Gazeteciler Cemiyeti Basın Evi’nde Mülteciler konuşuldu

Gazeteciler Cemiyeti ve Avrupa Birliği ortak finansmanıyla, diplomasi muhabirlerinin mesleki bağlarını ve hareketliliklerini güçlendirmeyi hedefleyen “AB-Türkiye Medya Köprüleri Projesi, AB Günleri” kapsamında, Basın Evi’nde “AB-Türkiye Bağlamında Mülteciler ve Sağlık” söyleşisi yapıldı. Etkinliğin konuşmacıları, ECHO Program Yöneticisi Dündar Yahnici ve Başkent Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Lale Şıvgın Dündar oldu

SULTAN YAVUZ- Gazeteciler Cemiyeti’nin Avrupa Birliği ile ortak yürüttüğü “AB Türkiye Medya Köprüleri Projesi, AB Günleri” kapsamında, Basın Evi’nde AB-Türkiye Bağlamında Mülteciler ve Sağlık” konulu söyleşi yapıldı. Söyleşinin konukları, İnsani Yardım Araçlarıyla STK ve BM Ajanslarına Destek (ECHO) Programı Yöneticisi Dündar Yahnici ve Başkent Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Lale Şıvgın Dündar oldu. [caption id="attachment_178470" align="alignright" width="312"] M4D Proje Koordinatörü Yusuf Kanlı[/caption] Etkinliğin açılış konuşmasını yapan “Demokrasi için Medya/Medya için Demokrasi (M4D) Proje Koordinatörü Yusuf Kanlı, göç ve mültecilik meselesinin çok önemli ve zor bir konu olduğunu belirterek, bu tarihi günde konuşulmasının ayrıca dikkat çekici olduğunu vurguladı. Söyleşinin açılış konuşmasını yapan Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nazmi Bilgin, Basın Evi’nin özgürlüklerin, insan haklarının, basın özgürlüğünün tartışıldığı ve herkesin birbirine birşeyler kazandırdığı bir çatı olduğunu belirterek, mülteciler ve sağlık konusunun bu özel günde tartışılmasının önemine işaret etti. Bilgin, gündeme ilişkin şöyle konuştu: “Bizim AB ile müktesebatımız yalnızca bir ortaklığa dayanmıyor. Barış içinde yaşamak da bu ortaklığın bir parçası, daha doğrusu Avrupa ideallerinin bir parçası. Mevcut çatışma bir barış ve anlaşmayla sona ermezse önümüzdeki günler çok büyük sıkıntılara gebe bir dünyayı yaşayacağız. Umarım aklıselim galip çıkar ve bu hepimizin tereddütle baktığı yarınlarımız savaşı değil barışı tartışmış olur. Bugün konuşmacı olarak katılan kişiler kendi alanlarında çok önemli olan Dündar Yahnici ve Dr. Lale Şıvgın Dündar. Benim için daha da önemli, ben onları görünce ne kadar yaşlı olduğumu da görüyorum çünkü ikisinin de babası arkadaşım. Biz bu dünyada işin sadece tecrübe bölümünde duruyoruz ve tecrübeyi anlatıyorum size, onlar da genç olarak daha güzel bir dünyanın nasıl kurulacağını anlatacaklar. Bu önemli günde barışa yönelik çabalara hepimizin katkı sağlamasını diliyorum çünkü insan hayatı savaşla mukayese edilemeyecek kadar değerlidir. Medeni insanlar dünyada insanların ölmesini değil yaşaması için neler yapabileceğini tartışmalıdır. Biz o yaşamak için neler yapabiliriz diyen taraftayız.” [caption id="attachment_178471" align="aligncenter" width="600"] Başkent Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Lale Şıvgın Dündar ve ECHO Program Yöneticisi Dündar Yahnici[/caption] Dündar, “Özellikle sosyal medyada Suriyeli mültecilere yapılan yardımlar hakkında dezenformasyon ve bilgi kirliliği söz konusu” Dr. Lale Şıvgın Dündar, sağlığın, mültecilik konusunun bir ayağı olduğunu ancak sosyal ve kültürel uyumun da çok önemli olduğuna dikkat çekti. Yapısal Mali Araçlarla Kamu Hizmetlerine Destek (SIHHAT) projesinin dil engeli gibi sorunların aşılmasına yardımcı olduğunu belirterek, Türk sağlık sisteminin yükünü azalttığını söyledi. Dündar, “Özellikle sosyal medyada Suriyeli mültecilere yapılan yardımlar hakkında dezenformasyon ve bilgi kirliliği söz konusu. Oysa AB fonları sadece Suriyelilerin hayatına dokunmuyor, fonlardan hastaneler de faydalanıyor örneğin” dedi. [caption id="attachment_178475" align="aligncenter" width="600"] Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nazmi Bilgin[/caption] Yahnici, “Bu fonlar yatırım değil yardım için yapılıyor, bu ayrımı görmek önemli” İnsani Yardım Araçlarıyla STK ve BM Ajanslarına Destek (ECHO) Programı Yöneticisi Dündar Yahnici ise sağlanan tercüme ve rehberlik hizmetlerinin oldukça önemli olduğunu ifade ederek, tüm bu hizmetlerin yanı sıra, eğitimlerini Suriye’de almış Suriyeli sağlık personelinin de göçmen sağlığı merkezlerinde eğitim aldıktan sonra Türk meslektaşları ile çalışabildiklerini söyledi. Yahnici şunları anlattı: “Bu konuda Dünya Sağlık Örgütü (WHO)’nun desteği de oldukça önemliydi, göçmen sağlık merkezlerinde çift dil konuşabilen rehberler var ve bu kişiler Türk sağlık sistemi, kültürel farklılıklar gibi konularda eğitimler alıyor. Hatay Dörtyol Hastanesi AB fonlarıyla yapılan bir hastane örneğin... Bu fonlar yatırım değil yardım için yapılıyor, bu ayrımı görmek önemli. Amacımız her zaman yardım etmek olmalı.” “Mülteciler ile gelen hastalık var mı?” Dinleyicilerden gelen “Mültecilerden gelen hastalık var mı?” sorusunu yanıtlayan Yahnici, şöyle cevap verdi: “Bu çok yanlış anlaşılan bir konu ve önyargı. Belli bir etnik köken ile ilişkilendirilebilecek bir hastalık dünyada yok. Göç dediğimizde yalnızca insanlar göç etmiyor, hayvanlar ve mikroorganizmalar da göç ediyor. Örneğin şark çıbanı gibi Türkiye’den silinen hastalıkların tekrar Türkiye’de görülmesi endişe yaratıyor. Türkiye’de yürütülen aşı karşıtı kampanyalara rağmen, aşı oranı yüksek. Sınırı geçen tüm mülteci çocuklar da aşılanıyor. Suriyeli mültecilerin, özellikle çocukların aşılanma oranı, kendi ülkelerindeki savaş öncesi aşılanma oranından bile daha yüksek.” “Türkiye korona virüsüne hazır mı?” Yahnici “Yeni bir göçmen dalgası olursa, mevcut korona virüsü tehlikesi de göz önüne alındığında, Türkiye korona virüsüne hazrı mı?” sorusu üzerine, “Göçmenler çoğunlukla bu virüsün risk grubunda değil, yaş grubu olarak veya yaşam tarzı olarak. Virüs, havalimanı, AVM, otel gibi kapalı alanlarda yayılıyor daha çok. İdlib’de yardım eli bekleyen kişilerin korona virüsü taşıma riski düşük” cevabını verdi.