MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "7 aya yaklaşan bir süreç içerisinde MHP'yi itibarsızlaştıran, tarlaya süren, korsan toplantılar yapan, tellere tırmanan, bayramlaşma alternatifini ortaya koyan eğer birileri varsa, ki inceleniyor, bunlar da Merkez Disiplin Kuruluna sevk edilmek suretiyle üzerlerinde gerekli işlem yapılacaktır. MHP ayıklanacak ve yeniden kaynaşarak yoluna devam edecektir." dedi. Bahçeli, partisinin TBMM Grup Toplantısının çıkışında gazetecilerin sorularını yanıtladı. "Daha önceki bir açıklamanızda MHP'de ayıklanma mevsiminin başlayacağını söylemiştiniz. Önümüzdeki günlerde bir disiplin işlemi görecek miyiz?" sorusu üzerine Bahçeli, şunları ifade etti:  "Dört arkadaşın ortak toplantısında basına intikal eden üç önemli başlık bulunmaktadır. Bunlardan bir tanesi, önemli olanı odur; yargının kararını sabırla beklemektir. Onu biz de istiyoruz, onların da istedikleri görülüyor. Demek ki 10 Temmuz hikayesi sona ermiştir. Şimdi önümüze bakacağız. Diğer konular onların kendilerinin bileceği iştir. Ancak 7 aya yaklaşan bir süreç içerisinde MHP'yi itibarsızlaştıran, tarlaya süren, korsan toplantılar yapan, tellere tırmanan, bayramlaşma alternatifini ortaya koyan eğer birileri varsa, ki inceleniyor, bunlar da Merkez Disiplin Kuruluna sevk edilmek suretiyle üzerlerinde gerekli işlem yapılacaktır. MHP ayıklanacak ve yeniden kaynaşarak yoluna devam edecektir."  Muhaliflerin Tekir Yaylası Kurultayı'nı toplayacağı iddiasına yönelik Bahçeli, "Yayla hepimizin yaylasıdır, isteyen çıksın." ifadesini kullandı. Bölücü terör örgütü PKK'nın elebaşılarından "Bahoz Erdal" kod adlı Fehman Hüseyin'in Suriye'de öldürüldüğüne ilişkin haberlerin hatırlatılması üzerine Bahçeli, "Bize intikal eden bir bilgi bulunmamaktadır. Bu bilgiyi milletimizle paylaşacak olan siyasi iktidardır. Siyasi iktidar da önümüzdeki günlerde, 'Doğru veya değildir.' diyerek bir açıklama yapmak mecburiyetindedir. Onun haricinde bazı kaynaklara dayalı olarak Türkiye üzerinde bazı sonuçlar elde etme çabalarına da dikkat etmek lazımdır." değerlendirmesinde bulundu. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Türk vatandaşlığı Cumhurbaşkanı’nın keyfine bırakılmış, aklının estiği gibi lütfedeceği bir unvan değildir." dedi. Bahçeli, partisinin TBMM Grup Toplantısında yaptığı konuşmada gündemdeki konuları değerlendirdi. Konuşmasının başında Ramazan Bayramı süresince milleti üzen konuların başında can ve mal kaybına neden olan trafik facialarının yanı sıra Giresun’daki helikopter kazası geldiğini belirten Bahçeli, yaralıları hastaneye yetiştiren vatandaşlara da teşekkür etti. Bahçeli, Karadeniz bölgesindeki aşırı yağışların sel ve heyelanlara neden olduğunu da anımsatarak inceleme yapmak üzere MHP İstanbul milletvekili İsmail Faruk Aksu’yu afet bölgesine gönderdiklerini söyledi. İnsanlık askıda Devlet Bahçeli, insanlığın terör ve şiddet karşısında tarihi bir imtihandan geçtiğine işaret ederek, Roma İmparatorluğu’nun çöküşüyle Avrupa’da başlayan karanlık çağın bir benzerinin şu an tüm dünyada adeta tekerrür ettiğini, küresel adaletin yerlerde süründüğünü, entelektüel sefaletin yayıldığını bildirdi. İnsan hak ve onurunun her coğrafyada çiğnendiğini, gelişmelerin de umut verici olmadığını vurgulayan Bahçeli, "Komşu coğrafyalarda insanlık askıdadır. Kaostan düzen çıkarmayı düşünen küresel vahşet çetesi; dini hassasiyetlerle oynayarak, askeri, ekonomik ve finansal saldırıları seferber ederek, bilinçaltı operasyonları kullanarak ve de müslümanları birbirine kırdırarak nüfuz alanlarını genişletme arayışındadır. Efendimiz Hz. Muhammed’in manevi makamının yanı başında, canlı bomba olup kendini patlatacak kadar gözünü kan ve nefret bürümüş caniler, her şeyden önce Allah’ın lanetiyle cehennemde çırpına çırpına azap çekecek olanlardır" dedi. 11 Temmuz 1995’de Srebrenitsa’da yaşanan soykırıma değinen Bahçeli, Sırp katillerle IŞİD, PKK, PYD, YPG arasında hiçbir farkın olmadığını ifade etti. Kana bulandı  Bahçeli, şöyle devam etti: "Çözüm diyorlardı, çözülen ve çürüyen iç huzur ortamı oldu. Barış masalları anlatıyorlardı, bahar gelecek, terör bitecekti. Ancak masalın yerini vahim gerçek, baharın yerini kara kış aldı, biteceği söylenen terör ise Türkiye’yi kana buladı. Her konuda tam bir iflas yaşayan AKP, PKK açılımı adı altında yıllar önce başlattığı yıkım süreciyle milli birliğimizi sabote etmiş, temellerini çatlatmıştır. Türkiye çok tehlikeli sonuçları olacak tarihi bir bunalım dönemine girmiştir. Cumhuriyetimizin temel dayanakları olan milli devlet ve üniter yapının tasfiye planları gittikçe hız kazanmaktadır. AKP’nin gaflet ve acziyeti sayesinde, PKK saldırıları beka düzeyinde tehdit haline gelmiştir. Üzerinde yaşamaktan onur duyduğumuz bin yıllık Türk toprağı olan aziz vatanımız, basiretsiz iktidar kadrolarının elinde sosyolojik ve siyasal bir kırılmanın tarihsel eşiğine kadar bükülmüş durumdadır. Bugün önümüze konan dehşet tablosu, terörden kurtuluş reçetesi olarak dayatılmak istenen ve adına çözüm süreci denen ihanet projesinin baş aktörlerinin eseridir. PKK üzerinden yıllardır ekilen rüzgar, maalesef ki şimdi mayın, bomba ve terör olarak biçilmektedir." Çark ederler Bahçeli, yapılan şeylerden sıklıkla çark edildiğini ileri sürerek, şu görüşlere yer verdi: "Teröristle masaya otururlar, milli birlik ve kardeşlik derler. Rusya’ya meydan okurlar, sonra pardonla yiğitliğin şanına rahmet okuturlar. BOP’a tutunup Müslüman katillerine kuryelik yaparlar. Medeniyetler İttifakına yüz sürüp emperyalizmin bekçiliğine soyunurlar.  Önde İsraille cepheleşip arkada ceplerini doldururlar. Bu ülkeyi düşman ilan edip zoru görünce dost olduklarını hatırlarlar. Gazze’ye Mavi Marmara gemisini gönderip kurusıkı atarlar, yıllar sonra 'giderken bana mı sordunuz' diyerek 180 derece çark ederler. One minute derken kısa süre sonra yan yatıp mihnete, mağlubiyete rıza gösterirler.  Mısırla ters düştüğünü sanırsınız, ama sonunda elleri kaldırıp beyaz bayrak sallarlar. Dostları artıyoruz derken Esad’a göz kırparlar." Ölüm kalım meselesi Devlet Bahçeli, kuvayımilliye ruhu ile yeni bir milli şahlanışı harekete geçirmenin, artık Türkiye için ölüm kalım meselesi haline geldiğini belirtti. Bahçeli, şunları ifade etti: "Diyorum ki, Türkiye’nin asıl meselesi açılışı yapılan köprüden geçtin geçmedin, yol yaptın yapmadın değildir. Osman Gazi Köprüsüyle haklı yere övünenler, dikkat ediniz, Osman Gazi’nin torunları Bizans artıkları tarafından katledilmektedir. Anaların ağlaması sizde hiç mi rahatsızlık uyandırmıyor? Vatana ihanet hiç mi uykularınızı kaçırmıyor? Sınırda nöbet beklemek sarayda keyif sürmeye benzemez. Milletin vergileriyle alınan belediye araçlarına tonlarca bomba yükleyip kahramanlarımıza saldıran şerefsizleri, koruma ordusuyla gezenler yok sayamaz, görmezden gelemez. Bu cinnet ne kadar sürecek? Bu rezalet ne zaman son bulacak? Sayın Erdoğan, Sayın Yıldırım; bu terör ne zaman bitecek?" Hükümetten terörün sonlandırılması için gerekenleri yapmasını isteyen Bahçeli, MHP olarak bu konuda destek vereceklerini vurguladı. Suriyelilere vatandaşlık Konuşmasında Suriye'den gelenlere vatandaşlık verilmesi konusuna da değinen Bahçeli, Türk vatandaşlığının Cumhurbaşkanı’nın keyfine bırakılmış, aklının estiği gibi lütfedeceği bir unvan olmadığını savundu. Devlet Bahçeli, "Sayın Erdoğan, Suriyelilere kendi gönül dünyalarında vatanlarıyla eş tutup ülkemize ve milletimize sığındıkları için teşekkür etmiştir. Bize göre bu teşekkürün içi boş, anlamı yoktur. Hepsinden önemlisi ortada teşekkürü gerektirecek bir durum yoktur" dedi. Türk vatandaşlığının nasıl alınacağı, bu çerçevede hangi prosedürlerin izleneceğinin 5901 sayılı kanunda, belirlendiğine dikkati çeken Bahçeli, 5543 sayılı İskan Kanununda, göçmen kavramının tanımlandığını ve "Türk soyundan ve Türk kültürüne bağlı olup, yerleşmek amacıyla tek başına veya toplu halde Türkiye'ye gelip bu Kanun gereğince kabul olunanlardır." denildiğine dikkati çekti.  Bahçeli, şöyle konuştu: "Biz Suriye’deki iç savaş şartlarından dolayı ülkemize sığınanlara elbette gönlümüzü açalım, ekmeğimizi paylaşalım, Türk milletinin cömertliğini ve alicenaplığını gösterelim. Komşuluk hukuku neyi gerektiriyorsa onu yapalım. İnsani yardım ve desteğimizi muhataplarına sunalım. Bunlara bir diyeceğimiz olmayacaktır.  Ancak Suriyelilerin Türk vatandaşlığına alınmaları konusunu siyasi dürtü ve oy hesabıyla gündeme getirmek bir defa sorumsuzluktur. Kendi vatanlarını bırakıp gelenlere, bir kalemde Türk vatandaşlığı payesi vermek, ortak vatandan bahsetmek eğer düşüncesizlik değilse telafisi imkansız bir şuursuzluktur. Madem Suriyelilere verilecek TOKİ konutları var idiyse, bu milletin asil evlatlarından bu zamana kadar niçin esirgenmiştir?"  "Suriyelilerin durumu başka" Devlet Bahçeli, Türk vatandaşlarının Almanya’ya ülkelerinden kaçarak değil, bilakis iş gücü eksikliğinden dolayı davet üzerine gittiklerini anımsattı ve Suriyelilerin durumunun başka olduğunu vurguladı.  Suriyelilerin neden olduğu "sosyal uyumdaki açmazlar, sınır il ve ilçelerdeki asayişsizlik ve ahlaki problemlerin toplumsal huzuru tehdit ettiğini" belirten Bahçeli, şunları kaydetti: "Türk vatandaşlığı Cumhurbaşkanı’nın keyfine bırakılmış, aklının estiği gibi lütfedeceği bir unvan değildir. Siyasi düşünce ve parti rozeti farklılığına bakmadan vatanını ve milletini seven herkesi Türk vatandaşlığı konusunda demokratik itirazını göstermeye çağırıyorum. Türkiye’nin milli birliği ve bütünlüğü dil, soy ve din unsurlarını aşan tarihi bir olgudur. Türkiye Cumhuriyeti devleti tektir, ülkesi ve milleti birdir. Türk vatandaşlığı Türk milletine ruh veren hukuki, vicdani ve ahlaki bir bağdır. Bu bağ zayıflar veya koparsa milli birlik ve kardeşlik ağır bir tramvaya girecektir.  Türk vatandaşlığının bir şerefi, bir saygınlığı, bir itibarı vardır. Buna gölge düşürmek hiçbir devlet veya siyaset