ANKARA- Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nazmi Bilgin, Türkiye'nin sandığa giderken kat sayısı artarak tırmanan siyasetteki ötekileştirme ve kutuplaştırıcı mesajlarla, toplumun tehlikeli şekilde gerildiğini söyledi. Bilgin, gerilim siyasetinin medyaya da yansıyan ciddi ve kötü etkileri olduğunu belirtti. Gazeteciler Cemiyeti Özgürlük için Basın (ÖiB) programı kapsamında Şubat 2019 dönemi raporuna ilişkin yaptığı yazılı açıklamada, Bilgin çoğulculuğun her ülkede olduğu gibi Türk medyası için de yaşamsal önemde olduğunu hatırlatarak, ülkedeki siyasal ortam ve medya sahipliği konusundaki gelişmelerin ardından giderek artan bir oranda “tek sesliliğin” tırmandığını ve buna paralel olarak da tirajların ciddi şekilde gerilediğini vurguladı. Bilgin son çalışmalara yönelik tabloda yaygın Türk basınının toplam tirajının iki milyon seviyesine kadar gerilediği ve düşüşün devam etmekte olduğuna dikkat çeken Bilgin, “Sadece birkaç yıl öncesine kadar, bir gazetemizin tirajının bir milyona yaklaştığı ve zaman zaman da aştığını hatırlatarak, bugün gözlenen düşüşün mevcut durumun ciddiyetini daha iyi anlatacağını söyledi. Bilgin, “Medyadaki tek seslilik bu durumun ana sebebidir” dedi. Basın ve ifade özgürlüğünün sadece medya mensupları açısından değil, bilhassa halkın anayasanın teminatı altındaki bilgilenme hakkı açısından da önemli olduğunu bu durumun hukukun üstünlüğü ile birlikte demokrasinin ana direklerinden olduğunu hatırlatan Başkan Bilgin,“Biz yaşanılan tüm zorluklara rağmen gazetecilik mesleğinin yeniden halkın haber alma hakkı çerçevesinde görevini yerine getirebilecek imkân ve ortama kavuşacağına, böylelikle Türkiye’nin demokrasisini ileriye taşıması açısından çok önemli rolünü yerine getirmeye devam edeceğine inanıyoruz” ifadesini kullandı. Yabancı medya mensuplarına yönelik akreditasyon uygulamasının Türkiye’deki özgürlük ortamı konusunda yurt dışında endişelerin doğmasına neden olduğunu hatırlatan Bilgin, yabancı basının daha fazla ve serbest olarak Türkiye’de faaliyet göstermesinin hem ülkenin tanıtımına hem de uluslararası çıkarlarının dünyada daha iyi duyulmasına katkı yapacağını, açıklıktan korkulmaması gerektiğini de kaydetti. Türkiye’nin sıkıntılı günleri geride bırakması gerektiği konusundaki ısrarlarını seslendirmeyi sürdüreceklerini kaydeden Bilgin, devamla, “ÖiB Şubat dönemi raporunda detaylarıyla aktarıldığı üzere Cumhuriyet’in yönetim ve yazar kadrosuna yönelik hapis cezalarına ilişkin istinafta onama kararı verilmesinin farklı kesimlerde rahatsızlık yarattığını belirterek, Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit’in de ifade ettiği gibi hak kayıplarına neden olmayacak çözüm yollarına ihtiyaç duyulduğunu bildirdi. Gazetecilik mesleğini icra ettikleri için yani sadece yazıp, çizdikleri gerekçesiyle ağır suçlamalarla yargılanmaları dolayısıyla Türkiye’nin zarar görebileceğine de dikkat çeken Bilgin, ifade ve basın özgürlüğü kapsamında değerlendirilebilecek bazı haber, yazı, karikatür veya sosyal medya paylaşımları nedeniyle suç dosyaları oluşturulması, yargıya güven duyulması konusunda da ciddi sıkıntı yarattığını dile getirdi. Gazeteciler aleyhine tutuklu yargılama ve hapis cezaları kararları verilmesi nedeniyle uluslararası arenada Türkiye’nin demokratik gelişimine ilişkin tartışmaya zemin hazırladığını söyleyen Bilgin, Şubat ayı sonu itibarıyla cezaevlerinde 77’si tutuklu, 51’i hükümlü olmak üzere toplam 138 gazetecinin bulunduğunu açıkladı. Gazetecilerin yanı sıra sivil toplum örgütleri temsilcileri hakkında da benzeri yargılamaların sürdüğünü anımsatan Bilgin, “Son olarak İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın kimi sanatçı bazısı sivil toplum veya meslek örgütü temsilcisi olan 16 kişi hakkında Gezi protestoları nedeniyle iddianame hazırlanması, Şubat ayı raporuna uluslararası kuruluşlardan gelen tepkileriyle birlikte yansımıştır. İfade özgürlüğü alanında Şubat ayında ‘Cumhurbaşkanı’na hakaret’ davaları kapsamında vatandaşlar aleyhine hapis ve para cezaları verildiği de görülmektedir. Bu davalarda her yaştan, her meslekten vatandaşlar hakim karşısına çıkmaktadır” diye konuştu. Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Bilgin, Şubat ayı raporunda medya sektöründe işten çıkarma ve baskıyla istifa süreçlerine ilişkin de çok sayıda gelişme izlendiğini açıklarken, “Bu konuda pek çok örnek raporda yer aldı. Türkiye Futbol Federasyonu’nun (TFF), Katar merkezli şirket beIN Sports ile imzaladığı anlaşma kamuoyunda soru işaretleri yaratırken, Sporx haber sitesi Genel Yayın Yönetmeni Tahir Kum’un işine de bu anlaşmayı eleştirdiği için son verildiği bildirildi. Demirören Medya Grubu bünyesinde Dream TV, Radyo D ve CNN Türk Radyo’nun Yayın Yönetmeni Şafak Ongan görevinden alınırken; Demirören TV (Kanal D) Finansal İşler Müdürü Yeliz Kalafat’ın işinden ayrıldığı duyuruldu” dedi. Gazetecilik mesleğine yönelik engelleme araçlarından birisi olan “akreditasyon” gerekçesiyle Şubat ayı sonunda Türkiye’nin yurtdışında çokça tartışıldığını açıklayan Bilgin, “Akreditasyon uygulamasından son olarak yabancı meslektaşlarımız da etkilenmiştir. İstanbul’da Dolmabahçe Cumhurbaşkanlığı Çalışma Ofisi’nde yapılan AB-Türkiye Yüksek Düzeyli Ekonomik Diyalog Toplantısı’na 2019 yılı için geçerli basın kartları olmadığı gerekçesiyle bazı yabancı gazeteciler alınmamıştır. Bu durum Türkiye’nin AB yolundaki ilerleyişine ilişkin haberler yapılması yerine ‘basın özgürlüğü ihlali’ açısı konusunda tartışılmasına yol açmıştır. Bunun yanı sıra sadece yabancı gazeteciler değil Aralık ayında yayımlanan Basın Kartları Yönetmeliği kapsamında pek çok meslektaşımız da kartlarının yenilenip yenilenmeyeceği kaygısını yaşamaktadır” diye konuştu. Bilgin, ÖiB raporunda RTÜK’ün yargı kararları uyarınca aldığı çok sayıda yayın yasaklarına yer verildiğini de sözlerine ekledi. ÖiB Şubat 2019 raporuna ve geçmiş aylara ilişkin raporlara ise, www.gazetecilercemiyeti.org.tr ve www.pressforfreedom.org internet adreslerinden ulaşabilirsiniz.
Editör: TE Bilisim