Ülkemin genç nesli belki DARİO MORENO adlı ünlü şarkıcıyı tanımamaktadır. Ölümünden bu yana aşağı yukarı 42 yıl geçmiş olmasına rağmen CD’leri ve Longplayları hala müzik marketlerinde satılmakta, çevirdiği filmler şu günlerde bile dünya sinemalarından gösterimde bulunmakta olan bu şöhreti dostum olarak ben sizlere tanıtacağım. DARİO MORENO’nun arada bu kadar uzun zaman geçmesine rağmen hala isminden bahsedilip şarkılarının çalınıp söylenmesinin nedeni onun dünya çapında sevilen, özlenen, arana bir sanatçı olmasından ileri gelmektedir. Biz Türk müzikseverler ise DARİO MORENO’yu bir başka özelliğinden dolayı sever, takdir eder, adını saygı ile anarız. DARİO MORENO, İzmirli Musevi bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmiştir. İzmir sevdalısı DARİO’nun çocukluğu yokluk içinde geçmiştir. Asıl adı David Arugete olan bu çocuğun babasız kalışı ile başlayan zorlu yaşamı annesi Bayan Rosa’nın ikinci kez evlenmesi ile daha da zorlaşmıştır. Küçük DARİO MORENO İzmir de annesi tarafından İzmir Musevi yetimhanesine bırakılmıştır. DARİO MORENO gençlik yıllarında girip çıkmadığı hiçbir iş bırakmamıştı. Yaşı ilerledikçe sesinin rengi de değişmiş İzmir’in yıllanmış meyhane, gece kulüplerinde yavaş yavaş adını duyurmaya başlamıştır. Askerlik yaptığı yıllarda artık tek başına program yapacak duruma gelmişti. 1966’da Erkan Üzerman onu siyah-beyaz yayım yapan TRT Televizyonuna çıkardığı bir programda DARİO MORENO’nun yıldızı Türkiye’de parlamaya başlamıştı. Askerliğini bitiren DARİO MORENO İstanbul’a giderek Fritz Kerr Orkestrasının solisti olarak İstanbul Taksim Belediye gazinosunda şarkı söylemeye başladı. Hedefi Fransa’ya gitmek olan DARİO MORENO o işi de başarmış, gittiği Paris’te çok zor günler geçirse de ünlü D’Marouni menajerlik bürosu ile bir anlaşma yapmayı başarmıştı. Yükselişi çok çabuk oldu. Hatta o yıllarda şöhretin zirvesindeki (Harles Aznavour ve Gilbert Becaud “ ME-que “ şarkısını Dario için bestelemişlerdi. Dario bir anda Fransa’nın en ünlü şarkıcısı olarak müzik mabedi Olympia’da üç hafta salonu tıka basa dolduracak konserlerle dünya starı olduğunu kanıtlamıştır. DARİO MORENO’yu dünyaya tanıtan çevirdiği La Saraire de la pour ve Oeıl povr oeıl adlı filmler olmuştur. Başarıdan başarıya koşan DARİO MORENO’nun şöhreti ona yeni ufuklar açmaya başlamıştı. Dünyanın en ünlü müzik hollerinde verdiği konserler sayesinde New York’tan Tokyo’ya, Tokyo’dan Sydney’e kadar süren başarılı konserleri. Brezilya, Arjantin ve Türkiye de bu ünlü sanatçıya kapılarını yıllarca açmıştır. İşte bu dünya starı olan ünlü sanatçının Türkiye için önemi nedir? Evet, DARİO MORENO Trük pasaportu ile gittiği Fransa’da bu kimliğini değiştirmemiş. Dünyanın dört bir tarafına da İzmirli Türk şarkıcı DARİO MORENO olarak gitmiştir. Ünlü şarkıcı bununla da yetinmemiş. Hangi ülkeye giderse gitsin repertuvarına mutlaka ili, üç hatta dört Türkçe şarkı da koymuştur. Fransızca, İspanyolca ve çeşitli dillerde söylediği şarkılara “Deniz ve Mehtap, Aşkımız bitti, Her akşam votka, rakı ve şarap, Hatıralar hayal oldu, İstanbul kızlar, Canım İzmir ve Kalenin bedenleri” gibi Türkçe sözlü şarkıları da coşku ile söyleyip Türkiye’nin tanıtımını yapıyordu. DARİO MORENO zirveye adını altın harflerle yazdıran film is Jacques Brel’le ile oynadığı “Don Kişot” adlı film olmuştur. O artık Yahudi asıllı bir Türk starıdır. DARİO MORENO Türkiye’ye olan sevgisini, saygısını ve bağlılığını asla unutmamış. Her fırsat bulduğu boşluğunu İzmir’i, Ankara’yı ve İstanbul’u ziyaret ederek gidermiştir. Mütevazı, alçak gönüllü, son derece hareketli ve neşeli bir insan olan DARİO MORENO ile beni Erkan Özerman tanıştırmıştır. Dostluğumuz 1 Aralık 1968 yılında Fransa’ya dönmek üzere gittiği İstanbul Hava alanında geçirdiği beyin kanaması sonucu ölümüne dek sürdü. Ben onu bir Türk sevdalısı olarak sevdim. İzmir’de yaşadığı sokak onun adını taşımaktadır. Gidin gezin. Cenazesi annesinin isteği üzerine İsrail’e götürülmüştür.