Mehmet Necati Güngör / Gaziantep’in Araban isimli bir ilçesi vardır, Bu ilçenin iktidar partisinin ilçe başkanı ile belediye başkanı, sorunlarını iletmek üzere hemşehrileri ve milletvekilleri olan şöhretli bir bakanın kapısını çalarlar. Hoş beş, çay, kahve faslından sonra koltukların önündeki sehpaya seçim bölgesiyle ilgili not kâğıtları dizilir. Tayin-nakil talepleri, iş talepleri, terfi talepleri vesaire. Bunlar, tek tek bakana anlatılırken, Bakanın asabı bozulur. “Kardeşim bana büyük işler getirin. Bu işlere ayıracak vaktim yok” der. İlçe başkanı lâtif Ağa zeki ve sözünü esirgemeyen bir şahsiyet. Sehpanın üstüne istiflediği notları teker teker toplayıp cebine koyduktan sonra Bakana şöyle der: “Tamam sayın bakanım. Ahan sana böyük iş. Araban’a tren getir.” Buradan lâfı Erzurum’a getirmek istiyorum. Seçimlerden önce şehre büyük büyük vaadlerde bulunuldu. Büyükşehir Belediye başkanı, Erzurum’a bir petrol rafinrisi ile Doğalgaz Çevrim Santrali kurulacağını müjdeledi. Halk sevinmiş, bu işin olmayacağını bilenler şaşkınlıktan küçük dillerini yutmuşlardı. Öyle ya, iktidarın büyükşehir belediye başkanı bunları boşuna söylemezdi. “Demek ki hükümet böyle bir karar almış, programına koymuş” diye teselli arayan kimseler beklemeye koyuldular. Her halde üstten zılgıt yenildi ki, bu iki vaad bir daha ağıza alınmadı. Çünkü böyle yatırımlar devasa yatırımlardır, fizıbıl olursa ancak hükümetler tarafından programa alınabilecek yatırımlardır. Anlaşılması gereken şu ki, bu işler belediye başkanının boyutunu aşan işlerdir. Üfürükten vaadlerdir. Nitekim, öyle olduğu içindir ki bir daha ağıza alınmadı. Oysa, Erzurum’un daha hayati sorunları vardı. Kahvehaneler işsizlerle doludur bu şehirde. Şehirde hava kirliliği had safhaya ulaşmış, halk zehir solumaktadır. Doğal gazın olduğu şehirde hava kirliliğinin olması anlaşılmaz bir şeydir. Halkın gelir seviyesi düşüktür. En yoksul üç şehirden birisi olarak anılmaktadır bu şehir. Doğalgazda indirim istenmektedir. Çetin kış şartları hüküm sürmektedir. Cadde ve sokaklar kar yığınlarıyla kaplanmıştır. Belediye, bu kadarcık işlerin altında ezilmiş, kara teslim olmuştur. Mahalli siyasetçiler, şehrin sorunları yerine hamaset satmakla meşguller. Herhalde “bunlar küçük işler” deyip, bakmaya tenezzül etmiyorlardır. Onlara  Lâtif ağanın lisanıyla büyük işler söyleyelim: “Erzurum’a hızlı tren getirin.” “Olmazsa bir de liman.”