ANKARA  - CHP İstanbul Milletvekili Eren Erdem, AK Parti iktidarının medyaya yönelik baskıları kayyum atamalarıyla farklı bir boyuta taşıdığına dikkat çekerek, Ceza Muhakemeleri Kanunu (CMK)'nun 133. maddesinde yer alan 'kuvvetli şüphe' durumunda medya kuruluşlarına kayyum atanmasını içeren kanunda değişiklik öngören bir kanun teklifi verdi.

TBMM Başkanlığı'na verdiği teklifin genel gerekçesinde Erdem, basın özgürlüğünün, demokratik bir toplumun temeli olarak, basının halkı bilgilendirme görevini yerine getirebilmesi, özgür ve üzerinde iktidarın baskısı olmadan çalışabilmesiyle doğrudan ilişkili olduğuna işaret etti. Erdem, Anayasa'da ve Türkiye’nin tarafı olduğu uluslararası sözleşmelerde de basın ve yayın özgürlüğü, düşünce ve ifade özgürlüğü bağlamında değerlendirilip temel insan haklarından biri olarak ele alındığını hatırlattı.

Milletvekili Eren Erdem, "Basın özgürlüğünü teminat altına alan ilgili kanun ve normlara rağmen, basın özgürlüğü ve halkın tarafsız ve doğru haber hakkı, son aylarda medyaya yönelik baskınlar, gazetecilerin alenen tehdit edilmesi, köşe yazarlarına yönelik saldırılar, gazetecilerin işten atılması, basın emekçilerinin gözaltına alınması veya tutuklanması, medya gruplarına yönelik çeşitli gasp uygulamaları ile kritik düzeylere ulaşmakta ve yayın yasakları, internet sitelerine erişim engelleri ve medya kuruluşlarına yönelik kayyum atamaları gibi uygulamalarla önemli oranda engellenmeye çalışılmaktadır." dedi.

Anayasa'nın 25. ve 26. maddelerinde de düşünce ve fikir özgürlüğünün sınırlarının belirlendiğini, bu koşulların Anayasa'nın 28. maddesindeki "Basın hürdür, sansür edilemez" cümlesiyle belirtilen ilkelere aykırı olamayacağına vurgu yapan CHP’li Erdem, şunları dile getirdi: "Dolayısıyla düşünce ve ifade özgürlüğü noktasında, gazetecilerin basın özgürlüğü kapsamında, Anayasa’nın belirtilen sınırları çerçevesinde özgürce haber yapmalarının önündeki engellerin kaldırılması, ülkemizin demokratikleşmesi ve uluslararası itibarının artması açısından büyük bir önem taşımaktadır. Gazetecilerin ‘terör’ ve ‘hakaret’ gibi suçlamalarla görevinden alıkonularak veya gözaltına alınarak susturulmaya çalışılmasının yanında medya kuruluşlarına direkt olarak ‘kayyum’ atamasının yapılması da basın açısından özgürlüğü engelleyici ve yozlaşmış iktidarlar açısından da istismara açık noktalardan biridir. Bu nedenle, ceza kanunlarında kamu düzeni ve güvenlik gibi konular dikkate alınarak, basın özgürlüğünü garanti altına alacak uygulamaların konsolide edilmesi ve özgürlüğün keyfi olarak engellenmesine neden olabilecek koşulların ortadan kaldırılması, büyük basın hakkının sorunsuz olarak uygulanabilmesi açısından büyük önem taşımaktadır."