Mehmet Necati GÜNGÖR Birisi “hiç dolandırılmadım, beni dolandıracak adam anasından doğmadı” diyenlere şöyle bir bıyıkaltı güler geçerim. Çok az dolandırılmamış insan vardır inancındayım. Özellikle de eğitimli insanlar dolandırılıyor. İyi ahlâklı insanlar dolandırılıyor. Önyargısı olmayan insanlar dolandırılıyor. Ne yalan söyleyeyim, ben de dolandırıldım. Ama öyle “eğitimli insanım” diye tafra atmak istemem. Bu, ayıp birşey. Rahmetli Cihat Baban, 12 Eylül döneminde benim bakanımdı. Kültür Bakanlığı’nda O’nun basın danışmanlığını yapmıştım. Rahmet içinde olsun, çok değerli bir insandı. Eğitimliydi, kültürlüydü, öyle önyargılı bakışları olmayan bir bakışın sahibiydi. Bir gün bana demişti ki: “Sence büyük adam kimdir?” “Atatürk” diyecek oldum, sonra dönemin istismar unsuru olduğunu hatırlayarak adını vermekten utandım, sustum. Sonra dedi ki: “Büyük adam kimdir biliyor musun? İster doktor, ister mühendis, ister politikacı, ister çöpçü, ister hizmetçi, ister aşçı, ister garson. İşini en iyi yapan insan büyük adamdır.” Bu söz hiç aklımdan çıkmadı. O yüzden tevazu benim ilk hecem oldu. O yüzden öyle yükseklerden bakışlarım da, uçuşlarım da olmadı. Evet, itiraf ediyorum, ben de dolandırıldım. İnternet fenomeniyim. Gelen maillerden birisinde 21 dilde tercüme yapan kulaklık pazarlanıyordu. Çok hoşuma gitmişti. Ne güzel Çin, Japon, İngiliz, Fransız demeden bütün yabancılarla konuşabilecektim. Hemen sipariş verdim. Gele gele ne geldi biliyor musunuz? Çöp kutusunun bile kabul etmeyeceği naylon bir kulaklık. Tabii hiç kullanmadım. Dolandırıcıların çok zeki, ancak çok ahlâksız olduklarına bir kere daha inandım. Siyasetin dolandırıcıları da böyle. Bizi kandırıp kandırıp oylarımızı alıyorlar, sonra bildiklerini okuyorlar.