Mehmet Necati GÜNGÖR Habertürk tv’de Didem Arslan’ın sunduğu programda İstanbul’un CHP’li Belediye Başkan adayı Ekrem İmamoğlu’nu izledim. Peşin peşin şunu söyleyebilirim: Ben bu başkanı sevdim. Hem de çok sevdim. İstanbul’da oy kullanacak olsam, oyumu tereddütsüz İmamoğlu için kullanırım. Kişilik olarak çok sempatik, güler yüzlü, sevecen ve güven veren bir insan. Beylikdüzü ilçesinde çok iyi bir belediyecilik örneği sunmuş, başarılı bir başkan olarak çıkıyor halkın karşısına. Daha büyük hedefler gözeterek. İstanbul’u bir dünya kenti yapma hevesiyle koyuluyor işe. İlk tespiti İstanbul’un trafik sorunu. İlk hedef, bu mega kentin trafik sorununu çözmek. İşi ehline vereceğini, halkla bütünleşerek hizmet üreteceğini anlıyoruz. Milli ve manevi duyguları yüksek bir şahsiyet. Bütün inançlara, etnisitelere saygılı. Dürüstlüğünden zerrece endişemiz olmayacak. Soyadı İmamoğlu ya; ben bu mülakatı izledikten sonra “uydum imama” diyebilirim. İmamoğlu elbette imam değil. Bunu mecaz olarak ifade ettim. Ama, peşinden gidilebilecek, güvenilecek bir başkan imajı çizdi. En önemli cümlesi şuydu bana göre; “Bizim ittifakımız İstanbul halkıyla olacak.” Yani, şucu bucu diye kimseyi dışlamayan bir ittifak olacak. Günde 20 kilometreyi dolaşıp halkla birebir temas kurmayı öngören bir enerji ile işe başlıyor İmamoğlu. Uçuk projelere değil, gerçekçi projelere imza atmak niyetiyle. Meselâ kanal projesini konuşmaya değer bile bulmadığını anladık. İstanbul’un bu kadar sorunu varken, bu kanal projesi de nereden çıkıyor sorusunu biz de soruyoruz kendi kendimize. İstanbul’da oturmuyoruz, orada yaşamıyoruz ama, İstanbul hepimizin gözbebeği. Oradaki her yenilik bizi oturduğumuz yerden mutlu edecek, göğsümüzü kabartacak. İstanbul’a bu vasıfları taşıyan bir başkan adayı izledim Didem hanımefendinin programında. Yolu açık olsun. Seçilmesi ve başarıları için duacıyız. Evet, bu imama uyulur.

Oy hakkı kul hakkına dönüşür mü?

Demokrasilerde oy hakkı kutsal bir haktır. Oyumuzla bizi yönetecek olan iktidarları işbaşına getiririz. Oylarımızla vekillerimizi seçeriz bizi temsil etsinler diye. Bu hakkın kul hakkına dönüşmesi mümkün müdür? Oy hakkını kötüye kullanırsanız, bilinçsiz oy kullanırsanız, kısır çıkarlarınız için oyunuzu sandığa atarsanız elbette bu kul hakkına girer. Sizin verdiğiniz oylarla işbaşına gelenler halka zulmederlerse, Vergilerini çarçur ederlerse, Devlet hazinesinden yol bulurlarsa, Elbette bu kul hakkına girer. Çoğunluk her zaman doğruyu bulmayabilir. Yanılabilir, aldatılabilir. Bu durumda verilen oyların nasıl kul hakkına dönüştüğünü anlamak için yönetilme tarzımıza bakarız. Memnunsak, o iktidarı işbaşına getiren çoğunluğa teşekkür ederiz. Değilsek, onun oylarıyla çektiğimiz çileleri, ceremeleri onun boynuna yükleriz. İşte bu kul hakkıdır. Oy hakkının, kul hakkına dönüştüğü durumdur.