İstanbul - DİSK Genel Başkanı Kani Beko, grev uygulamalarının "Anayasal güvence" altında olduğuna dikkat çekerek, "Grev tehdit değil haktır" dedi. Beko, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Uluslararası Yatırımcılar Derneği'nin (YASED) dünkü toplantısında yaptığı konuşmadaki, "Grev tehdidi olan yere OHAL'den istifade ile anında müdahale ediyoruz. Diyoruz ki hayır, burada greve müsaade etmiyoruz, çünkü iş dünyamızı sarsamazsınız. Bunun için kullanıyoruz" sözlerine ilişkin olarak, DİSK Yönetim Kurulu adına bir açıklama yaptı. Beko açıklamasında, "AKP iktidarı döneminde 13, OHAL döneminde 5 grev 'milli güvenliği, genel sağlığı veya finansal istikrarı bozucu' olduğu gibi gerekçelerle ertelenmiş aslında yasaklanmıştır... Cumhurbaşkanı tarafından 'tehdit' olarak tanımlanan grev 1961 Anayasasından beri bir hak olarak Anayasa'da yerini almaktadır. Günümüzde de Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 54'üncü maddesi grev hakkını güvence altına almaktadır" dedi ve şöyle devam etti: "Anayasanın 120. maddesine göre OHAL 'şiddet olaylarının yaygınlaşması ve kamu düzeninin ciddî şekilde bozulması sebepleriyle' ilan edilebilir. Anayasanın 121. maddesine göre ise OHAL ile ilgili Kanun Hükmünde Kararnameler olağanüstü halin gerekli gördüğü konularda çıkarılabilir. "Hükümet OHAL döneminde de bu anayasal kurallarla bağlıdır. Öte yandan Olağanüstü Hal Kanunu da hükümete grev erteleme/yasaklama yetkisi vermemektedir. "667 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'de açıkça belirtildiği gibi OHAL'in amacı 'darbe teşebbüsü ve terörle mücadele çerçevesinde alınması zaruri olan tedbirler ile bunlara ilişkin usul ve esasları belirlemektir.' Grev hakkının bu kapsamda değerlendirilmesi hukuka ve anayasaya açıkça aykırıdır. "Başbakan Binali Yıldırım başta olmak üzere ülkeyi yönetenler 'OHAL'in millete karşı ilan edilmediğini' defalarca iddia etmişlerdir. "Bugün ülke yurttaşlarının en az üçte ikisi ücret gelirleriyle yaşarken, ücretlilerin en önemli ve anayasal hak arama aracı olan grev hakkı yok sayılmakta ve 'tehdit' olarak tanımlanmaktadır. "Yurttaşların üçte ikisinin temel bir hakkı 'tehdit' olarak görülüp engellenirken, 'OHAL'in millete karşı ilan edilmediği' iddiası çürütülmektedir. "Tıpkı darbeyle uzaktan yakından ilişkisi olmayan on binlerce emekçinin kamu görevinden ihraç edilmesi ve binlerce belediye işçisinin iş sözleşmelerinin askıya alınması örneklerinde olduğu gibi, grev hakkına ilişkin bANKARA, (DHA) Adalet Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada,  15 Temmuz 2016'da FETÖ/PDY örgütüne mensup teröristlerce yapılan darbe girişimi soruşturmaları kapsamında bugüne kadar 169 bin 13 şüpheli hakkında işlem yapıldığı ve  toplam 50 bin 510 şüphelinin tutuklandığı belirtildi.. 15 Temmuz 2016'da FETÖ/PDY örgütüne mensup teröristlerce yapılan darbe girişimi soruşturmaları kapsamında bugüne kadar; 169 bin 13 şüpheli hakkında işlem yapıldı. Ayrıca soruşturmalar kapsamında; 169 general, 7 bin 98 albay ve alt rütbeler, 8 bin 815 emniyet mensubu, 24 vali, 73 vali yardımcısı, 116 kaymakam ve 31 bin 784 diğer şüpheli olmak üzere toplam 50 bin 510 şüpheli tutuklandı. 3 bin 46 asker, 5 bin 24 polis, 9 vali, 27 vali yardımcısı, 73 kaymakam, 39 bin 41 diğer şüpheli olmak üzere 48 bin 439 kişi hakkında ise soruşturmalar kapsamında Adli Kontrol kararı verildi. Ayrıca, 10 bin 33 kişi savcılıktan, 33 bin 371 kişi de kolluk kuvvetlerinden olmak üzere 43 bin 404 kişi serbest kaldı. 152 asker, 392 polis, 3 vali yardımcısı 9 kaymakam, 7 bin 266 diğer şüpheli olmak üzere 8 bin 87 kişi hakkında yakalama kararı bulunduğu belirtildi. Yargı mensuplarından, adli ve idari yargıda görevli 2 bin 280 hakim ve cumhuriyet savcısı ile Yargıtay'da görevli 105 üye, Danıştay'da görevli 41 üye, Anayasa Mahkemesi'nde görevli 2 üye, HSYK'da görevli 3 üye olmak üzere toplam 2 bin 431 kişi tutuklandı. Adli ve idari yargıda hakkında işlem yapılan 4 bin 469 kişiden 1216'sına adli kontrol verilirken, 88'i savcılık, 409'u kolluktan kuvvetleri tarafından serbest bırakıldı. Adli ve idari yargıda görevli 234, Danıştay'da görevli 5, Yargıtay'da görevli 26 kişi olmak üzere toplam 265 kişi hakkında yakalama kararı bulunduğu öğrenildi. son değerlendirmeler de bir kez daha OHAL'in devlete değil emekçilere karşı kullanıldığını ortaya koymaktadır.