Utku ŞENSOY Balkanlar’da Türkiye, Avrupa Birliği, Rusya ve Çin arasındaki ekonomik rekabet, giderek daha da kızışmaya başladı. Türkiye her ne kadar kendi ekonomik sıkıntılarıyla ciddi bir mücadele içinde olsa da, bu bölgedeki etkinliği AB, Rusya ve Çin gibi devlerin uykularını kaçırıyor. Nasıl korkmasınlar ki? Bundan tam bir asır öncesine kadar sınırlarımızın içindeki bu bölgede yer alan Bosna-Hersek, Makedonya, Sırbistan Kosova ve Arnavutluk,Ankara ile yakın temaslarını her dönem olduğu gibi bugün de sürdürüyor. Türkiye, Kosova’nın ticaret yaptığı ülkeler arasında ilk üç içinde. Keza, Türk inşaat şirketleri Sırbistan’da yirmiye yakın elektrik santrali inşa ediyor. Bunların tamamlanmasının ardından, bu santrallerin işletmelerini yine Türk firmalarınca yapılacak. Yaşanan son ekonomik krizde TL’ nin yüzde 40’a yakın değer yitirmesi, Ankara’nın yanı sıra Balkanlar’daki bu ülkeleri de yakından ilgilendirip kaygılandırıyor. Batı Balkanlarda en çok merak edilen, Türk yatırımlarının önümüzdeki dönem de devam edip etmeyeceği. Zira Türk yatırımları bölge ülkeleri için olmazsa olmaz. Keza Avrupa pazarlarını hedefleyen Türk firmaları için de Balkanların bu kesiminde bayrak göstermek son derece hayati. Türk üretim sektörümüzün gücü, ekonomimizin hızla ivme kazanabilen yapısı ve küresel ticari ilişkilerdeki deneyimimiz bölge ülkeleri için Türk firmalarını vazgeçilmez bir konuma getirdi. Küresel aktörler Rusya ve Çin, Balkanlar bağlamında da Türk ekonomisindeki gidişatı yakından takip eden ülkelerin başında geliyor. Zira bu bölgede en ufak bir geri adım, cephe kaybı Pekin ve Moskova’nın ekmeğine tere yağ sürmek gibi olacağından, anında boşlukları doldurmanın hevesi içindeler. Halen Çin bölgede; telekomünikasyon, köprü ve otoyol, Rusya da; enerji ve metalürji sektöründeki büyük yatırımlarıyla gövde gösterisi yapıyor. Çin ve Rusya’nın bölgede daha da etkin olacağı bir tablo AB çevrelerinde nasıl karşılanır, Brüksel tercihini Türkiye’den yana mı Pekin ve Moskova’dan yana mı kullanır bu kısmı şimdilik meçhul. Ancak görünen bir gerçek, 28 üye ülkeden oluşan hantal yapılı AB’nin son dönemde, Batı Balkanlar’daki enerji politikalarında daha etkin bir rol oynamak için, baştabirlik adayı Sırbistan olmak üzere tüm bu ülkelerle daha yakın temas içine girdiği de bilinen bir gerçek. Keza AB’nin lokomotiflerinden Fransa Cumhurbaşkanı EmmanuelMacron’un, Avrupa Parlamentosu’nda alenen Balkanlar’ın “Türkiye’ye veya Rusya’ya doğru yönelmesini istemediğini” ifade etmesi, AB’deki Türkiye korkusunu net biçimde gözler önüne serdi. Yine Avusturya Dışişleri Bakanı Kurz’ un, konuyu daha da farklı bir biçimde çarpıtıp, Türkiye ve Suudi Arabistan’ı aynı kefeye koyarak, “«sokak manzarasını değiştirmek amacıyla Saraybosna ve Priştine›de dışarıya örtünerek çıkmaları için kadınlara para ödendiği” iddiasında bulunması, bölgedeki Türk mevcudiyetinden korkunun hangi boyutlara ulaştığının bir göstergesidir. Keza Almanya da konuya benzer bir yaklaşım sergileyerek, “Türkiye›nin Batı Balkanların siyasi şekillendirilmesinde söz sahibi olma hakkını gördüğüne” vurgu yapılıyor. Almanya hükümeti, Sol Parti›nin soru önergesine verdiği yanıtta Arap ülkelerinin Kosova›daVahhabiliği yaymaya çalıştığını, Türkiye›nin de bölgede benzer konularda faal olduğuna dikkat çekildi. “Kadim dostlarımız!” Almanya Avusturya ve Fransa’dan gelen çatlak seslere inat, Türkiye en sıkıntılı döneminde bile, Balkanlar’daki ticari etkinliğine devam edip, bölgenin kalkınmasına olumlu katkılarını sürdürecektir.