Birsen GÜRDİL Otorite boşluğundan yararlanıp türeyen eli kanlı örgütler bir yana, ülkenin yeraltı zenginliklerine sahip olmak için akıl almaz eylemlere girişen gruplar, din kisvesi altında insanları acımasızca katleden fırsatçılar, ne yazık ki faaliyet gösterdikleri yerlerde hayatı yaşanmaz bir hale sokmaktadır. Tahrip olan şehirler, açlık, ölüm korkusu milyonlarca insanı vatanlarından, doğup büyüdükleri evlerinden koparıp, ölüm yolculuğuna çıkmalarına sebep olmaktadır. Bugün Akdeniz’de ve Ege Denizi’nde özgür bir vatan arayan yüzbinlerce insan boğularak can verirken, yine yüzbinleri bulan çocuk ölüm ve kayıp olaylarına ne yazık ki uygar ülkeler bu faciaları görmemezlikten gelmektedir. Dünyaca ünlü Türk asıllı Amerikalı Dr. Mehmet Öz, katıldığı bir panelde Suriyeli çocukları işaret ederek, şu açıklamayı yapıyor, “Destek olmazsak bir nesli kaybederiz.” Masum ülke rolü oynayan ABD sadece 2017 yılında 610 milyar doları sırf silahlara yatırırken, silah harcamalarına dünya genelinde 2 trilyon doların üstünde para sarf etmiştir. ABD bugün ara vermeksizin Ortadoğu’da kan döken terör örgütlerine silah ve askeri araç sevk ederken, Rusya’da on binlerce zırhlı araç, uçak, savaş gemisi ve 300 bin askeri ile sık sık tatbikat yaparken, Birlemiş Milletler Dünya Beslenme ve Gıda Güvenliği bir rapor açıklamıştır. Bu duruma göre, dünyada her 9 kişiden 1’i aç uyumaktadır. Bu korkunç rakamlara bakılırsa dünyadaki 5 yaşın altındaki her 5 çocuktan, 1’inin açlıkla karşı karşıya olduğu ve sağlıklı beslenmeyip, öldükleri de raporda yer alırken, şimdi de dünyanın en zengin petrol yataklarına sahip Libya’da 500 binin üzerinde çocuğun açlık tehlikesiyle yüz yüze kaldığı, Başkent Trablus’ta acil gıda yardımı bekleyen bu çocukların ötesinde Libya genelinde, 7 milyon çocuğun geleceğinin ne olacağı bilinmemektedir. Gıda, su, elektrik, ilaç gibi yaşam için gerekli ihtiyaçlardan mahrum olan Libyalılar, en iptıdai deniz araçları ile ülkeyi terk etmek zorunda kalmaktadır. Açlık ve salgın hastalıkların kol gezdiği ülkede, Afrika’nın başka şehirlerinden gelen ve Avrupa’ya kaçmaya çalışanların pek çoğunun bu hayaller Akdeniz’in serin sularında boğularak son bulmaktadır. Libya açıklarında iki lastik bota doluşan çoğu çocuk ve kadın ne yazık ki hedeflerine varamadan hayatlarından olmuş, 100 kişinin ölümü ile sonuçlanan bu olayı zengin ülkeler TV’lerine haber dahi yapmamışlardır. Dünya genelinde silah harcamaları zirveye çıkarken, Birleşmiş Milletler; Nijerya, Somali, Güney Sudan ve Yemen’de 1,4 milyon çocuğun açlıktan ölmek üzere olduğunu açıklamıştır. Bu çocukları kim kurtaracak? Diye seslensek de Batı duymamazlıktan, görmemezlikten gelerek vicdanı rahatlık içinde yaşamını sürdürmektedir. Son olarak Yunanistan askeri güçleri Türkiye sınırı Meriç Nehri üzerinden topraklarına ayak basan çeşitli ülke göçmenlerini teker teker yakalayıp, soyup çamaşırlarını nehre atmış. Talihsiz gençleri de don, gömlek gerisin geriye Türkiye’ye yollamıştır. Yine çoğu kadın ve çocuk olan bu göçmenlere gerekli insani yardımı yapan Türk güvenlik güçleri tekrardan batılı ülkelere insanlık dersi vermiştir. Ülkemle gurur duyuyorum Bir takım çıkarları uğruna, çeşitli kıtalarda ve ülkelerde çıkarttıkları kanıl olaylar masum ülke rolü oynayan bazı eli güçlü devletler savaş alanına çevirdikleri yerlerde yaşayan insanların insafsızca öldürüldüklerini, toplu katliamlara uğradıklarını, genç kız ve kadınlarına tecavüz ettikleri, küçük yaştaki çocukların ellerine silah verip, canlı kalkan gibi kullandıklarını görmezden, bilmezden gelirken, Türkiyem, bu masum insanlara yardım elini uzatan tek ülke olmaktadır. Bugün Türkiye’de sadece kamplarda 3,5 milyon Suriyeli yaşarken,. Pek çok şehrimizde ise Afgan, Pakistan, Suriyeli ve Filistinliler, adeta bir Afrika şehrini aratmamaktadır. Çeşitli işlerde çalışan bu konuklarımızın pek çoğu Türkiye’de iş sahibi olup, patron olarak tanınmaya başlamışlardır. Tarih boyunca bize sığınan her topluma dili, dini, cinsiyeti ne olursa olsun, daima kapımızı açmış bir soylu ülkeyiz. Ben ülkemle gurur duymaktayım. Vatanımı eli, gönlü bol bir ülke haline getirenlerin başında gelen Başkan Erdoğan’ın değerli eşi Emine Erdoğan bugün, “İnsani yardım” bakanı gibi çalışan bir büyüğümüzdür. Türk kadınının daima yardımcısı olan Sayın Emine Erdoğan, eğitimden sağlığa kadar pek çok konuda gerek Türkiye’de ve gerekse dünyanın dört bir tarafında toplumların refahı, kültürü, sağlığı için ne gerekiyorsa yapılması konusunda daima öncü olmaktadır. Meslek hayatımda şimdiye kadar Cumhurbaşkanlığı yapmış hiçbir devlet büyüğümüzün eşleri Sayın Emine Erdoğan’ın uluslararası bu çabalarını ortaya koyamamışlardı. El Cezire’nin internet sitesinde bir makalesi yayınlanan Emine Hanım’ın açıklamalarına göre, son yıllarda 46 Afrika ülkesinden, 3 bin ’in üzerinde genç kız, Türkiye’nin sağladığı burslar sayesinde Türkiye’de gördükleri eğitim sonunda 362 genç hanım ülkelerine doktor, mühendis ve öğretmen olarak dönmüşlerdir. Bu arada Türkiye’de yaşayan Suriyeli kadınlar içinde kuaförlük, terzilik, el becerileri, bilgisayar gibi meslekler için kurslar düzenlenmektedir.