Sorgun'un köylerinde yağmur duası yapıldı Sorgun'un köylerinde yağmur duası yapıldı

Sakine Orman
Teknoloji geliştikçe ve internet günlük yaşam için giderek daha önemli hale geldikçe ifade özgürlüğü ve ifade özgürlüğüne yönelik saldırı ve sansür tartışmaları devam ediyor. Anayasa Mahkemesi (AYM), aralarında Kürt basınından kurumların da içinde bulunduğu 61 internet sitesi hakkında, değişik tarihlerde verilen erişim engeli kararlarının, ifade özgürlüğünün ihlali olduğuna hükmetti. 21 Kasım 2023’te verdiği ancak 18 Ocak 2024’te duyurduğu kararında AYM yine başvuru sahiplerine tazminat ödenmesine ve engellerin kaldırılmasına karar verdi. Kararla, aynı zamanda başvuruculara manevi tazminat ödenmesine de hükmedildi. Bu karar, ilgili yayımcılara uygulanan erişim engeli kararlarının kaldırılması için yeniden yargılama yapmaları adına mahkemelere gönderilecek. 
Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği’nin (Media and Law Studies Association - MLSA) projesi  olan Free Web Turkey, 1 Ocak - 31 Aralık 2022 dönemini yansıtan “2022 İnternet Sansürü Raporu”nu yayınladı. Buna göre, 35 bin 66’sı alan adı, 3 bin 196’sı haber, 2 bin 90’ı sosyal medya paylaşımı ve 184’ü sosyal medya hesabı olmak üzere en az 40 bin 536 URL için erişim engeli kararı verildi. İfade Özgürlüğü Derneği’nin “EngelliWeb 2022” raporuna göre de, 2022’de, “kişilik hakları ihlalleri” kararları sonucu yayınlanmasında kamu yararı bulunan toplam 6 bin 528 haber erişime engellendi, 5 bin 388 haber yayından çıkarıldı ve sansürlendi. “Kuş Öldü Beybi: 2022 Twitter Erişim Engeli Raporu”nda ise 2022’de Twitter hesabı ile tweet’lerden oluşan en az 4 bin 427 URL’ye erişim engeli getirildiği belirtiliyor.
Türkiye’deki internet ve ifade özgürlüğünün mevcut durumunu, önümüzdeki yıllara ilişkin öngörüleri ve saldırılara karşı mücadele mekanizmalarını Free Web Turkey Proje Koordinatörü Ali Safa Korkut, İfade Özgürlüğü Derneği’nden Prof. Dr. Yaman Akdeniz ve RSF Türkiye Temsilcisi ve Bianet Medya Özgürlüğü Raportörü Erol Önderoğlu değerlendirdi. 
İnternet sansürüne yönelik görüş bildiren uzmanlar, çevrimiçi özgürlüğümüzün her zamankinden daha fazla risk altında olduğunun altını çiziyor.  
“Erişim engeli kararı aldırmak, marketten ekmek almak kadar kolay”
Free Web Turkey Proje Koordinatörü Gazeteci Korkut, Türkiye’deki çevrimiçi özgürlüğün mevcut durumunu “en karanlık dönem” olarak tanımlayıp internet özgürlüğünün günümüzde geldiği noktayı şöyle anlatıyor: 
“İnternet özgürlüğü, bir sivil yurttaş olarak takip ettiğim zamanlarda da çok kötüydü ancak bugünkü kadar yoğun değildi. Bugün içinde en ufak hakaret ve tehdit olmayan, eleştiri sınırları içerisinde kurulmuş sosyal medya paylaşımları, hatta Instagram hikâyeleri dahi mahkeme kararlarıyla erişime engelleniyor.
Bugün artık bir haber ve/veya sosyal medya paylaşımı için erişim engeli kararı aldırmak, marketten ekmek almak kadar kolay.
5651 sayılı kanunun 9’uncu maddesi, isim ve/veya fotoğraflarınızın kullanılması yoluyla ‘kişilik hakları ihlali’ gerekçesiyle hakkınızdaki bir paylaşımı erişime engelletebilme hakkı tanıyor size. Ancak bu kararlara imza atan hâkimler, ilgili talep dilekçelerini ve bu dilekçede engellenmesi istenen paylaşımları o kadar dikkatsizce kontrol ediyor ki yurttaşların hiçbir şekilde adının geçmediği ve fotoğraflarının yer almadığı paylaşımlar için dahi mahkeme kararıyla erişim engeli kararı verilebiliyor. Artık bu normal hale geldi. Bu durum da karar vericilerin ilgili erişim engeli dilekçelerini hiç kontrol etmediği şüphesini doğuruyor. Bugün neredeyse ifade özgürlüğü hakkının ihlali değil, bu hakkın kullanımı anormal noktaya geldi. Düzenli olarak internet sansürünü izleyen ve erişim engeli kararlarını takip eden biri olarak sayıları çok çok az olsa da ret kararı verilen erişim engeli taleplerini de haberleştirir oldum.” 
“2022 İnternet Sansürü Raporu”nu hazırlayan Korkut, bu istatistiklerin bize Türkiye’deki mevcut internet sansürü ile ilgili ne söylediğini belirtip şunları söyledi:  
“Bir önceki yıla dair istatistikler, internet sansürünün Türkiye’de her geçen yıl şiddetini artırdığını ve yasa yapıcılar tarafından bunun önlenmesine dair bir politika yürütülmediği gibi şiddetin artarak devam etmesi için çalışıldığını gösteriyor. Zira yıl boyu yaptığım gözlem sonucunda kaleme aldığım ‘İnternet Sansürü Raporu’na göre 2022’de 35 bin 66 URL’e erişim engellendi.”
2-24Sosyal medya kullanıcıları, karşıt görüştekinin ifade özgürlüğünü engellemek istiyor
AYM, 7 Ocak 2022’de yayımladığı pilot kararında, internet sitelerindeki haberlere verilen erişimin engellenmesi kararlarının ifade ve basın özgürlüğünün ihlali olduğuna karar verdi. Ardından da bu sorunun giderilmesi adına gerekli kanuni düzenlemeyi yapması için Türkiye Büyük Millet Meclisine (TBMM) bir yıl süre verdi ancak TBMM bu konuda hiçbir adım atmadı.
“Yüksek mahkemenin kararı oldukça önemli ancak dikkate alınmadı. Alınmadığı gibi alınacağına dair bir işaret dahi verilmedi” diyen Korkut, AYM’nin, erişim engeli kararları konusunda iki önemli karar verdiğini hatırlatıyor. 
“Yüksek mahkeme, 10 Ocak tarihli kararıyla, ‘Basın ve ifade özgürlüğüne ağır bir müdahaledir, Anayasa'ya aykırıdır’ dedi ve erişim engeli kararları verilmesinin dayanağı olan 5651 sayılı kanunun 9’uncu maddesini iptal etti. AYM, kararın Resmi Gazete’de yayımlandıktan dokuz ay sonra yürürlüğe girmesine hükmetti. Yüksek Mahkeme, 11 Ocak tarihli kararında da 5651 sayılı kanunun ‘milli güvenlik ve kamu düzeninin korunması’ gerekçesiyle erişim engeli kararı verilmesini sağlayan 8/A maddesini iptal etti.” 
Avrupa ve Kuzey Amerika’nın mücadele mekanizmaları konusunda çok daha iyi durumda olduğunu ancak Orta Doğu ve Asya gibi otoriter yönetimlerin kontrolündeki ülkelerde ifade özgürlüğünün her geçen gün anlamını yitirdiğini söyleyen Korkut, Türkiye için ise her şeye rağmen o kadar da karamsar değil. Korkut, sözlerini şöyle tamamlıyor:
“Özellikle Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Kore’de internet özgürlüğünden söz etmek mümkün değil. Bu ülkelerde hükümetlerin resmi sansür kurumları ile içerik sansürünü sağlamak için ciddi yasalar var bunlar oldukça caydırıcı cezalar öngörüyor. Dolayısıyla bu gibi ülkelerde ifade özgürlüğünün yeniden sağlanması oldukça güç, hatta imkânsız görünüyor.
Mevcut tabloya rağmen diğer ülkelere kıyasla ifade özgürlüğü ve internet sansürüne karşı daha bilinçli bir toplumuz. Ancak bunun sebebi bizim bu konuda çok ileride olmamız değil, diğer ülke toplumlarının hükümet baskıları sonucunda oldukça geride olması. Bizim durumumuz diğer ülkelerden biraz farklı. Burada özellikle sosyal medya kullanıcılarının büyük çoğunluğu, farkında olmadan, karşıt görüşe sahip insanların ifade özgürlüğünün engellenmesini istiyor ve bunun için yoğun bir mesai harcıyor. Bu da yasa yapıcıların işini bir hayli kolaylaştırıyor. Ancak ifade özgürlüğü konusunda çevremizdeki insanların bilinçlenmesine katkı sunarak mücadele edebiliriz.
Türkiye’deki mevcut internet sansürü konusunda hâlâ umut var diyebilirim. Ancak AYM’nin hem 7 Ocak tarihli pilot kararı hem de Can Atalay hakkında verdiği kararı uygulanmadığı göz önünde bulundurulunca çok da umutlu olmamak gerekiyor.” 
“Sansürün dozajında herhangi bir azalma söz konusu değil”
“2018’den beri yayınladığımız raporlardan da görüleceği üzere git gide daha kötüye giden bir tablo ile karşı karşıyayız” diyen İfade Özgürlüğü Derneği’nden Prof. Dr. Akdeniz, içinde bulunduğumuz durumu ise şöyle özetliyor: 
“17-25 Aralık 2013 soruşturmaları sonrasında Şubat 2014, arkasından Mart 2015, Temmuz 2020 ve en son Ekim 2022 değişiklikleri ile beraber, içinde bulunduğumuz durumun artık dibi gözükmeyen bir kuyuda serbest düşüşe geçtiği söylenebilir. Bu durum AYM kararlarına rağmen değişmemekte ve hatta 2022 raporumuzda da belirttiğimiz üzere yüksek mahkeme, karanlığa gömülmüş bir şekilde sulh ceza hâkimliklerinin gölgesinde kalmaktadır. Dolayısıyla, AYM’nin ihlal ve hatta iptal kararlarına rağmen mevcut durumda herhangi bir iyileşme göze çarpmamaktadır. Evet yıllar sonra bazı web siteleri açılmakta fakat tekrardan engellenmelerinin önüne geçebilecek bir mevzuat bulunmuyor.
Belirttiğim üzere herhangi bir iyileşme söz konusu değil. 2023 içinde Ekşi Sözlük’ün engellendiğini DW ve Amerika’nın Sesi gibi çok önemli haber kaynaklarının alternatif alan adlarına da erişimin engellendiğini gördük. Mart 2024 Yerel Seçimleri öncesinde de özellikle siyasi nitelikli birçok haber hakkında engelleme ve çıkartma kararı verilmeye devam edilecektir. Yakın tarihte aralarında Proton gibi dünyaca bilinen bir VPN servisinin de yer aldığı 16 farklı VPN servisinin de Türkiye’den kullanılmaz hale getirildiğini unutmamak lazım. O bakımdan her geçen yıl, önceki yıllara göre daha kötü geçmekle birlikte sansürün dozajında herhangi bir azalma söz konusu değildir.
Hem Türkiye’de hem de dünyadaki raporlar; ifade özgürlüğüne yönelik saldırıların dünya çapında ve Türkiye’de artık daha da yaygın hale geldiğini gösteriyor.”
Tek yolun hukuki mücadele olduğunu, ancak içinde bulunduğumuz siyasi ortamda, hukuk yolu ile mücadelenin de oldukça zorlaştığı ve yavaşladığını belirten Prof. Dr. Akdeniz, “Sansür kararlarına itirazlardan herhangi bir sonuç elde etmek mümkün değil. AYM, ortalama 5 sene sonra karar veriyor. Dolayısıyla, hükümetin kurduğu sistem tek taraflı işleyen bir sistem dönüşmüş durumda. Türkiye demokratikleşme sürecine dönmeden de hiçbir şey değişmeyecek” vurgusuyla sözlerini tamamlıyor.
“Online sansür son 10 yılda muazzam bir boyut kazandı”
RSF Türkiye Temsilcisi ve Bianet Medya Özgürlüğü Raportörü Erol Önderoğlu’na göre Türkiye’deki çevrimiçi özgürlük, “online sansürle boğulmuş” ve artık sansür “günlük bir mühadaleye” dönüşmüş durumda.  
Şeffaflık, açıklık, iletişim kanallarının beslenmesi, medya çoğulculuğu veya toplumsal diyalog gibi yönetime rota sağlayan değerler olmadıkça, dijital haberciliğin karanlık günlerini geride bıraktığını pek söyleyemeyeceğimizin altını çizen Önderoğlu, şu değerlendirmeyi yapıyor:
“Türkiye’de gelişmiş internet teknolojileri ve sektör kapasitesi, özellikle sosyal medya kullanımı açısından oldukça dinamik bir kitleye hitap ediyor. Ancak yetkililer ve kamu makamlarının, çelişik bir biçimde, kamuoyunu kamuoyu yapan haber ve iletişim özgürlüğüne neredeyse günlük bir müdahalesi de gözden kaçmıyor. Araştırmacı gazetecilerin, muhabirlerin veya köşe yazarlarının yolsuzluk, kayırmacılık veya politik, finans veya inanç aktörlerinin diğer olumsuzlukları gündeme getirdiği çoğu mesele (örneğin Timur Soykan’ın İstanbul’daki kimi adliyelerde bir piyasa kurulduğuna dair yazısı), keyfi ‘kişilik hakları ihlali’ gerekçesiyle online sansürle boğuluyor.
Öyle görünüyor ki, idarenin otoriterlik bakımdan güç biriktirdiği dönemlerden geçiyoruz. Türkiye’de Bilişim Teknolojileri Kurumu, Sulh Ceza Hakimlikleri ve yürütmeye verilen yetkiler, hukuk çerçevesinde açıklansa da, pratikte bağımsız yargı denetimi imkansız olduğundan, online sansür özellikle son 10 yılda muazzam bir boyut kazandı. Son aylarda AYM’nin online gazeteciliğe yönelik engelleri mahkum etmesi bu kapsamda net ancak oldukça geç devreye girmiş kararlardır.”
Medya özgürlüğünün geleceğinin “endişe verici” olduğunu düşünen Önderoğlu, sözlerini şöyle bitiriyor: 
“Dijital sektöre yönelik imkanlar kadar, siteleri tümüyle erişilmez kılan online sansür için büyük çaplı yatırımlar da var. Ayrıca, son yıllarda VPN’lere yönelik kısıtlamalar da yaygınlık kazandı. Örneğin RSF’nin, kriz bölgelerinde tamamıyla erişime kapatılan sitelerin yeniden yayına geçebilmesi için ‘Ayna (Mirror)’ teknolojisine dayanan bir mücadelesi var. Ancak Türkiye’de online haberciliği hedef alan sansür muazzam bir boyuta vardı. Artık hâkimlikler, haberi erişime kapatmıyor, haberi sildiriyor! Ayrıca, ‘unutulma hakkı’ ve ‘kişilik hakları’ adına geriye dönük olarak yılları aşan bir temizliğe rastlıyoruz. Bu medya özgürlüğünün geleceği açısından oldukça endişe vericidir.”
“Ayna (Mirror)” teknolojisi hakkında: RSF'nin tüm dünyada çevrimiçi sansürle mücadele etmesine yardımcı olan bilgisayar korsanları ve siber güvenlik mühendislerinden oluşan “Teminat Özgürlüğü” ağı. Çevrimiçi sansürle mücadele etmeye yardımcı olan bu ayna site teknolojisi ile daha önce Alman kamu yayıncısı Deutsche Welle ve en popüler bağımsız Rus haber sitesi Meduza’nın web siteleri de Roskomnadzor tarafından engellendikten sonra erişimin yeniden sağlanmasına yardımcı olmuştu.

Editör: Web Editör7