HABER VE FOTOĞRAFLAR / NAZ AKMAN (ANKARA) - Yazar Halil Bezmen’in “Ben Sultan Abdülhamid Han” isimli yeni kitabı Gökyay Vakfı Satranç Müzesi’nde tanıtıldı. Bezmen’in, Osmanlı’nın ilk kadın hakları savunucusu Emine Semiye’nin hikayesinin konuşulduğu söyleşide, Sultan Abdülhamid’in bilinmeyen yönleri de kitap severlerle paylaşıldı. Gökyay Vakfı Satranç Müzesi’nde gerçekleştirilen yazar Halil Bezmen’in, “Ben Sultan Abdülhamid Han İmza Günü ve Söyleşi” etkinliğinde edebiyattaki kadın ve erkek ilişkileri konuşuldu. Sultan Abdülhamit’i kadın gözüyle anlatan Bezmen, dönemin bilinmeyen yönlerini hayal gücüyle doldurduğunu söyledi. Etkinliği özellikle 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde gerçekleştirdiklerini ifade eden Bezmen, “Kitabı kadınlar için yazdım, kadın gibi düşünmeye çalıştım. Abdülhamid Han’ı kadın gözüyle anlattım ve onun kadın problemlerini yazdım. Hangi erkeğin kadın problemi olmaz? İsterse padişah olsun… Her erkeğin en önemli sorunu kadındır. Erkeğin kadınla eşitsizliğe karşı mücadelesi, romanın içinde devamlı karşınıza çıkıyor” dedi. “Abdülhamid benim kitabımda ne Ulu Hakan ne de Kızıl Sultan, sadece kadın gözüyle anlattığım biri” diyen Bezmen, edebiyatçı olmadığını aksine sahne sanatçısı olduğunu vurguladı. Bezmen, “Edebiyat denilen Dostoyevski'yse bugün artık sıkıcı. Ben edebiyatçı değilim. Ben sahne sanatçısı, hoş zaman geçiricisi gibi bir şeyim. Benim görevim okura hoş zaman geçirtmek. Arkadaşlarıma 'kitabı bitirdin mi' diye sorarım 'beğendin mi' diye değil. Bitirirler de kitaplarımı. Amacı doğru belirlemek lazım” diye konuştu. “Kitabın rakibi, televizyon ve sinema” Her sene bir kitap yayınlamaya gayret gösterdiğini dile getiren Yazar Bezmen, Abdülhamid’i iki yılda tamamladığını ve tarihi roman yerine psikolojik durumları analiz etmeye çalıştığını vurguladı. Teknolojik çağda kitap okuma alışkanlıklarının yitirildiğine de değinen Bezmen, “İnsanların zamanının kalmadığını düşünüyorum. Bu nedenle kitaplarımda her sayfada muhakkak bir hareket olması lazım. Kitabın rakibi öbür kitap değil, kitabın rakibi televizyon ve sinema. Sahneler saniyede değişiyor. Kitabın da hızlanması lazım. Tolstoy'un yaptığı gibi 800 sayfa falan yazamazsınız artık. Ne söyleyeceksen iki paragrafta bitirmen lazım. Aksi takdirde kitabı 30. sayfada bırakıyorlar. Demek ki yazarlar yanlış bir şey yapıyor, zamana uymuyor” diye konuştu. Bezmen dönemin padişahı Abdülhamid’e ilişkin şöyle konuştu: “Abdülhamid çok kurnaz ve çok da çalışkan biri. Sabah namazıyla kalkar, masaya oturur, günde 10-11 saat çalışırmış. Kitapta bildiğimiz bir padişah portresi yok. Genel müdür gibi bir adam var. Abdülhamid’in padişahlığı profesyonel bir padişahlık... Kitaptaki padişah, insan olarak var. Abdülhamid politikanın ağbabası, bütün dünyaya oynamış. Abdülhamid'in durumu çok daha zor. Padişah daha ne olacak, o kendisine güvenmezse kim güvenecek. Ancak kadın problemi padişahta da var. 'Para bitti, karı gitti' denilir. Para bitince herkes gidiyor. Dünya erkek dünyası olduğu için hemen kadına bir pislik atarız. Halbuki bütün bu seksist düşünceler kadınla değil, insanlıkla ilgilidir. Romancı için bilgi olmaması pratiktir. Tarihi daha rahat roman haline getirebilirsiniz. “Aşk tek eşli hayatın sıkıcılığını gizlemek için icat edilmiş bir hayaldir” Adbülhamid'in dışında romanımda yer alan Osmanlı İmparatorluğu'nun değişik bölgelerinde eğitimcilik yapmış, ilk Türk kadın yazarlardan ve kadın hakları savunucusu Emine Semiye bu nedenle hoşuma gidiyor. Semiye hakkında bilinen çok az şey var. Dönemin çerçevesini çizip bilinmeyenleri hayal gücümle dolduruyorum. Aşk tek eşli hayatın sıkıcılığını gizlemek için icat edilmiş bir hayaldir. Abdülhamid'in aşk hayatıyla ilgili de tarihte bir bilgi bulamazsın. Çünkü Türk prensip itibariyle böyle bir şey yazmaz, belgesi yoktur konuşması da olmaz. Buradaki boşluğu da yazar doldurur. Bu nedenle de romanımı yayınlayacak yayıncı bulamadım. 'Haremdeki kadınlarım çoğaldıkça yalnızlığım da arttı' diyor mesela. Yayıncılar tepki gösteriyor; 'Bizim bildiğimiz padişahlar böyle değil' diyorlar. Abdülhamid Han şu anda yönetimde olsaydı, aptala dönerdi zavallı. Dünya hızla değişiyor. Bugün problemler daha büyük ama imkanlar daha çok. Bu nedenle Abdülhamid'in işi o zaman daha zordu. Abdülhamid bugün burada olsaydı ilk sözü ise, 'Çok ileri gittiniz çocuklar, baya ilerlemişsiniz' derdi. 'Boğaza köprü yapmayı düşünüyordum siz üç tane yapmışsınız dördüncüsü de yolda' diye devam ederdi.”
Editör: TE Bilisim