CHP Denizli Milletvekili Kazım Arslan, tarımsal ürünlerin tarladan sofraya kadar 4 kata varan fiyat artışı için Meclis’te araştırma komisyonu kurulmasını ve alıcıların ürünlerin her aşamadaki fiyat artışını görebileceği barkod/karekod sisteminin oluşturulmasını önerdi. Arslan, önergesinde, çiftçinin ürünü pazara çıktıktan sonraki süreçte aracı sayısının da azaltılması gerekirken, ne üreticinin ne de tüketicinin bu düzenden fayda sağladığını belirtti. Milletvekili Arslan, yeni bir politika önerdiği açıklamasında şunu savundu: “Ürün elde kalıyor, tarlada fiyat düşüyor ama sofraya katlanarak geliyor. Bu nasıl bir tarım politikasıdır? Meclis, tarım ve ticaretteki yanlışları araştırmalı. Yeni bir tarım ve ticaret düzeni şeffaf olmalı. Gelin barkod, karekodlu sisteme geçelim. Her bir ürünün etiketi üzerinde barkodu, karekodu olsun. Üreticiden çıktığı andan itibaren o ürünün tarla fiyatı, hangi aracıda ne kadar zamlandığını, pazarda ve markette, manavda en son hangi fiyata vardığını tüketici görebilsin. Cep telefonlarından ya da pazarda, markette kurulacak ekranlardan okutulacak karekodla tarladan dükkan rafına, pazar tezgahına kadar vatandaş şeffaflığı görsün. Üretici değerinde kazansın, aracılar azalsın, ürün ucuza tüketilsin. Vatandaş hangi ürünü almak istiyorsa kaliteyi barkodunda görsün, ürün nasıl zamlanıyor bilsin, ona göre karar versin.” CHP Denizli Milletvekili Kazım Arslan’ın tarımsal maliyetlerle ilgili örnekler verdiği araştırma önergesi şöyle: FİYATLAR 4 KATINA ÇIKIYOR, MECLİS SEYREDİYOR "Tarımsal üretim sorunları pazar sorunuyla iç içe geçmektedir. Çiftçimizin maliyet yükünün yanında, yetersiz desteklemeler, değişkenlik gösteren iklim şartlarıyla, arz daralmasına ve ihracat düşüşüne yol açan diplomatik ve siyasi sorunlarla karşılaştığı bir gerçektir. Ürününü pazara değerinde satmak ve mümkün olduğunca az aracıyla pazara ulaşmak konusunda sorunlarla karşılaşan çiftçilerimiz, üretici ile alıcı arasında tarla fiyatının 4 katına kadar çıkan komisyon zinciri altında mağduriyet yaşamaktadır. ÇİFTÇİNİN ELİNDE KALIYOR, RAFTA ATEŞ PAHASINA SATILIYOR Büyük zorluklarla yetiştirilen ürünler elde kalmakta, ziyan olmaması için kimi zaman maliyetinin de altında aracılara satılmakta iken, üreticinin elindeki fazla ve ucuz ürünün nasıl olup da market ve pazarlarda 3-4 katına kadar yükselebildiği ülkemizde tarımın ve ticaretin ana tartışma konuları arasındadır. Sofralara ulaşan ürün, yanlış tarım ve ticaret politikaları nedeniyle hem yüksek fiyata tüketilmekte, hem de üretici katlanan bu fiyatlardan yararlanamamaktadır. Nihai tüketiciye ve üreticiye ekonomik fayda sağlamayan tarımsal fiyatlar, hatalı tercihler nedeniyle aracılara daha çok kazandırmaktadır. Katma değeri ortaya koyan üretici zor durumdayken, sofrasında ucuz ve kaliteli yerli ürün tüketmek isteyen tüketicimiz bu üretim ve tüketim zincirinin arasında kalmıştır. 6 LİRA NERE, 27 LİRA NERE..! Tarımsal ürün fiyatları, üreticiden markete kadar kimi ürünlerde yaklaşık 4 katına çıkmaktadır.  Türkiye Ziraat Odaları Birliğinin açıklamasına göre; Eylül 2016’da, üretici-market fiyatları karşılaştırmasında 6 Liralık kuru kayısı markette 27 Liranın üzerinde fiyatla satışa sunulabilmektedir. Bu oran patateste, kavun, karpuz, üzüm, elma, domates, biber, limon ve incirde 3 katı geçmiştir. Birliğin açıklamasında, tarladan sofraya kadar 30 üründe ortalama 2 kat fiyat artışı tespit edilmiştir. Kuru üzümünü 3 Lira civarında satabilen üreticimiz, aynı üzümü markette 11 Liranın üzerinde bir fiyatla görmekte, 1 Liraya sütünü aracıya satabilen hayvancımız sorunlarını dile getirirken, bu süt ocağa 3 Lira 50 Kuruşun üzerinde bir fiyatla konmaktadır. ÜRETİCİDEN TÜKETİCİYE BU ZİNCİRDE NELER DÖNÜYOR? Üreticiden tüketiciye kadar olan alışveriş zincirinin mümkün olduğunca daraltılması, alım fiyatlarının rekolte dışında çiftçi lehine oluşturulması gerekir. Üretici ve tüketici örgütlenmelerinde daha fazla bilgi akışının sağlanmasında, her bir ürünün tarladan sofraya kadar üzerine ne kadar bedel eklendiğini alıcının barkod/karekod sistemiyle görmesini sağlayacak bir elektronik sistemin kurulmasında yarar var. Spekülatif fiyat değişimine karşı kurumsal ve yasal önlemlerin alınması en doğrusudur. Üreticinin kaderinin tek başına tüccara değil, lisanslı depoculuktan üretici birliklerine kadar farklı kurumsal mekanizmalara bağlanması için gerekli idari ve yasal çözüm önerilerinin geliştirilmesi amacıyla Meclis Araştırması açılmasını öneriyorum.”