Orhan KARADAĞ Aylar oldu… Murat Ağcabağ, Mehmet Yiğiner’e bayrak açtı… Başkan adayı olacağını açıkladı. Projelerini açıkladı… Sonra iş insanlarından oluşturduğu yönetim kurulu listesini kamuoyuyla paylaştı. Ağcabağ’ın basın toplantısını yerinden takip eden arkadaşlarımın büyük bölümü, neredeyse 10 üzerinden 9,5 not verdiler… O, 0,5’lik bölümü de, mükemmeliyetçi oldukları için kestiklerini ifade ettiler. Murat Ağcabağ’ın toplantılarını düzenleyen PR şirketini kutlamak gerekiyor… Hep profesyonel bir görüntü çizdiler. Bu gelişmeler yaşanırken, Ağcabağ büyük bir taraftar kitlesini de arkasına almayı başardı. Ancak gelin görün ki, ”Evdeki hesap çarşıya uymadı…” ”Kervan yolda düzülür” mantığı ile çıkılan yolda, en önemli şey unutuldu. 1986 yılından bu yana gazeteciyim… Sayısız genel kurul izledim… Yarıştan vazgeçen yönetici daha ilk açıklamada, bunu belli eder… Mehmet Yiğiner, olağanüstü genel kurul kararını açıklarken, hiç kimse böyle bir hisse kapıldı mı? Varsa bir kişi bile çıkıp açıklasın, hemen bu sayfalardan görüşlerini değerlendirelim… Hal böyle iken, profesyoneller vasıtasıyla basın toplantıları düzenleyen ve başkan adaylığını açıklayan Murat Ağcabağ, amiyane tabirle, ”Turpun büyüğünü heybede unuttu...” Yaptığı 39 kişilik listenin 36’sının Ankaragücü kulübünün üyesi olmadığını ve bu kişilerin yönetici olamayacağını bilmiyor muydu? Hiç mi kimse Ankaragücü tüzüğünü okumayı akıl etmedi. Tabii ki, hiç de bu kadar basit değil… Ya Murat Ağcabağ kamuoyu baskısıyla bazı şeyleri istediği gibi şekillendireceğini düşündü… Ya da başından beri, ”Olmayacak duaya amin” demeye çalışıp, ”Tiyatro oynadı…” Eğer böyleyse, Ankaragücü’ne çok büyük kötülük etmiştir… Sarı-Lacivertlilerin bölünmesine neden olmuştur… Bunun en büyük örneği, daha kongre öncesi yaşanan tatsız olaylardır… Dedim ya; 1986’dan beri Ankara’da gazeteciyim… Bu takımın sayısız deplasmanına gittim… Mesela sarı lacivertlilerin 4-1 kazandığı Malatya deplasmanında, stattan havaalanına polisin zırhlı aracıyla götürüldüğümüz geldi aklıma… Daha niceleri… Başarılı sonuçlar geçmişte hep birlikte güçlü olunan dönemlerde elde edildi. Başarılar, tek çatlak sesin çıkmadığı dönemlerde yaşandı… Ancak bir şeyi de çok iyi biliyorum ki. Taraftar, yönetimin karşısına geçtiği an bundan en büyük zararı hep kulüp görmüştür… 33 yıldır Ankara’da izlediğim karşılaşmalarda, sarı lacivertli taraftarın daha 1. dakikadan itibaren yönetim aleyhine tezahüratlarına da tanık oldum… Hep takım zarar gördü… Yönetimler gelip geçicidir… Aslolan Ankaragücü’dür… Şöyle zorlu bir süreçten geçerken… Son söz olarak; umarım camia bir an önce kendine gelir, birlik ve beraberliğini tesis eder. Mehmet Yiğiner de, bir an önce taraftarla arasındaki soğukluğu giderir.