“Türk tipi” olacağına göre, beklentiler de bize özgü olacak demektir. Amerikan tipi başkanlık olmayacağı belli. Çünkü orada adalet var, özgürlük var, itiraz kültürü var. Başkana kök söktüren çift meclis var. İki turlu dar bölge seçim sistemi var. Yani, al kalemi eline, istediğini yaz listene durumu yok. Ciddi bir sistem. Geçen gün eski ülkücü, eski bakan Halil Şıvgın da bir programda savundu. “AKP’ye kur mu yapıyor” söylentilerine muhatap olma pahasına… ABD tipi başkanlık ciddi bir sistem. İstikrar ve yargı bağımsızlığı, çift meclis, seçim sistemi yönleriyle vaktiyle biz de savunduk. Başkan, halkına yalan söylerse ne olur, misal? Büyük suç! Bunu Clinton’a yönelik Monica Levinski soruşturmasında gördük. Amerika’nın en başarılı başkanlarından birisiydi. Özellikle ekonomi ve sağlık konusundaki başarıları hep konuşuldu. Beyaz Saray stajyeri Monica ile ilişkisi ise soruşturma konusu oldu. Neredeyse başkanlığı düşürülüyordu. Monica ile ilişkisi “özel” addedildi. Ama, yalan söylemesi “genel” idi. Başkanlıktan azil davası bu ilişki nedeniyle değil, bu ilişkisi hakkında halkına yalan söylediği içindi. Soruşturma sırasında O’nun ağlamaklı halini görüntülerden izledik. Çaresizdi. Neredeyse koltuğunu kaybedecekti. Uzatmayalım; sonunda bu soruşturmadan kendisini başkanlıktan edecek bir sonuç çıkmadı, süresini tamamlayıncaya kadar daha uslu bir başkan olarak yoluna devam etti. Demek ki o sistemde halkına yalan söyleyen bir politikacı tutunamıyor, koltuğunu kaybediyor. Bu bize uymaz. “Yalandan kim ölmüş yani?” Türk tipi başkanlık isteyenlerin beklentilerine bakalım: Birinci isteyeni belli. O, fiili durumunun hukukileşmesin istiyor. Daha çok yetkili, daha çok etkili  olmak istediği belli. İkincisi,  Binali bey;  O da biran önce Meclis’e gelsin, referandum sayısını bulamasın, ben de bu şen şakrak halimle Başbakanlığa devam edeyim diyordur zahir. Bahçeli’nin ne beklediğini ise halâ anlayabilmiş değiliz. CHP, parlamenter sistemin güçlendirilmesini isterken Başkanlığa “zinhar” şerhini koyuyor. Başkanlık sisteminden bir de Kürt vatandaşlarımızın beklentileri varmış meğer. Onu da Kürt kökenli bir gazeteciden öğrenmiş olduk. Geçen gün tartışma programlarının birinde topa girdi. Dedi ki; “eyalet olsun, gerekirse federasyon da olsun. Ancak böyle bir sistemle Kürtler özgürlüklerine kavuşabilir.” O’nun istediği Türk tipi değil, Amerikan tipi başkanlık. Eyalet olsun, federasyon olsun, Kürtlerle ortaklık kurulsun istiyor. Halbuki Kürtler ortak değil, bu milletin asli unsuru. Ama beyimiz halâ aynı kafada, farklı bir beklentide. Bu durumda başkanlık gelir mi, gelirse nasıl gelir. Orası halâ muğlak (belirsiz). Gelme ihtimali kadar, gelmeme ihtimali de var. Bahçeli’nin o günkü ruh haline bağlı.