Medya ve İletişim Akademisi Derneği 10. yılında

Medya ve İletişim Akademisi Derneği, genç medya ve iletişimcilere kısa yoldan iş ve istihdam olanağı yaratan eğitimler vermeye devam ediyor. Kuruluşunun 10. yılında, Medya ve İletişim Akademisi Yönetim Kurulu Başkanı Metin Balcı, hedeflerinin; kardeş gazeteciler, cemiyet ve meslek STK’ları ile birlikte programladıkları eğitimlerle farkındalık oluşturmak ve bu eğitimleri Türkiye çapında yaygınlaştırmak olduğunu söyledi. Eylül ayında başlaması programlanan eğitimler için başvurular devam ediyor

ÖZEL HABER / SULTAN YAVUZ (ANKARA) - Medya ve İletişim Akademisi Derneği, medya ve iletişim sektöründe kısa sürede meslek ve iş edinmek isteyen gençleri yetiştirmeyi sürdürüyor. Akademi, akademi onaylı meslek edindirme kurslarının yanı sıra, Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) Onaylı Eğitim Sertifikası Eğitim Programlarını da eğitim takvimine ekledi. Medya ve İletişim Akademisi Yönetim Kurulu Başkanı Metin Balcı’nın verdiği bilgiye göre, söz konusu eğitimlerle mesleğe başlamak isteyen genç iletişimcilere kısa yoldan iş ve istihdam olanağı yaratılması öngörülüyor. Bu kapsamda, Medya ve İletişim Akademisi, Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) Onaylı Eğitim Sertifikası eğitimleri olarak; temel gazetecilik, halkla ilişkiler, diksiyon (etkili konuşma/spikerlik/sunuculuk), üst düzey yönetici asistanı yetiştirme, senaryo ve metin yazımı (belgesel-dizi-film), girişimcilik ve sosyal medya (yeni medya) içerik yönetmenliği eğitimi programı veriyor. Bu kurslarda eğitim gören kursiyerlerin eğitim sonunda alacakları MEB onaylı sertifika, bir bakıma diploma niteliğinde belge özelliği taşıyor. Medya ve İletişim Akademisi Yönetim Kurulu Başkanı Metin Balcı, bir STK tüzel kişiliği ile kurulan akademinin, sektördeki eğitim ve bilgi kirliliğini ortadan kaldırabilmek için on yıl önce eğitim hayatına başladığını vurguladı. Balcı, akademinin kuruluşuna ilişkin şunları söyledi, “Biz, bizden önce kurulmuş olan herhangi bir derneğin veya birliğin karşıtı ya da rakibi olarak değil, ülkemizde yazılı veya görsel yayın alanında faaliyette bulunan tüm kamu veya özel kuruluşlara, yetişmiş eleman sağlamayı üstlenmek amacıyla ortaya çıktık. Bizden önce kurulmuş bulunan tüm oluşumları saygıyla karşıladığımızı, her alanda onlarla işbirliği yapmaya hazır olduğumuzu daha önce açıklamıştık, bu önerimizi yineliyoruz. Medya ve İletişim Akademisi Derneği, özellikle ulusal, bölgesel ve yerel televizyon kuruluşlarının karşı karşıya oldukları eğitimli personel sıkıntılarına çareler üretmek ihtiyacından doğdu. Ulusal, bölgesel ve yerel medyanın, demokrasinin belkemiğini oluşturduğuna, öğretici ve rehber olarak kamuoyuna karşı büyük sorumluluğu bulunduğuna inanıyorum. Ülkemizin çok sesli yayıncılığa geçiş süreci ve bu süreç içerisinde eğitimli yetişmiş eleman bulmakta karşı karşıya kaldıkları güçlükler hepinizce bilinmektedir. Deneyimlerimizi, bu mesleğe yıllarını vermiş pek çok yayıncı ve gazeteci arkadaşımızın deneyimleri ile birleştirerek, ülkemize ve demokrasimize olan hizmetlerimize devam etmeye karar verdik.” “Medya, AB’ye uyum sürecinde Türkiye’nin lokomotifi olmuştur” Balcı, Avrupa Birliği’ne katılım sürecinde sivil toplum kuruluşları ve yerel medyaya önemli görevler düştüğünü belirterek, sivil toplum kuruluşları ve devlet kurumlarının işbirliği içinde olmalarının, çok seslilik ve demokrasinin teminatı olan medyayı güçlendireceğini söyledi. Medyanın birçok konuda kamuoyunun görüşlerinin şekillendirilmesinde en önemli etkenlerden biri olduğunu vurgulayan Balcı, Türkiye’nin AB’ye katılım sürecinde toplumların ve bu ülkelerdeki kurumların arasında güçlü, derin ve sürdürülebilir bir dil kurulmasının zorunlu olduğunu, bunun da ancak, ülkelerarası diyaloğun teşvik edilmesi amacıyla sivil toplum iletişiminin gelişmesine bağlı olduğunu ifade etti. Balcı şöyle devam etti: “AB politikalarının kamuoyunun görüşlerinde değişim sağlanmasında, sivil toplumların birbirini anlamasında, sivil toplum kuruluşlarının görüşlerinin değiştirilmesi, kapasitelerinin artırılması, görünürlüklerinin sağlanmasında medya sektörü önemli bir görev üstlenmektedir. Bu yüzden, medya sektörünün AB politikaları ve iyi uygulamalarının kamuoyunun görüşlerinin değişmesinde öncü rolü üstlenmektedir. Ülkemizdeki yasa koyucular, teknolojideki önlenemez gelişmeyi önceden görmüş gibi özel yayıncılığın önündeki engelleri, 1994 yılında kaldırmış ve Türk girişimciler de bu özgürlükten olabildiğince yararlanmıştır. Özel radyo ve televizyon yayıncılığının yaygınlığı ve çeşitliliği açısından Türkiye tüm dünyada ilginç bir örnek teşkil etmektedir. Dünyanın çok az ülkesinde sayısı bu kadar çok radyo, televizyon yayını ve yazılı medya mevcuttur. Bölgesel ve yerel yayıncılığın gücü açısından hiçbir ülke Türkiye ile boy ölçüşemez. Yazılı ve görsel medyanın bu güçlü pozisyonu, AB’ne uyum sürecinde Türkiye’nin lokomotifi olmuştur. Bu gerçeği kimse yadsıyamaz. Ülkemizde ve demokratik tüm ülkelerde yürürlükte olan rekabete açık ekonomik sistem nedeniyle koşullar daima güçlüden yana gelişmektedir.” “Engelleri Aşmak İçin Duy Sesimi!” dediler Balcı, amaçladıkları ve hayata geçirdikleri projelerden birinin de AB hibe, fon ve kredilerinden azami ölçüde yararlanarak, sektöre yeni başlayacak meslektaşlara eğitim vermek olduğunu söyledi. Balcı, bu kapsamda, Türkiye ile Avrupa Birliği arasındaki Katılım Öncesi Mali Yardım Aracı (IPA)’nın “İnsan Kaynaklarının Geliştirilmesi Operasyonel Programı “Dezavantajlı Kişilerin Sosyal Entegrasyonu ile İstihdam Edilebilirliklerinin Geliştirilmesi” Hibe Programı çerçevesinde “Duy Sesimi; Çalışmak, Üretmek İstiyorum!” adlı proje ile 2 bin 200 proje arasından seçilerek, hibe alan 137 proje arasına girdiklerini belirtti. Bu sayade 60 engelliye istihdam yarattıklarını hatırlatan Metin Balcı şöyle konuştu, “AB tarafından desteklenen projemiz ile engelli bireylerin medya sektöründe istihdamına ve çalışma hayatına tam, eşit ve etkin katılımına fırsat tanınmasını ve sektör yöneticilerinin bu istihdama öncü olmaları hedefledik. 10’ar kişilik gruplardan oluşan 6 meslek grubundaki toplam 60 engelli kardeşimize meslek kazandırarak, bunların istihdamını sağladık. Bu konuda farkındalık yarattık. Bu, Türkiye’de ve Avrupa’da hayata geçirilen ilk projedir... Bize gösterilen bu güvene layık olarak da projemizi başarıyla tamamlayarak Türkiye’de yürütülen “Hibe Projeleri İyi Uygulama Örnekleri” arasında ilk 20 proje arasına girdik. Biz inancımızı, birbirimize bağlılığımızdan alıyoruz. Attığımız her adımda meslektaşlarımızın ve meslektaş adaylarımızın bizlere olan güveni, iş birliği ve desteği vardır. Bu inancımız ve farklılığımız, ancak meslektaşlarımızın varlığıyla mümkün oldu ve olmaya devam edecek.”