Mehmet Necati GÜNGÖR AKP, İstanbul seçiminin yenilenmesi için bastırıyor, ayak sürüyor ya; YSK evet dese bile, bunu istemeyecek olanların başında kim gelir dersiniz? Binali Yıldırım. Binali bey, seçimin yenilenmesi halinde aranın ne kadar açılacağını herkesten daha iyi hesaplar. Üstelik, seçim yorgunluğu ve yılgınlığını da yaşamışken… İmamoğlu tarafından yere serilmişken… Bir daha aynı maceraya girmek ister mi? Bu konuda aldığımız duyumlar, Binali beyin seçimin yenilenmesine soğuk baktığı yolunda. Zaten, baştan da istememişti; hatır belâsına böyle bir maceraya girişti. Meclis Başkanlığı gibi bir görev belediye seçimine feda edilir miydi, edildi işte. Yenilgiyi hazmedemeyince “Bu seçim murdar oldu” diye bir de herkesi güldüren bir söylemde bulundu. Binali Bey'e sormak isteriz: Üç bin oyla galibiyetini ilan ederken, seçimi murdar etmek isteyen kimdi? İmamoğlu, herkesin hayranlıkla izlediği o direnişi göstermeseydi, Binali Bey Anadolu Ajansının kumpasıyla seçimi kazanmış olurdu ki, asıl murdarlık orada! Bu seçim sırasında yapılanlar ve halâ yapılmakta olanlar şunu gösteriyor ki; vatandaşın zihninde önceki seçimlere de şüphe ile bakan yargılar oluştu. Sosyal medyada “İstanbul seçimi yenilenecekse öncekiler de yenilensin” şeklinde görüşler dillendiriliyor. Bu da, halkın seçim sistemine nasıl baktığını gösteriyor. Bu satırların yazıldığı saatlerde AKP’nin Başkan Yardımcısı, olağanüstü itiraz dilekçesini YSK’ya taktim ediyordu. Peki, bundan ne çıkar? Koskocaman bir hayal kırıklığı daha! Zira, Maltepe seçimlerinde kalan 94 sandığın tamamı AKP’ye yazılsa bile sonuç değişmiyor. Seçimin baştan beri tek galibi Ekrem İmamoğlu’dur. Kuvvetle muhtemeldir ki, YSK en hızlı şekilde ıslak verilere göre İmamoğlu’nun galibiyetini ilan edecek, İstanbul Seçim Kurulu da mazbatayı verecektir. AKP, seçimlerin yenilenmesinde ısrar ederek hem kendi geleceğini riske atıyor, hem ülkenin dış itibarına zarar veriyor. Çünkü, dünyanın gelişmiş ülkeleri bu seçimi istihza ile izliyor. Bu seçimin sonunda çıkacak fırtınayı ise tahmin etmek zor değil. Erdoğan, hem hükümeti hem parti yönetimini hallaç pamuğu gibi atarsa şaşırmayalım. Topun ağzında kimler yok ki… (Bu yazı 15 Nisan’da kaleme alınmıştır)