Mehmet Necati GÜNGÖR Meclis Başkanı’nın “Cumhurbaşkanımız isterse Montrö’den de çekilebiliriz” sözleri tartışma yaratmıştı. Hemen hemen bütün siyasi mahfillerde bu söz tartıştı. Konuyu Cumhurbaşkanının yetkileri içinde görüp “olabilir” diyenler nasıl olabileceğini açıklayamazken, “böyle şey olur mu?” sorusu eşliğinde itirazlarını dile getirenler, Meclis başkanının bu sözlerini “yukarıya selam çakma” ya benzetip, “önemsiz” bulduklarını ifade ettiler. Bu sözlerin Hukuk, Türkiye ve dünya pratiği açısından bir değerinin olmadığı bütün itirazcılar tarafından yüksek sesle ifade edildi. Duruş dururken bu söylemin “Kanal İstanbul” projesini olumlamak amacıyla kullanıldığı da düşünülmüş olabilir. Nitekim, bunu açıklayan görüşler de oldu. Anlaşılan o ki, bu yaklaşım bizim kızgın yağda omlet yapmamıza benzemiş. Eşimin seyahatte olduğu bir dönemde evde, küçük oğluma bir kahvaltı hazırlamak istedim, yüzüme gözüme bulaştırdım. Meğer yağı fazla kızartmışım, üstüne yumurtaları kırınca acayip, iğrenç bir renge dönüştü. Oğlum, “baba bu ne?” sorusunu sorarken, ben de “valla anlamadım” diye cevap verebilmiştim. Tabii ki yiyemeden çöpe döktük. İleriki yıllarda bizim sokağın “Tekgoş amca” sının asker yemeği geldi aklıma. Bu defa her şey kıvamında olduğu için ortaya bir lezzet numunesi çıkmıştı. Erzurum’da çocukluk yıllarında oturduğumuz bir sokakta soyadı Tekkuş olan bir bakkal amcamız vardı. Ekmek almaya gittiklerimde O’nun küçük bir lokantaya çevirdiği dükkânında askerlere yaptığı o yemek aklıma geldi. O sokağın yakınında küçük bir askeri birlik vardı. Tekgoş amca akıllı bir adamdı. Gazocağında pişirdiği o güzel ve basit yemeği, asker abilerin ağız tadı haline getirmiş ve çok tutunmuştu. Tekkuş amca, dönemin Erzurum dilinde “tekgoş”a çevrilmişti. Her gittiğimde orada sedirler üzerinde oturup iğreti masalarda Tekgoş amcanın yemeğini bekleyen askerleri görürdüm. Doğrusu, Tekgoş amca o yemeği pişirirken, benim de ağzım sulanırdı. Tekgoş amca, gaz ocağında kızarttığı yağa önce itina ile dilimlediği domatesleri doğrar, o domatesler kızgın yağla iyice bütünleştikten sonra yumurtaları kırardı. Bu pratik yemeği O’ndan öğrenmiştim. Sonraki yıllarda yine öyle bir boşlukta yaptığım bu yemeği, hem oğlum, hem ben lezzetle yiyebilmiştik. Fazla kızartılan yağdan düzgün bir omlet çıkmıyor. Bizim başkan da yağı fazla kızartmış anlaşılan. Kırdığı yumurtalar boşa gitmiş. Çaktığı selam yukarıdan alındı mı, alınmadı mı bilemeyiz ama, o sözlerin kendi saygınlığına bir ölçüde gölge düşürdüğünü söyleyebiliriz. Netice-i kelam: Fazla kızartılan yağdan düzgün bir omlet çıkmıyor.