“İstanbul Sözleşmesi Uygulansın” diyen kadınlar Ankara’da da sokaktaydı Kadına yönelik artan şiddete ve hükümetin İstanbul Sözleşmesini hedef almasına karşı kadınların sosyal medyada başlattıkları “İstanbul Sözleşmesi Yaşatır” eylemi sokakla buluştu. “Haklarımızdan vazgeçmiyoruz, İstanbul Sözleşmesi uygulansın” diyen kadınlar, Türkiye’nin pek çok ilinde tepkilerini dile getirdi. Ankara Sakarya Meydanı’nda toplanan kadınlarsa, Ankara Kadın Platformu çatısı altında basın açıklaması gerçekleştirerek, hükümete seslendi, “Mücadelemizin geri dönüşü yok!” SULTAN YAVUZ-Kadınların eşitlik haklarının güvenceye alınarak, şiddette karşı korunmalarını sağlayan ilk uluslararası belge olan İstanbul Sözleşmesi’nin iktidar tarafından hedef alınmasına karşı çıkan kadınlar, Türkiye’nin dört bir yanında sokağa çıktı. Ankara’da da Sakarya Meydanı’nda toplanan kadınlar, Ankara Kadın Platformu çatısı altında taleplerini dile getirdi. Platform adına basın bültenini okuyan Tülay Devrim Kılınç, son aylarda sıkça gündeme gelen kadın cinayetlerinin önlenmesine yönelik İstanbul Sözleşmesi’nin uygulanmasının önemine dikkat çekti. Açıklamada, İstanbul Sözleşmesi’ne ilişkin “Karalama kampanyalarına göz yumanların ve sözcülük edenlerin” kadın, LGBTİ+, göçmen, mülteci, engelli, yaşlı ve çocukların haklarını “cemaat ve tarikat çevreleriyle pazarlık konusu hâline getirdiklerini ve cinayet ile saldırıların suç ortağı olduklarını” belirtildi. “Biz kadınlar yaşamak istiyoruz” diyen Kılınç, İstanbul Sözleşmesi’nin kadınlar ve çocuklar başta olmak üzere, herhangi bir ayrım gözetmeksizin bir insanın cinsiyeti üzerinden şiddete maruz bırakılmasının önlenmesi, şiddete uğrayanların korunması ve şiddet faillerinin gerektiği şekilde cezalandırılması için somut hukuki ve toplumsal adımları tanımlayan, devlete açık ve net yükümlülükler getiren uluslararası bir metin olduğunu ifade etti. “İstanbul Sözleşmesi”nin “Kadınların ve çocukların hayatlarını korumak için verilen bir söz” olduğunu vurgulayan Kılınç, sözleşmeden çekilme tartışması için şöyle konuştu: “Sözleşmeden çekilmek, sözleşmenin referans alındığı ve Türkiye’nin de taraf olduğu tüm diğer temel insan hakları sözleşmelerini de tartışmalı hâle getirmek, kadınların mücadeleyle kazandığı tüm hakları tartışmaya açmak demektir. Sözleşmeden çekilmek, ‘Kadınlarla erkekler fıtratları gereği eşit değildir’ sözüyle her fırsatta saldırıya uğrayan eşit haklarımızın, yasal güvencelerimizin tümüyle terk edileceğinin dünyaya ilan edilmesidir. İstanbul Sözleşmesi’nin iptalini bir partinin yönetim kurulunda karar almak isteyenlere haklarımız ve hayatımız için bir araya gelerek, mahalle mahalle, park park, meydan meydan, iş yeri işyeri, üniversite üniversite buluşarak, forumlar yaparak, sesimizi duyurabileceğimiz, sesimizi birleştirebileceğimiz her yöntemi kullanarak yanıt verdik. Bu kararın tartışılacağı toplantının ertelenmesini kadınların bu mücadelesi, birlikteliği ve kararlılığı sağladı. İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmeyeceğiz, haklarımız ve hayatlarımızdan vazgeçmeyeceğiz demiştik. Buradan yine sesleniyoruz, İstanbul Sözleşmesi tartışmalarına nihai olarak son verin ve kadınlar ve çocuklarla ilgili yapmanız gerekenleri yapın, sorumluluklarınızı yerine getirin. Çünkü sadece sözleşmenin iptali gündeminin ortadan kalkmasını değil, sözleşmenin devleti yapmakla yükümlü kıldığı tüm koruma, önleme, tazminat, Kürtçe çevirmen desteği eşitlik politikaları geliştirme ve uygulama sorumluluklarının da hemen yerine getirilmesini istiyoruz!” Kadınlar ne talep ediyor? Kadınlar adına konuşan Kılınç, hükümetten taleplerini ise şöyle sıraladı: -İstanbul Sözleşmesi ile ilgili tartışmalara derhal son verilsin, İstanbul Sözleşmesi’ni ve 6284 Sayılı Şiddetin Önlenmesi Yasası’nın uygulanmasındaki eksiklikler giderilsin, kadına yönelik şiddete karşı acil önlem planı yapılsın. -Kadınların 7/24 ulaşabileceği, farklı dillerde hizmet, ücretsiz, sadece kadına yönelik şiddet alanında çalışan ayrı bir Alo Şiddet Hattı kurulsun. -Kadına ve çocuğa yönelik şiddetle ilgili bağımsız bir veri toplama yöntemi geliştirilsin ve kamuoyuna düzenli olarak bu veriler açıklansın. -Devletin tüm kademelerinde eşitliği sağlayacak, ayrımcılığa son verecek düzenlemeler yapılsın. Eşit yurttaşlığın tüm gereklerini sağlamak için acilen somut adımlar atılsın. -Cinsel şiddetle mücadele koordinasyon ve kriz merkezleri kurulsun. -Dijital şiddet ve ısrarlı takip yasalarda tanımlansın ve cezası belirlensin. -Toplumsal cinsiyet eşitliği, eğitimin her kademesinde zorunlu ders olarak müfredata eklensin. -İstanbul Sözleşmesi’nin de hükme bağladığı üzere, ülkemizde mülteci ve sığınmacı olarak yaşayan bütün kadın ve çocukların şiddete karşı korunmasında eşit haklara sahip olması için açık ve net düzenlemeler yapılsın. -Her mahallede kolay ulaşılabilir, ücretsiz, nitelikli ve 24 saat hizmet verebilecek kreşler açılsın. -Kadınların rahatça 7/24 ulaşabileceği kadın danışma merkezleri ve yeterli sayıda sığınak açılsın. -Nafaka tartışmalarına, boşanma süreçlerinde arabuluculuk vs uuygulamalarına, boşanma süreçlerinin zorlaştırılmasına, kısacası kadınların kazanılmış haklarına yönelik tüm tartışmalara bir son verilsin. Boşanma süreçlerinde kadınlara istihdam, barınma, sağlık ve eğitim olanakları sağlansın. Kadınları şiddete karşı güçlendirecek politikalar hayata geçirilsin. -Kadın/ Toplumsal Cinsiyet Bakanlığı kurulsun. “Koruma, aklama, failleri yargıla” Basın açıklamasının ardından slogan atan kadınlar, “Susmuyoruz, korkmuyoruz, itaat etmiyoruz, “Koruma, aklama, failleri yargıla”, “Kadınlar sokağa özgürleşmeye”, “Kadın cinayetleri politiktir”, “Kadınlar artık susmayacaklar” diyerek, daha sonra öldürülen kadınların isimlerini okuyarak, “Burada!” diye haykırdılar. AKP Merkez Yürütme Kurulu’nun, İstanbul Sözleşmesi’ni tartışmaya açmak üzere toplanacağı 5 Ağustos tarihli toplantının ertelenmesi üzerine, “Yeniden toplanacaklarmış, biz de yine sokağa çıkacağız” diyen kadınlar, eylemin ardından “güvenlik” gerekçesiyle toplu olarak dağıldı. İstanbul Sözleşmesi, AKP iktidarı tarafından 2011 yılında imzalayarak, 2014’te yürürlüğe girdi. Hükümetin söz konusu sözleşmeden çekilme hamlesi ise başta kadınlar olmak üzere toplumun çeşitli kesimlerinden tepki aldı. Kitle örgütleri, sendikalar, siyasi partiler ve sanatçılar söz konusu girişime tepki gösterdi. Kadınlar, söz konusu sözleşmeye ilişkin tartışmaların son bulmasını ve sözleşmenin uygulanmasındaki eksikliklerin giderilmesini talep ediyor.