TBMM  - CHP Eskişehir Milletvekili Gaye Usluer, Milli Eğitim Bakanlığının müfredat değişikliklerini eleştirerek, "Müfredata baktığımızda tarih dersinin içinden Mustafa Kemal Atatürk'ün ve ikinci Cumhurbaşkanımız İsmet İnönü başta olmak üzere tüm silah arkadaşlarının adlarının yeni hazırlanan taslak programda kasıtlı olarak kullanılmadığını görüyoruz" dedi.

Usluer, CHP Antalya Milletvekili Mustafa Akaydın ve Bursa Milletvekili Ceyhun İrgil ile TBMM'de düzenlediği basın toplantısında, partisinin Milli Eğitim Gençlik ve Kültür Komisyonu üyeleri olarak Milli Eğitim Bakanlığı ile ilgili Meclis Araştırma önergesi hazırladıklarını söyledi.

Usluer, önerge ile bakanlığın müfredat değişikliği hazırlıkları ile Diyanet İşleri Başkanlığı ve çeşitli dini vakıflarla yaptığı işbirliklerinin ayrıntılı olarak araştırılmasını talep ettiklerini aktardı.

Milli Eğitim Bakanlığının uygulamaları ile ismindeki milli kelimesinin içini boşalttığını, laik ve bilimsel eğitim anlayışından giderek uzaklaştığını savunan Usluer, son günlerde yeni bir müfredat değişikliğinden bahsedildiğini, bu yolla bir toplum mühendisliği yapıldığını bildirdi.

Usluer, "Bilimsel temel yok, gerçeklik hiç yok, adeta Adalet ve Kalkınma Partisi kendi yeni tarihini din temelli siyaseti üzerinden şekillendirmeye çalışmakta. Müfredata baktığımızda tarih dersinin içinden Mustafa Kemal Atatürk'ün ve ikinci Cumhurbaşkanımız İsmet İnönü başta olmak üzere tüm silah arkadaşlarının adlarının yeni hazırlanan taslak programda kasıtlı olarak kullanılmadığını görüyoruz" diye konuştu.

Karaman'daki istismar olayına ilişkin değerlendirmelerde de bulunan Usluer, olayın suçlusunun elbette ceza alacağını, ancak sorumlularının ortaya çıkarılması gerektiğini, bu sorumluların da Milli Eğitim, Aile ve Sosyal Politikalar ile İçişleri Bakanları olduğunu iddia etti.

Usluer, Akaydın ve İrgil açıklamalarının ardından gazetecilerin sorularını da yanıtladı.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu'na yönelik sözlerinin sorulması üzerine Usluer, şu karşılığı verdi:

"Sayın Aile ve Sosyal Politikalar Bakanının kendisinin içine düştüğü aczi Adalet ve Kalkınma Partisi'nin tüm üyeleriyle birlikte kurtarma çabası olarak değerlendiriyorum. 'Önüne yatmak' genel olarak Türkçe'de koruma ve kollama anlamında bir terim. Biz bu terimi ilk kez Rıza Sarraf'ın tapelerinde gördük. Bir erkek, bir bakan adı kirli işlere karışmış birinin önüne yatarken hiçbir rahatsızlık oluşturmuyor, belden aşağı anlam taşımıyor da aynı masum terim, Sayın Bakan için söylendiğinde neden sakınca oluşturuyor? Türkçe'deki bir terimin cinsiyete göre değerlendirilmesi zaten normal olmayan bir durumdur. Bir gün önce gensoruda Sayın Bakan'ın suçu örtbas edildiği için bu çabalarının aslında gündemi kapatmak, gündemi kadın mağduriyeti üzerinden başka yerlere taşıma çabası olduğunu düşünüyoruz. Mağdur olan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı değildir. Mağdur olan çocuklarımızdır."

İrgil de Kılıçdaroğlu'nun kadın erkek eşitliği ve kadınlara yönelik tavrı açısından sorgulanabilecek en son kişilerden biri olduğunu belirterek, yakın zamanda AK Parti'li bir belediye başkan vekilinin katıldığı bir etkinlikte kadın katılımcının konuşmasını engellediğine işaret etti. Buna benzer pek çok örnek olduğunu vurgulayan İrgil, "Hukuksuzluğun, haksızlığın, nezaketsizliğin, görgüsüzlüğün zirvesindeki bu iktidar, kalkmış başka insanları ahlakla, terbiye ile sorgulamaya çalışıyor. Ben bir tek kelime söylüyorum, hadi oradan diyorum hepsine" dedi.

Akaydın ise Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "terör yandaşlarının vatandaşlıktan çıkarılabileceğine" yönelik sözlerine ilişkin, şunları kaydetti:

"Uzun zamandan beri ilk defa Cumhurbaşkanı'nın söylemine katılıyorum. öncelikle Fethullah örgütüne destek verdiği için kendisinin ve Bülent Arınç'ın, daha sonra PKK'ya destek verdikleri için kendisinin ve Ahmet Davutoğlu'nun, MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın vatandaşlıktan atılmaları gerektiğini Meclis Başkanımıza duyurmak istiyorum. Bunun içine eklenecek iki üç Valimiz, İçişleri Bakanımız Efkan Ala da var."
Editör: TE Bilisim