Mehmet Necati GÜNGÖR  Memuriyet hayatına Kültür Bakanlığında Basın Danışmanı olarak başladım. 12 Eylül’den önce Sayın Rıfkı Danışman, rahmetli Avni Akyol ve rahmetli Tevfik Koraltan ile, 12 Eylül’den sonra rahmetli Cihad Baban ile yakın çalışma içinde oldum. Bakanlarla yakın çalışmanın hem avantajı, hem dezavantajı vardır. Bakan, bakanlık koltuğunu işgal ediyorsa Bakanlığın bazı bürokratları sizi kahve içmeye davet eder, bir yolunu bulup bakana methiyeler dizerler. Böyle durumlarla çok karşılaştım. Hepsini içimden “he he” diyerek ve inanmayarak dinlemiştim. Onlar da herhalde bizden şunu beklemişlerdi. Bakan beyefendiye “falanca bürokrat sizi öyle methetti, öyle methetti ki efendim...” diyelim, bakanla aralarını hoş edelim. Mürailikten, bu günün tabiriyle yalakalıktan hep tiksinmişimdir. O bürokratların methiyelerini bakanlara iletmedik elbette. 12 Eylül’de asker yönetime el koydu, son bakanımız rahmetli Koraltan’la ancak telefonla vedalaşabildik. 12 Eylül’den önce Eskişehir 1. Hava Taktik Komutanlığında yedek subaydım. Bir gün bizi subay-astsubay uçak hangarına topladılar. Genelkurmay Başkanı Kenan Evren gelecekmiş. Geldi ve konuşmasında bir siyasetçi üslubuyla konuştu, vaadlerde bulundu. Yakınımdaki arkadaşlara “bir darbe daha geliyor galiba” diye söylediğimi hatırlıyorum. 8 Ağustos’ta terhis olup Bakanlıktaki görevime dönünce “galiba ihtilal olacak” deyip, Kenan Evren’in o konuşmasından söz etmiştim. Tabii, bazılarını inandıramamıştım. 12 Eylül günü üç muvazzaf albaya emanet edildi. Darbe Cuma günüydü. Pazartesi günü mesai başladığında üç askerin başkanlığında bütün birim başkanları toplantıya çağrıldık. Ben, Basın ve Halkla İlişkiler Müşaviri olarak katılıyordum. Konuşmalar sırasında bize kahve ısmarlayarak eski bakanlarımıza methiyeler dizen o bürokratlar “Bu bakanlıkta Atatürk düşmanlığı yapıldı efendim!” demezler mi! Şaşırıp kalmıştım. Kedimi kaybetmişçesine söz alıp şunları söylediğimi hatırlıyorum: “Bakanlığımızın üst düzey bürokratlarından bazıları biraz önce bu Bakanlıkta Atatürk düşmanlığı yapıldığını iddia ettiler. Ben de bu bakanlığın çalışanlarından biriyim. Böyle bir olaya hiç tanıklık etmedim. Sayın genel müdürler, Atatürk adına hangi projeyi  bakanlarımıza sundular da olumsuz cevap  aldılar? Bizi bilgilendirirlerse sevinirim.” Onlardan biri ellerini iki yana açıp, bana hitaben “Bıraktınız mı ki bakanlarla görüşelim efendim!” demesin mi? Bir genel müdürün bakanla görüşememesi mümkün müdür sorusunu sormayı bile lüzumsuz addettim. Bu hikâye nereden aklıma geldiyse anlatma ihtiyacını duydum. Düşmeye gör, seni ilk satan övenler olacaktır, unutma!