Aramızda canlı hainler dolaşıyor.

Dün Ankara, bugün İstanbul, yarın bir başka ilimiz.

Bombalar patlıyor, istifa eden bir sorumlu yok.

Başbakan, konuyu görüşmek üzere yine bakanlarını toplantıya çağırdı.

CHP sözcüsü Böke, "terörle yaşamaya alışmayacağız" diyerek meydan okudu.

MHP Genel Başkanı, her zamanki gibi yazılı açıklama yaparak terörü lanetledi.

Yandaş televizyonlara bağlanan sözde gazeteciler bile artık ne diyeceklerini bilemiyorlar.

Cumhurbaşkanı, İçişleri Bakanından bilgi aldı.

İnternet yavaşlatıldı.

Peki çare?

Yandaşın yazdığı gibi terörle yaşamaya alışmamız mı lâzım.

Yani, sıramızı mı bekleyeceğiz?

Evimize mi hapsolacağız?

Caddeleri, sokakları mı ıssızlaştıracağız?

Yok öyle şey!

Görev Meclis’e ve halka düşüyor.

Meclis başkanı, başta kendisini seçen partisi olmak üzere bütün siyasi parti gruplarıyla konuşup, öncelikle İspanya’da olduğu gibi 8 milyon kişinin olmasa bile 4 milyon kişinin katılacağı büyük bir mitinge öncülük etmeli.

Mitingde sadece Türk bayrakları dalgalanmalı.

Hükümet, dış politikasını revize ederek, başta Suriye ve Rusya olmak üzere çevresindeki komşularıyla iyi geçinmenin yolunu açmalı.

Büyük Atatürk’ün "yurtta sulh, cihanda sulh" ilkesini hayata geçirmeli yeniden.

İstihbarat birimlerini yeniden kurgulamalı.

Genelkurmay İstihbarat MİT’ten alınıp tekrar Genelkurmay’a bağlanmalı.

MİT Başkanı değiştirilmeli

Efektif istihbarata geçilmeli.

Gerekirse özel istihbarat birimleri oluşturulmasına izin veren bir yasa çıkarılmalı, istihbarat elde edilmesine bu birimlerin de katkıları sağlanmalı.

İstihbaratı, satın alacak bir sistem oluşturulmalı. Vatandaşın istihbarata katkısı sağlanmalı.

Hükümetin istifasını beklemek boşuna.

Siyaset, pişkinliğe abide dikiyor.

Terörde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza rahmet, yaralananlara şifa diliyoruz.