Yaşar ÖNEL / Şanlı Ankaragücü, gerilim filmlerini aratmayacak Gümüşhanespor maçındaki yenilginin ardından “fark atarız” düşüncesiyle çıktığı Tokatspor karşılaşmasını kazanamadı. Belki de, şampiyonluk gördüğü rüyadan, sert bir tokat ile uyandırıldı. Bu saatten sonra şampiyonluk zor. BASİT OYNAYIN BE KARDEŞİM Aslında, Ankaragücü, sezon boyunca oynadığı 23 karşılaşmada da aynı görüntüyü verdi. Sabırla defans yapan takımlara karşı iş zor. Sarı-Lacivertli ekibin, rakip defansı açacak “çilingir” ceza sahası forveti yok. Şöyle bir görüntü düşünün: Top, kaleci Korcan’dan defanstaki Alihan’a geldi. Alihan yanındaki Sezgin’e attı. Sezgin baktı boşa çıkan kimse yok, tekrar Alihan’a oynadı. Alihan da kaleci Korcan’a yolladı ve O’nun uzun vuruşu ile top orta sahaya doğru gitti… Neden böyle? Çünkü orta sahada ilk topu kimin alacağı, belli değil. Ya da; top hasbelkader orta saha oyuncularından birisine geldi. Önce, artistik bir hareketle topu stop edecek. Orasını burasını sallayacak, kendi ekseni etrafında dönecek, birkaç kez topu sürecek. Ondan sonra da, direk gol pası yapmayı deneyecek. Neden böyle? Çünkü orta saha futbolcularının hepsi, “en kahraman Rıdvan” rolüne soyunmuş. Kim pas dağıtacak, kim top kapacak, kim şut atacak belli değil. Takım, saman alevi gibi parlıyor ancak cürmü kadar bile yer yakamıyor. Futbolun basit bir takım sporu olduğunun bu futbolculara aktarılması lazım. Bunu yapacak olan da İsmet hoca. NEREDE ÇOKLUK ORADA PİSLİK Sezon başında, Afyon’da oynanan Aydınspor maçından sonra, Teknik Direktör İsmet Taşdemir’e, transfer edilen “iyi” oyuncu sayısının fazlalığı nedeniyle oluşan kadro şişkinliğinin sıkıntı yaratıp yaratmayacağını sormuştum. “Oyuncu fazlalığı iyi bir şey” yanıtını vermişti. Ben hep, “Nerede çokluk orada pislik” düşüncesini savunurum. Bence, Ankaragücü, iki sezondur gereksiz sayıda transfer yapıyor. Alınan futbolcuların hemen hepsi, “kalbur üstü” tabir edilen, şef olarak takım yönetecek isimler. Ancak çok sayıda şef bir araya gelince, herkes kendini göstermeye, kendine göre eser sergilemeye çalışınca, ortaya istenilen iyi sonuç çıkmıyor. Hal böyle olunca, oynayanlar iyi, kenarda oturanlar yetersiz gibi düşünülüyor. Kenarda oturan futbolcu, oynayanlar kadar kaliteli ise bir süre sonra maraza çıkartmaya başlar. Başarıya ulaşmak için bu kadar üst düzey futbolcuya gerek yok. Araya serpiştirilecek, işin hamallığını yapacak Kızılderili’ye de ihtiyaç var. Ankaragücü’nde eksik olan hamal isimler. “NE ARARSAN KENDİNDE ARA” Gelelim, “bırakın bu işleri” bölümüne. Bir hafta önceki Gümüşhane maçında, Ankaragücü, sahadan 2-1 yenik ayrıldı. Başkan sayın Mehmet Yiğiner ve İsmet Hoca, daha sahadan çıkmadan suçu başkalarına atıp, hedef saptırdılar. Sahada ve televizyondan maçı izleyenler gördü ki, Ankaragücü, “hemen hiçbir şey oynamadı.” Neymiş, sahadan vali geçmiş, bakan geçmiş, hakem etkilenmiş… Ankaragücü futbolcuları da mı etkilendi? Madem etkilendiniz, daha hırslı oynamanız, futbolcu kimliğinizi, kişiliğinizi ortaya koymanız gerekmez miydi? Basın mensupları ölümle tehdit edilmiş. Yöneticiler, teknik kadro ve oyuncularda mı ölümle tehdit edildi? Ne diyor Hacı Bektaşi Veli, “Her ne ararsan kendinde ara.” Yönetim, kendi hatasını arasın; bu kadar çok futbolcu transferinin doğru olup olmadığını sorgulasın. Bizim hatamız yok diyorlarsa, ben de, “Öve öve bitiremediğiniz altyapının durumu nedir? Altyapıdan gelen kaç oyuncu oynuyor? Esame listesine yazılan oyuncaların kaçı altyapıdan gelme?” diye sorarım. Cevap olarak da, “Kocaman bir hiç” derim. İsmet hoca ve futbolcular, hatayı kendinizde arayın; futbol olarak ortaya ne koyduğunuza bir bakın. Bu futbola 10 üzerinden kaç puan verirsiniz? Benim verdiğim, “kocaman bir sıfır.” “TENEKE” SES VERDİ İki haftalık süreçte alkışa değer tek girişim “Teneke, ses vermiyor” denilen taraftarlardan geldi. Kelle koltukta Gümüşhane deplasmanına giden sarı-lacivertli arma gönüllüleri, Tokatspor maçı öncesi canla başla organize olup, 30 binin üzerinde hatıra bilet satın aldı. Kulübün kasasına nakit 150 bin TL koydu. Söyleyin, taraftar daha ne yapsın? İnşallah, bu paranın tamamı altyapıya harcanır.