Mehmet Necati GÜNGÖR Sihirli sözcüğümüz “Beka”. TDK sözlüğündeki anlamı: Kalıcılık, ölmezlik. Tabii ki, söz konusu olan ülkenin bekası. Ama, herkes kendi bekasını düşünüyor. Bizim Erzurum’daki tabir gibi: “Herkes kendi Muhammed’ine ağlıyor.” Önümüzde yerel seçimler var. Bu seçimler, ülkenin bekasıyla yakından ilgili. Bu seçimler sonunda ya Saray gücüne güç katarak bir dört yıl daha başımızda kalacak, ya da büyükşehir belediyelerini kaybederek onarılmaz bir yara alıp siyaset ringinde düşüşe geçecek. Düşüşe geçerse ne olur? “Demokrasi kazanır” diyenler de var, “Parlamenter rejime dönüşün yolu açılır” diyenler de. Her zaman söyleriz: Siyaset, aynı zamanda aritmetiktir. Sonucunu aritmetik tayin eder. Kim fazla oy alırsa o gelir. Değişmeyen kural budur. Altını büyük harflerle bir daha çizelim: İKİ SEÇENEK VAR ; YA AKP YEREL SEÇİMLERDEN MÜHİM KAYIPLAR YAŞAMADAN, MEVCUDU MUHAFAZA EDEREK ÇIKACAK VE ÖNÜMÜZDEKİ 4 SENE İÇİNDE ERDOĞAN “TEK ADAM” YÖNETİMİNİ KALICI HALE GETİRMEK İÇİN HER ŞEYİ YAPACAK; YADA DA BÜYÜK ŞEHİRLERDE SARSICI MAĞLUBİYETLER ALACAK VE BU SONUÇ AKP’NİN ÇÖZÜLME SÜRECİ İÇİN BİR BAŞLANGIÇ OLACAK.. CUMHURİYET’E VE PARLAMENTER DEMOKRASİ’YE GERİ DÖNMEK İÇİN UMUTLARIMIZI CANLI TUTMAMIZ, AZMİMİZİ MUHAFAZA ETMEMİZ İÇİN BİR ENERJİ OLACAK !.. Ülkenin bekası adına yapılan Cumhur ittifakının yerel seçim bölümü, ittifakın küçük kanadının ayrılmasıyla çökmüş bulunuyor. MHP de kendi adaylarını çıkaracak. Bu, yerel seçimlerin sonuçları üzerinde fevkalâde etkili bir durum yaratabilir. Bu çöküşten kim yararlı çıkar diye sorulacak olursa, hemen muhalefetin üç partisinden söz edebiliriz. Büyük şehirlerde CHP, bazı şehirlerde İyi Parti, Güneydoğu’da HDP. Asıl önemli olan tabii ki İstanbul. İstanbul’u alan Türkiye’yi alır gerçeğini unutmayalım. Bu ikinci ihtimal ne yapınca mümkün olabilir ?.. İstanbul ve Ankara’yı AKP’den alıp İzmir’i de muhafaza etmek buna yeter aslında ama Mersin, Antalya ve Manisa gibi kazanmanın mümkün göründüğü büyük şehirleri de buna dahil etmek lazımdır.. Peki bu nasıl başarılır ? İstanbul’da liberal sağ seçmenden de oy alabilecek bir CHP adayının karşısında, ve de CHP’nin kalesi olan İzmir’de İyi Parti aday çıkarmayarak.. Karşılığında da, bir önceki seçim hile ile elinden alınmış olan Mansur Yavaş’ın Ankara’da İYİ PARTİ  adayı olması ve CHP’nin Ankara’da aday çıkarmaması  ile.. Peki İstanbul’da CHP’nin adayı kim olsa iyi olur ?.. Adı konuşulmaya başlanan Muharrem İnce en popüler aday adayı.. Fakat yakın bir mazi var; Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Cumhur İttifakı ile Millet ittifakının adayı Erdoğan ile yarıştı zaten, Erdoğan Cumhurbaşkanlığı için %50 oy aldı İstanbul’dan, İnce’ de %36,89.. Milletvekili oylamaları da yarım puan farklarla aynı; Cumhur İttifakı %50,68, Millet İttifakı %36,34.. Bu sonuç tam da “Görünen köy”.. Başka bir kılavuza ihtiyaç yok.. Her ne kadar bizce klasmana dahil olma potansiyeli taşımasa da, gönlünde İstanbul adaylığı yattığını belli eden Gürsel Tekin’i de konuşmuş olalım; Gürsel tekin CHP’nin parti oyu dışında bir oy getirme potansiyeline sahip değildir, hatta Muharrem İnce’nin oy potansiyelini yakalama ihtimali bile zayıftır.. Zaten kendisi de Kazanma ihtimali daha yüksek bir adayın karşısına çıkmaz, neticede “kazanamadığın hiçbir şeyi bölüşemezsin”.. Kim kaldı geriye, yukarıdaki “liberal sağ seçmenden oy getirecek” tanımına uygun kim var? Akla gelen ilk isim İLHAN KESİCİ.. İzninizle, seçimin matematiğini göz önünde tutarak bir grup aydının paylaştığı watsap grubunda yapılan analizi virgülüne dokunmadan veriyorum: “Kesici” ODTÜ Ülkü Ocakları”nın kurucu başkanıdır ve 1969’da Alparslan Türkeş’e ODTÜ’de konferans verdirmiş biridir.. Bu Ülkücüler tarafından bilinmektedir.. Devlette ve siyasette itibarlı ve zengin bir maziye sahiptir. Halkın tanıyıp beğendiği bir isimdir. Medyanın ciddi konularda misafir edip röportajlar yapmayı tercih ettiği bir isimdir. Yakınlığı sebebiyle “Demirel’in adamı” diye anılacak kadar liberal sağ seçmen üzerinde tesirlidir..  Tabir yerindeyse bu adaylık için de “BİÇİLMİŞ KAFTAN”dır.. Şimdi KESİCİ’nin adaylığını da sayılarla sunalım, bu öngörümüzün altını sayılarla, verilerle dolduralım ki, ayakları yere basmayan, “uçuk” bir öneri olmadığı görülsün.. Bir; KESİCİ %36,34 Millet İttifakı oyundan oy kaçırmaz, en az tamamını alır.. CHP oylarının kaçabileceği bir yer zaten söz konusu değildir. İYİ PARTİ aday çıkarmaz ise onun oylarının da firesiz dahil olacağı bir isimdir. DYP’nin o az miktardaki oylarının da tapulu sahibi olur. Saadet’in de o az miktardaki oyundan fire verme ihtimali yok gibidir, yada yok denecek kadar az olur.. Ki zaten kendi de az oyların.. İki; AKP’den kaçmaya yer arayan seçmenin tercih edeceği bir rakip adaydır.. Öncelikle AKP’den bir sebeple kaçmak isteyen oyların yeni adres için ilk kriteri AKP’yi mağlup edebilecek bir aday olmasıdır, İstanbul için kazanmaya yakın görünen tek parti CHP’dir.. Bir diğer tercih sebebi de siyaseten yakın bulmaktır.. AKP’den kaçacak oylar için CHP çok gerilerde kalacak bir durumda olsa da, MHP’nin adayı yok, İYİ PARTİ’nin de adayı yok sayıyoruz, CHP bir mecburiyet olarak durmakta.. Ve işte tam burada KESİCİ’nin siyasi yelpazenin “sağ”ından gelme bir isim olması CANKURTARAN SİMİDİ gibi duruyor. Yani, KESİCİ AKP’den kaçacak oyların onda dokuzuna adres olma potansiyeline sahip olur.. Peki AKP’den ne kadar oy kaçar ? İşte “bilinmez” olan ve seçimin kaderini belirleyecek olan cevap budur !.. Ve fakat bunu ancak seçimden sonra görmüş olacağız.. Biz tabii ki bu kaçışın yeterli oranda olmasını umut ediyoruz.. Ama akılla baktığımızda, AKP seçmeninin tercih sebeplerindeki bağnazlığa ve muhakeme yetersizliğine baktığımızda, bu uzaklaşanların çok fazla olacağını söylemek mümkün görünmüyor maalesef.. Yine de son yaşananlardan (döviz, papaz, fiyatların patlaması, geçimin zorlaşması vb.) sonra AKP’nin %5 ile %10 arasında seyredecek bir oy kaybını öngörmek mümkün.. Şimdi bir ‘canlandırma’ yapalım; AKP’den iyi ihtimal ile %10 oy kaçmış olsa, tamamına yakını yukarıda saydığımız sebeplerle CHP adayı KESİCİ’ye gelmiş olsa, AKP %50’den %40’a düşerken KESİCİ’li CHP %36’dan %46’ya çıkar.. AKP’den %5 oy kaçıp tamamı KESİCİ’ye gelirse, AKP adayı %50’den %45’e düşer, KESİCİ ile CHP %36’dan %41’e çıkar.. BU DA YETMEZ, İŞTE TAM BURADA KESİCİ’NİN KİŞİSEL OY POTANSİYELİ DEVREYE GİRER.. KESİCİ’nin sandığa gitmeyen “Liberal sağ seçmen”i sandığa çekme ihtimali ÇOK KUVVETLİDİR.. İstanbul için son seçimde sandığa gitmeyen seçmen %12.. Bunun %2’sinin zorunlu sebeplerle seçime katılamadığını, gelecek seçimde de bu oranda zorunlu sebeplerle katılamayanların olacağını varsayarsak, GERİYE BİR %10 SEÇMEN KALIR.. VE BUNUN ONDA DOKUZU LİBERAL SAĞ SEÇMENDİR.. (Bunun böyle olduğu geçmişten bu yana seçim analizi yapan anketçilerin ve siyaset yazarlarının tekrarla beyanlarından bilinen ve kabul edilen bir gerçektir..) Bu demektir ki; Bu %9 seçmenin tamamı sandığa gelse, tamamı KESİCİ’ye oy verir ve KESİCİ’nin %41’de kalan oyu %50 olur.. Gelir mi tamamı? Zayıf ihtimal ama olmaz da değil, bu çok mühim bir fırsattır o potansiyel seçmen için. Yaşadıkları şehirde, partili irtibatlar üzerinden bir şekilde ulaşabilecekleri, sorunlarına çözüm isteyebilecekleri bir Belediye Başkanı olması, “Kırk yılda bir” dedikleri türden bir fırsattır.. Bunu kaçırmak istememeleri gayet tabii olacaktır.. Yine de bu iyimserliği bir yana bırakacak olursak bile, “KESİCİ” İSMİ BU SEÇMENİN YARISINI HAVADA KARADA SANDIĞA ÇEKECEKTİR !” Kesici anamdan değil, babamdan değil. Yani öyle bir bağım yok. Doğruyu ifıde etmek gerekirse Cumhuriyet’e ve Parlamenter Demokrasi’ye geri dönebilmek için “KÖPRÜDEN ÖNCE SON ÇIKIŞ” olabilir bu yerel seçimler.. Bu da İlhan Kesici gibi bir adayla olabilir.” Yazı uzun oldu. Uzun işlerin ifadesi kısa olmuyor.