Tarihte büyük savaşların yaşandığı, içinde barındırdığı farklı etnik ve dini unsurlar nedeniyle her an patlamaya hazır bir barut fıçısı olarak nitelendirilen Balkanlar, bu kez Makedonya'nın Kumanova kentindeki olaylar nedeniyle dünya kamuoyunun ilgisinin odağında. Ülkede 2002 yılında yapılan nüfus sayımına göre 105 bin nüfusa sahip olan ve büyük çoğunluğu Makedon olmak üzere Arnavut, Türk, Sırp, Roman ve diğer etnik gruplardan vatandaşların bir arada yaşadığı Kumanova, 2001 yılında Makedon ve Arnavut halkları arasında yaşanan çatışmaların "hortladığı" yorumlarına neden oldu. Hükümet karşıtı protestolar, muhalefet ile iktidar arasındaki "dinleme" krizi ve son olarak da ülkenin kuzeyindeki bir polis karakoluna düzenlenen baskınla kamuoyunun dikkatini üzerine çeken Makedonya, Kumanova'daki olayların ardından "acaba etnik çatışmalar yeniden mi başlayacak" yoksa "bu sadece sıradan bir polis operasyonu mu" tartışmalarının yaşanmasına neden oldu. Kimi çevreler siyasi bağlantıları olduğu iddiasında bulunsa da devlet yetkilileri, silahlı çatışmaya giren grubun suç şebekesinden ibaret olduğu konusunda ısrarcı. Bazı basın organları silahlı grubun Makedonya'daki Ulusal Kurtuluş Ordusu (UÇK) olduğunu, bazıları ise bunun sadece Makedonya'yı Türk Akımı'ndan vazgeçirmek amacıyla dış güçlerin organize ettiği bir olay olduğunu savunsa da Makedonyalı resmi makamlar, olayı gerçekleştirenleri ''devlet kurumlarına saldırı düzenlemek niyetinde olan bir grup'' olarak nitelendiriyor. "Beklenenin" aksine, ülkedeki Makedon ve Arnavut halkları arasında herhangi bir gerginlik yaşanmazken, biri Arnavut kökenli sekiz polisin hayatını kaybettiği bu olayın iki halkı birbirine kenetlediği görüldü. Saldırganların büyük çoğunluğunun yasa dışı yollarla Makedonya'ya girmiş Kosova vatandaşları olması da ilk etapta iki ülke ve iki halk arasındaki ilişkileri kötüleştireceği yönünde yorumlansa da yapılan sağduyulu açıklamalar olayın silahlı bir gruba, Makedonya polisinin sıradan bir müdahalesi seviyesinde kalmasını sağladı. Başta Kumanovalı vatandaşların yanı sıra ülkedeki uzmanlar da polisin "operasyon düzenleme şeklinin yanlış" olduğu yönünde hemfikir. Polisin sivilleri uyarmadan ve bölgeden tahliye etmeden operasyona başlayarak bir nevi sivilleri iki ateş arasında bırakması, birçok kesimin tepkisine neden oldu. Mayıs başından bu yana protestolarla sarsılan Makedonya'da 8'i polis 22 kişinin öldüğü operasyonun ardından İçişleri Bakanı Gordana Yankulovska, Ulaştırma ve İletişim Bakanı Mile Yanakiyevski ile Makedonya Güvenlik ve İstihbarat Kurumu (UBK) Müdürü Saşo Miyalkov görevlerinden istifa etti.