fazla çaba sarf etmeli. Ben yıllardır üniversitede bu alanda ders veriyorum ve 31 yıldır doğrudan veya dolaylı bir biçimde Dışişleri Bakanlığı ile ilişkim var. Bağcı devamla Bakanlıkta, bu denli moralin sıfırlandığı bir süreç yaşamadığını ifade ederek, “Bu bizi nereye götürecek? Dışişleri Bakanlığı’nın geleceği açısından itibarı acilen geri verilmeli, söylemler değişmeli, liyakat modelinden vazgeçilmemeli. İtibarımızı ulusal ve uluslararası anlamda korumak zorundayız. Bunları akademik olarak söylüyorum siyasi olarak değil. Türk diplomasisi kan kaybediyor. Ülkeyi kim yönetirse yönetsin bu coğrafyanın gerektirdiği gerçekçi olma politikaları vardır. Türk diplomasisi gerçekçi politikalara dayanmalıdır. Dışişlerinde şu an kalan diplomatların çok büyük bir özveri le çalıştıklarını düşünüyorum” diye konuştu.