Doğan BULGUN BİLKENT Senfoni Orkestrası (BSO) “Dünya Kadınlar Günü” konserini 7 Mart Cumartesi (Bugün) gerçekleştirecek. Müzikleri tür sınıflamalarının ya da kültürel ve etnik ifadelerin ötesine geçen Benjamin Yusupov konserde besteci ve şef olarak yer alıyor. Benjamin Yusupov’un “Viola Tango Rock Concerto”su 2005’teki prömiyerinden bu yana tüm dünyada seslendiriliyor ve dinleyicilerle eleştirmenlerin övgüsünü topluyor. 2000 ARD Yarışmasıyla adını dünyaya duyuran viyola sanatçısı Danusha Waskiewicz, Yusupov’un konçertosunu tüm dünyada seslendiriyor; sanatçı viyola çalarken, dans ediyor ve elektro viyola çalıyor. 2009’da New York’ta “21. Yüzyılın Yıldızı” seçilen dansçı ve koreograf Ronald Savkovic, konçertoda Danusha Waskiewicz’e eşlik edecek. Viola Tango Rock Concerto’da bandoneon soloları Tolga Salman seslendirecek. Sanatçı konserin ilk yarısında Bilkent Senfoni ile Arjantinli büyük besteci Astor Piazzolla’nın (1921-1992) en sevilen eserleri Michelangelo 70, Milonga del Angel, Concierto para Quinteto, Oblivion ve Libertango’nun kendi yaptığı düzenlemelerini solist olarak seslendirecek. Bilkent Konser Salonu’nda saat 20.00’de başlayacak konserden bir saat önce Tunus Caddesi ve Bahçelievler’den (DSİ misafirhanesi önü) hareket eden ücretsiz servis izleyicileri Bilkent Konser Salonuna ulaştıracak. Benjamin Yusupov, bir besteci ve şef olarak bütün tarzlara ve etkilere kucak açıp hepsinden yararlanarak kendi eşsiz müzikal dilini yaratıyor. Bestelerinde hem Batının hem de Doğunun müzikal geleneklerini, ayrıca çeşitli etnik toplulukların müzikal kaynaklarını kullanıyor. Önemli yapısal unsurlar olarak tınıya ve renge kendini adayan Yusupov bestelerinde hem egzotik çalgıları kullanıyor hem de senfoni orkestrasının enstrümanlarından yararlanarak hayali etnik sesler yaratıyor. Yusupov’un yalnızca Hamburg merkezli Sikorski Musikverlag tarafından yayımlanan geniş çaplı repertuvarı dünya çapında pek çok ünlü sanatçı ve Londra Filarmoni, Münih Filarmoni, İsrail Filarmoni, Lucerne Senfoni, Kopenhag Filarmoni, Fransız Radyosu Filarmoni Orkestrası, Bogota Filarmoni, New World Senfoni, Hannover NDR Radyosu Filarmoni, İzlanda Senfoni, Belgrad Filarmoni gibi orkestralar tarafından seslendiriliyor. Yusupov, Maxim Vengerov, Mischa Maisky, Vadim Repin, Alexander Kniazev, Maxim Rysanov, Sergei Nakariakov, Konstantin Lifschitz ve Reinhold Friedrich gibi önemli sanatçılarla yakın işbirliği içinde çalışıyor. Yusupov’un uluslararası üne sahip keman sanatçısı Maxim Vengerov için yazdığı “Viola Tango Rock Concerto” adlı yapıtının 2005’te Hannover’de NDR Radyosu Filarmoni Orkestrası tarafından gerçekleştirilen dünya prömiyeri büyük ses getirdi. Yapıt, tüm dünyada dinleyiciler ve eleştirmenlerden övgü topladı. Yusupov’un yapıtının yer aldığı, Maxim Vengerov’un hayatını anlatan “Living the Dream” belgeseli, EMI Classics prodüksiyonluğunda çekildi ve tüm dünyaya dağıtıldı. Yusupov’un Mischa Maisky’nin 60. doğum günü vesilesiyle yazdığı Çello Konçertosunun ilk seslendirmesi, bestecinin yönetiminde Mischa Maisky ve Lucerne Senfoni Orkestrası tarafından yapıldı. Bu beste, üç orkestra, Lucerne Senfoni Orkestrası, Londra Filarmoni ve İsrail Filarmoni tarafından sipariş edilmişti. Deutsche Grammophon Çello Konçertosunun dünya prömiyerinde yapılan kaydını “20th Century Classics” albümünde yayımladı. “Voices for Violin” keman ve orkestra için Konçerto No.2 de sıra dışı bir fikri temsil ediyor: Solist, yalnızca farklı tarihsel dönemlerden ve farklı coğrafi bölgelerden değil, aynı zamanda farklı performans tarzlarından, ses çıkarma, yay kullanma, entonasyon, çarpma sesleri ve benzeri tarzlardan altı bölüm çalmaya çağrılıyor. Trans-Siberian Art Festival 2014, Fransız Radyosu Filarmoni Orkestrası ve Berlin Senfoni tarafından sipariş edilen parça, Vadim Repin’e adanmıştı ve kemancının kendisi tarafından seslendirildi. Yusupov şef olarak KKL Lucerne, Berlin Philharmonie Hall, Amsterdam Concertgebouw, Prinzregententheater Munich, Cologne Philharmonie gibi konser salonlarında sahneye çıktı. Şefin yönettiği orkestralar arasında Lucerne Senfoni, Slovenya Filarmoni, Sinfonietta Amsterdam, Bogota Filarmoni, İzlanda Senfoni, Novosibirsk Filarmoni, Jerusalem Senfoni ve Bulgaristan Ulusal Radyo Orkestrası bulunuyor. 1962’de Tacikistan’ın başkenti Duşanbe’de doğan Yusupov, Moskova’daki Tchaikovsky Devlet Konservatuvarında Roman Ledeniov, Yuri Fortunatov ve Dmitri Kitajenko’dan piyano, bestecilik ve şeflik eğitimi aldı. Doktora çalışmalarını Bar-Ilan Üniversitesinde tamamladı. Yusupov, kurucusu olduğu ve en iyi İsrailli müzisyenlerin yer aldığı “Israeli Soloists” Oda Orkestrasının müzik direktörlüğünü ve şefliğini yapıyor. Yusupov’un aldığı ödüller arasında Clone Ödülü (1992), Sherover Ödülü (1993), İsrail Başbakanlık Ödülleri (1999, 2008), ACUM Ödülleri (2002, 2004), Landau Sahne Sanatları Ödülü (2007), Engel Ödülü (2009) ve ACUM Ömür Boyu Başarı Ödülü (2016) yer alıyor. Tolga Salman, müzik eğitimini Türkiye ve Almanya’da tamamladı. Astor Piazzolla, Dino Saluzzi ve Orhan Avşar gibi modern tango müziği ustalarının etkisiyle, 2002 yılında bandoneon çalışmalarına yoğunlaştı. Sonraki yıllarda Dino Saluzzi, Hector Ulises Passarella gibi bandoneon ustalarıyla tanıştı ve onların tavsiyeleri doğrultusunda geniş bir repertuvar oluşturdu. Kardeşi, viyolonselci Koray Salman ile birlikte kurduğu Salman Duo, Hector Ulises Passarella Tipik Orkestrası (İtalya), Orkestra Akademik Başkent, Bozok Ensemble, Tangorama, NDS Orkestra'Sion, Orçun Orçunsel Trio, Cellistanbul, TangoNeva, Musici Lirienses di Sora (İtalya), Mersin ve İzmir Yaşar Üniversitesi, Ensemble Nodus, Milli Reasürans, Kağan Korad-Tolga Salman Duo, Bilkent Solistleri, Tolga Salman-Rustam Rahmedov Duo gibi oda müziği toplulukları, Eskişehir Anadolu Üniversitesi ve Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Senfoni Orkestraları, Antalya, İstanbul, İzmir, Bursa, Shumen (Bulgaristan) Devlet Senfoni Orkestraları, Bilkent Senfoni Orkestrası, Ankara Devlet Çoksesli Korosu ve Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası gibi senfonik müzik toplulukları ve İstanbul CRR Caz Orkestrası ile solist olarak pek çok konser verdi. Hector Ulises Passarella, Antonio Pirolli, Ender Sakpınar, Andrew Greenwood, Alessandro Cedrone, Orçun Orçunsel, Hakan Şensoy, Stefano Mazzoleni, Cemi'i Can Deliorman, Patrycja Pieczara, Nail Yavuzoğlu, Rustam Rahmedov, Jan Latham König, Rengim Gökmen ve Vakhtang Machavariani gibi şeflerle çalıştı. Fazıl Say ile Astor Piazzolla’nın eserlerinden oluşan bir konser verdi. Bellapais Müzik Festivali, Afyon Caz Festivali, İstanbul Tango Festivali, Ankara Müzik Festivali, Festival Coros de Verão (Portekiz), Fleadh Cheoil na hÉireann Drogheda (İrlanda), Beylikdüzü Klasik Müzik Festivali ve Festival of Chamber Music FIU Miami (ABD) gibi festivallere katıldı. Tolga Salman, Almanya Krefeld Belediyesi Kültür Ofisi tarafından, 1996'dan beri her iki yılda bir düzenlenen Bandoneon Festivaline solist olarak davet edilmektedir. Sanatçı, Mauricio Kagel’in bir Carlos Gardel parodisi olan ''Tango Alemán'' ve Martin Palmeri’nin ''Misa a Buenos Aires'' eserlerinin Türkiye prömiyerlerini gerçekleştirdi. Tolga Salman, öncesinde bandoneonist Orhan Avşar'a ait olan ve İstanbul'da vermiş olduğu bir solo konser sonrasında, mimar Abdullah Ebussuutoğlu tarafından kendisine hediye edilen, restorasyonunu Alman uzman Carsten Heveling'in üstlendiği; "AA" Alfred Arnold (1932) imzalı bandoneonuyla sanatını icra etmektedir. 1973’te Almanya’nın Würzburg kentinde dünyaya gelen Danusha Waskiewicz, altı yaşında keman, on yaşında viyola çalmaya başladı. Viyola sanatını büyük müzisyenlerden öğrendi. 1994-1999 yılları arasında ünlü viyolacı Tabea Zimmermann ile çalıştı. Danusha Waskiewicz Münih’te düzenlenen 2000 ARD Yarışmasıyla adını dünyaya duyurdu. Aynı yarışmada sanatçı Brüder Busch Gesellschaft ve Wilhelm Weichsler özel ödüllerini de aldı. Orkestra deneyimi Frankfurt Radyo Senfoni Orkestrasıyla başladı. Henüz 25 yaşındayken Berlin Filarmoni Orkestrasına katıldı. İki yıl sonra viyola grubu şefliği elemelerini geçti. Waskiewicz solo kariyerine, Claudio Abbado’nun davetiyle katıldığı Bolonya Mozart Orkestrasıyla başladı. Bu orkestrayla 2007’de Deutsche Grammophon için Mozart’ın Sinfonia Concertante yapıtının kaydını, daha sonra da Euro Arts etiketi için Bach’ın Brandenburg konçertolarının kaydını yaptı. Yeteneği ve görkemli programıyla Waskiewicz, sahnelerin aranan viyola sanatçıları arasına girdi. Birkaç yıl boyunca Luzern Festival Orkestrasıyla sahneye çıkan sanatçı, Bayerisch Rundfunk gibi saygın orkestralarla konserler verdi. Danusha Waskiewicz, İtalya’da Milano yakınlarında yaşıyor ve burada viyola dersleri veriyor. Sanatçı ayrıca sık sık ustalık sınıfları vermek ve uluslararası yarışmalarda jüri üyeliği yapmak için davet alıyor ve geleceğin müzisyenlerini eğitmek için bütün dünyayı dolaşıyor. Waskiewicz mükemmel bir oda müzisyeni olarak da tanınıyor. Düzenli olarak birlikte çalıştığı ünlü sanatçılar arasında, birlikte Harmonia Mundi etiketi için Schubert ve Schönberg’in yapıtlarını kaydettiği Isabelle Faust yer alıyor. Waskiewicz’in piyanist Andrea Rebaudengo ile gerçekleştirdiği uzun soluklu ve başarılı çalışmaları meyvesini, sıra dışı bestecilerin harika şarkılarını içeren şanslı albümleri “Songs for Viola and Piano” (Decca) ile verdi. Sanatçı, viyolasıyla şarkı söylemeyi ve öyküler anlatmayı da başarıyor. Danusha Waskiewicz, 2018’den bu yana çok yönlülüğüyle tanınan ünlü İtalyan dörtlüsü Quartetto Prometeo’nun bir üyesi. Dörtlü, klasikten çağdaşa uzanan bir yelpazede birinci sınıf performanslar sergilerken, repertuvarının çeşitliliğiyle övgü topluyor. Koreograf ve dansçı Ronald Savkovic, 1990’da Budapeşte Dans Akademisine başladı. 1992’de Bale Akademisini bitirdikten sonra, Slovenya, Maribor’daki Sloven Ulusal Tiyatrosunda baş dansçı oldu. Klasik ve çağdaş rollerde sergilediği performansların ardından, henüz genç yaşta Zagreb’deki Hırvat Ulusal Tiyatrosuna konuk sanatçı olarak davet edildi. Savkovic’in ünlü Sloven tiyatro yönetmeni Tomaz Padur ile Maribor’da başlayan ortak çalışmaları, sanatçının 21. yüzyıl tiyatrosunda yeni bir vizyon ve estetik anlayışına kavuşmasını sağladı. Ronald Savkovic 1996’da Hırvat Ulusal Tiyatrosuyla baş dansçı olarak sözleşme imzaladı ve 1998 yılına kadar bu tiyatroda çeşitli klasik ve çağdaş ana rollerde oynadı. Aynı dönemde Ivan Favier’in “No Steps on Grass … Fallen Angels” balesindeki rolüyle Ulusal Sanat Akademisinden ödül aldı. 1998 yılı sanatçının meslek hayatında bir dönüm noktası oldu. Önce StaatsOper Unter den Linden, ardından StaatsBallet Berlin’de baş dansçı olan Savkovic, Patrice Bart, Rudolph Nurejev, George Balanchine, John Cranko, Peter Martins, William Forsythe, Mauric Béjart, Jiri Kylián, Sir Kenneth MacMillan, Nacho Duato, Vladimir Malakhov, Angelin Preljocaj, Christian Spuck, Pierre Lacotte, Boris Eifman, Marguerite Donlon ve Sir Frederick Ashton gibi dünyanın en ünlü koreograflarıyla çalışma fırsatı buldu. Bu dönemde Savkovic, 2007 ve 2008’de Giselle balesindeki Prince Albrecht performansıyla Hırvat Sanatlar Akademisinden birkaç ödül aldı. 2008’de Savkovic meslek hayatında yeni bir yön belirleyerek kendini opera, bale ve tiyatroda koreograf olarak çalışmaya adadı. Sanatçının koreografisini yaptığı önemli yapıtlar arasında, Staatsballet Berlin’de “Shut up and Dance”, “Transparente” ve “Symphony of Sorrowful Songs”, Saraybosna Ulusal Tiyatrosunda “Romeo ve Juliet”, Belgrad Ulusal Operasında “Alexander”, Makedonya Üsküp Ulusal Tiyatrosunda “Samson and Delilah”, Hırvatistan Rijeka Ulusal Tiyatrosunda “Shut up and Dance”, “Nutcracker”, “Four seasons”, “Carmen”, Zagreb’deki Hırvat Ulusal Tiyatrosunda “Songs without Words”, Tel Aviv’deki İsrail Balesinde “Cinderella”, Saraybosna’daki Ulusal Balede “Don Quijote”, St. Gallen Tanztheater’de “Caligula”, Belgrad Ulusal Tiyatrosunda “Dreamhunters”, Ljubljana Operası ve Balesinde “Symphony of Sorrowful Songs” bulunuyor. Savkovic 2008’de birlikte çalışmaya başladığı dünyaca ünlü Friedrichstadtpalast Berlin’de “QI”, “YMA”, “Show Me” ve son olarak “The One Grand Show” gibi gösterilerin koreografisini yaptı. Sanatçı ayrıca Tomaz Padur’un “Caligula”, “Medea”, “Symphony of Sorrowful Songs” ve “La Caida de los Dioses” gibi tiyatro prodüksiyonlarında koreograf olarak görev yaptı.

Ünlü hafız ve mevlithan İsmail Coşar toprağa verildi

ANKARA'NIN Polatlı ilçesinde meydana gelen trafik kazasında yaşamlarını yitiren, Kocatepe Camisi emekli imamlarından, ünlü hafız ve mevlithan İsmail Coşar ile eşi Ankara’da toprağa verildi. İsmail Coşar'ın (70) kullandığı 06 UC 214 plakalı otomobil, Eskişehir-Ankara kara yolunun Polatlı Duatepe mevkisinde önünde seyir halinde olan 06 PGT 75 plakalı tıra arkadan çarptı. Kaza sonrası olay yerine sevk edilen 112 Acil Servis ekipleri, otomobil sürücüsü Coşar ile aynı araçta bulunan eşi Sevim Coşar'ın olay yerinde hayatını kaybettiğini belirledi. KİMDİR? 1950 yılında Bursa'nın Osmangazi ilçesine bağlı Çağlayan köyünde dünyaya gelen İsmail Coşar, küçük yaşta hafızlık eğitimi aldı. Bursa'nın Tuzpazarı semtindeki İsmail Hakkı Tekkesi'nde üç yıl süren hafızlık eğitiminin ardından kentin merkez köylerinden birisine dönemin müftüsü Abdullah Saraçoğlu tarafından vekâleten müezzin-kayyım olarak atandı. Coşar, askerliğini tamamlayıp Bursa'da tekrar göreve başladıktan sonra Ankara Radyosu'na davet edildi. Radyoda okuduğu Kur'an-ı Kerim ile sesini tüm Türkiye'ye duyuran Coşar, müezzin olarak ilk görevine 1972 yılında Ankara'nın Ulus semtindeki tarihi Kağnıcıoğlu Camisi'nde başladı. 1974 yılında Ankara Maltepe Camisi'nde düzenlenen programda Kur'an-ı Kerim okuyan İsmail Coşar, TRT'nin ilk kez naklen yayınladığı Mevlid Kandili programında izleyicilerin karşısına çıktı. Bu arada açıktan imam hatip lisesini tamamlayan Coşar, henüz inşaat halindeyken Kocatepe Camisi'nin ilk müezzini oldu ve 40 yılı aşkın bu camide görev yaptı. Türkiye'nin dört bir yanında ve birçok Avrupa, Asya ve Uzak Doğu ülkesinde düzenlenen programlarda Kur'an ve mevlit okuyan Coşar, seslendirdiği birçok kaside ve ilahiyle de hafızalara kazındı. Coşar ve eşi, uzun yıllar görev yaptığı Kocatepe Camisi'nde kılınan öğle ve cenaze namazının ardından Karşıyaka Mezarlığı'nda toprağa verildi. İsmail Coşar’ın ölümünün ardından duygularını dile getiren ses sanatçısı ve klasik koro şefi Vedat Kaptan Yurdakul şunları söyledi: “Çok üzüldüm, Allah rahmet eylesi.1978’den beri arkadaşım ve çalışma birlikteliğim olan aydın, Atatürk sevdalısı bir din adamıydı. Ata’ya karşı laf eden tüm aykırı tiplere karşı dik duruşuyla bazı çevrelerin tepkisini çekerdi. Hatırlıyorum rahmetli Bülent Ecevit’in cenazesini kıldırmak için Almanya’daki görevini yarıda kesip gelmişti. Nur içinde yatsın. Kendisini çok özleyeceğiz.”