Utku ŞENSOY 2018’ in son ayında başkentin Marşandiz istasyonundan gelen tren kazası haberi hepimizin yüreğini burktu. Ankara-Konya seferini yapan Yüksek Hızlı Tren, yol kontrolü yapan kılavuz treniyle çarpıştı. Kazada 9 kişi yaşamını yitirdi. Behiç bey fidanlığının hemen yanı başındaki Marşandiz istasyonunda yaşanan bu kaza, Anadolu Üniversite’sindeki derslerimize her hafta gidip gelirken, yanı başından geçmemize rağmen, göz ardı ettiğimiz Behiç bey ismi üzerine dostlarla konuşurken, meslek büyüğümüz, değerli ağabeyim Öcal Önay, kamuoyunda pek bilinmemesine rağmen önemli bir şahsiyet olduğu konusunda bizleri bilgilendirip, mutlaka duyurulması gerektiğinin altını çizdi. Gerçekten de Behiç bey ya da Behiç Erkin, Çanakkale Savaşı ve Kurtuluş Savaşı’nın sevkiyatlardan sorumlu komutanı, Devlet Demiryolları’nın kurucusu ve ilk Genel Müdürü, Bayındırlık Bakanı ve inanılmazı başaran büyükelçimizdir. Atatürk’ün 1907 yılından itibaren, en yakın mesai arkadaşlarından olan Behiç bey, özel mektuplarla düşüncelerini açıkça paylaştığı, ülke ve dünya sorunları üzerinde görüş alışverişinde bulunduğu sayılı arkadaşlarından biridir. 1876 İstanbul doğumlu Miralay Behiç beyin, Çanakkale Savaşı’nın kazanılmasında önemli bir rolü olmuştur. Cepheye asker ve mühimmat sevkiyatını düzenli bir şekilde yapmayı başaran komutan Behiç beydir. Alman İmparatorluğu, Behiç Bey’i, Çanakkale’yi savunan Türk Kuvvetleri’nin Komutanı Mareşal Liman von Sanders’ in teklifiyle, Alman Devleti’nin en üstün nişanı olan “1.dereceden Demir Haç Madalyası” ile onurlandırmıştır. Behiç bey, 1918’ de Azerbaycan’ın ilk düzenli ordusunu kurmakla görevlendirilir. Gence’de Azerbaycan Jandarma Teşkilatını kurar. Behiç Bey, Kurtuluş Savaşı’nın da en önemli kahramanlarındandır. Türk Ordusu’na hareket kabiliyetini sağlayan demiryollarının başında o vardır. Osmanlı Devleti döneminde demiryolları konusundaki tek eseri yazan, Behiç bey, 1903 yılından başlayarak, Şimendifer Hat Komiserliği ve İkmal Şube Müdür Yardımcılığı gibi görevlerde deneyim kazanarak, tüm cephelere asker, silah ve erzak sağlamakla görevlendirilmiştir. Bu görev kendisine bizzat Mustafa Kemal Atatürk tarafından verilmiştir. Mustafa Kemal yakın arkadaşı Behiç Bey’e bu görevi verirken, bunun kazanılacak zaferdeki en önemli rol olduğunu şu sözlerle ifade etmiştir; “Ben cephelerde ne yapılacağını biliyorum, ama ordumuzun cephelere süratle nasıl sevk edileceğini bilmiyorum, bu şimendiferlerin işin ehli biri tarafından idare edilmesi ile mümkün olabilir, buna ancak siz muvaffak olabilirsiniz, siz şimendiferlerle cephelere askerleri sevkedin ki, ben de cephelerde muvaffak olabileyim”. Behiç Bey, Kurtuluş Savaşı’ndaki bu önemli rolü ve başarılarından dolayı hem “T.B.M.M. Takdirnamesi” hem de “İstiklal Madalyası” ile onurlandırıldı. Soyadı Kanunu ile “Erkin” soyadı Behiç Bey’e Atatürk tarafından bizzat ve yazılı olarak verildi. Behiç Bey bu onura sahip sayılı kişilerden biridir. Atatürk’ün yakın arkadaşına bu soyadını neden uygun gördüğü Erkin kelimesinin anlamında gizlidir: “Her şart altında kendi doğru kararını verebilen, müstakil fikirli”. Behiç Erkin, yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nde, demiryollarının yabancı şirketlere geri verilmesini engelleyerek, millileştirilmesini sağlayan kişidir. O Türkiye’de demiryollarının adının Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları olmasını sağlayan kişidir. Bu yüzden bir çok kaynakta “Demiryollarının Babası”, “Türk Demiryolcu Sektörünün Babası” şeklinde anılır. 1920 Temmuz ayında başladığı Genel Müdürlük dönemi, 1926 yılında Bayındırlık Bakanı olunca sona erdi. 2 yıl boyunca yaptığı (Nafıa Vekili) Bayındırlık Bakanlığı döneminde, birçok ilke imza atarak Atatürk’ün önderliğindeki Türkiye Cumhuriyeti’nin sağlam temeller üzerinde oturtulmasına önemli katkılar sağlamıştır. Demiryollarının millileştirilmesi, demiryolları işletme dilinin 50 yıl sonra ilk kez Fransızca’ dan Türkçe’ ye çevrilmesi, ilk kamu müzesini kurması, özerklik kavramını Türkiye Cumhuriyeti’nde uygulayan ilk kişi sıfatıyla, daha sonra İstanbul Teknik Üniversitesi adını alacak Mühendis Mektebi’ne özerklik vermesi, üniversite derslerini Türkçeleştirmesi, Milli İstihbarat Teşkilatı’nın fikir babalığını yaparak resmiyet kazandırıp kurulmasını sağlaması ve MİT’in kurucu kararnamesine Atatürk’le beraber imzasını koyması, Türkiye Cumhuriyeti’nde ilk resmi yardımlaşma sandığı olan Emekli Sandığı’nı kurması gibi bir çok önemli adımın altında Behiç Erkin’in imzası vardır. Atatürk, Onuncu Yıl Marşı yazılırken tek bir dizeye müdahale ederek silmiş “yurdun her bir tepesinde dumanlar tütüyor” dizesi yerine “demir ağlarla ördük, anayurdu dört baştan” dizesini yazmış ve Behiç Bey’e hitaben “sizin emeğiniz bu şekilde daha iyi dile getiriliyor” demiştir. Kariyerinin son döneminde, Behiç Erkin, önce Budapeşte Büyükelçiliği, ardından da savaşın ortasında 1939 yılında Paris Büyükelçisi olarak Fransa’ya atandı. Bu görevinde de tarihte eşine pek rastlanmayan büyük bir insanlık görevinin altına imza attı. Behiç Erkin, Nazi işgali altındaki Fransa’da görev yaparken, tüm Yahudilere iş bıraktırılıp, toplama kamplarına sevk edildiği günlerde, hiçbir ülke büyükelçisinin yapmaya cesaret gösteremediği bir şekilde, Fransa’daki 20 bine yakın Türk ve Türk olmayan Yahudi’ye Türk pasaportu vererek onların hayatlarını kurtardı. Ayrıca, pek çok Yahudi için, Bu ev/işyeri bir Türk’e aittir şeklinde belge hazırlatarak toplama kamplarına gitmekten kurtarmış, gönderilenler ise elçilik ve konsolosluğun olağanüstü çabalarıyla bir süre sonra tek tek bu kamplardan geri alınmıştır. Yahudi asıllı Fransa eski Başbakanı Leon Blum, Naziler tarafından toplama kampına gönderilen oğlu için Behiç Bey’e başvurması sonucu, Blum’ un oğlu ve arkadaşları temerküz kampından kurtarılmıştır. Fransa eski Başbakanı Leon Blum’ um Behiç Bey’e teşekkür mektubunun orijinali, Ankara Üniversitesi, “Dil, Tarih ve Coğrafya Fakültesi” içindeki İnkılap Tarihi Müzesi’nde saklanmaktadır. Behiç Erkin’in tarihte eşine ender rastlanacak bu insanlık dersi, torunu Emir Kıvırcık tarafından “Büyükelçi” isimli kitapta anlatılmıştır.